16

1.4K 75 63
                                    

   Ormanda geziyordu çünkü kahvaltıdan sonra biraz gezmek istemişti. Ama boşta değildi, belinde silahı vardı. Olası bir duruma karşıda telefonu üzerindeydi, şimdiyse yavaş yavaş yürüyordu. O kıza karşı acaba korundu mu bilemiyordu, derin derin düşünüyordu ama cevap bulamıyordu.

Azad - Ne düşündüm ya, zaten ben korunmadan milletle birlikte olmam ki... Kesin korunmuşumdur.

Dedi kendini yatıştırarak, evet o korunmadan ilişkiye girmezdi. Sarhoş olsa da illa önlem alırdı, unutması mümkün değildi. Çünkü o bunu bir huy edinmişti, illa korunurdu. Ama yine de korunmuş olmasam acaba ne olurdu? diye düşünmekten de kendini alamamıştı. Çünkü ciddi manada baba olmak vede evladından o kelimeyi duymayı çok isterdi. Evladını güldürmek için şaklabanlık yapmaya bile razı olurdu. Mutlu ederdi, düşmeden tutardı, milletin elinde heba oluşuna izin vermezdi.

Azad - Ah ah keşke benimde bir tane olsa da bana babam dese!

Dedi yakınarak vede istekle ama o daha aşık olacak birini bulamamıştı. Sadece dünkü kız ilgisini çekmişti, fakat huyu neydi bilemezdi. Kötü biri de olabilirdi, hem o da kendi güzel, huyu çirkin olan birini istemezdi. O hep güzel olacaksa iç - dış bir olsun, mutlu olalım. derdi çünkü şu yaşına kadar adam gibi mutlu olamamıştı. Canı çok yanmıştı, çocukluğunu sorsanız; o da ayrı bir çöp olmuştu.

Azad - Evlad olamadım bari baba olsaydım, ey zalim dünya bana bir işaret ver. Ne olur beni seven biri artık karşıma çıksın hatta evin önünde beni bekliyor olsun! Haydi bismillah...

Diyip evin yolunu tutmuştu, resmen bir dilekle isteği olacak diye umut ediyordu. Birde üstüne heyecan yapmıştı, ciddi ciddi o kişinin beklediğini düşünüyordu.

Ev önü!

Azad - Anam sen nerden düştün buraya, bu ne ya? Ağlarım ama!

Dedi karşılaştığı tatlı bir kediyle, kendininkine benziyordu. Ama bunun gözleri masmaviydi ve bembeyazdı, tatlı birşeydi. Hemen kucağına alıp yeniden konuşmuştu.

Azad - Sen çok tatlısın yavrum.

Dedi gülümseyerek, o çocuk istedikçe ona kedi geliyordu. Kedisinin suanki boyutundaydı ve tasması bile yoktu. Belli ki sahipsizdi, hem onu da sevmiş gibi bir hâli vardı. O anda Azad tüyden kaynaklı onu hafif kendinden uzaklaştırıp yana doğru hapşırmıştı. Sonra da burnunu çekip yeniden konuşmuştu.

Azad - Üstüne alınma maviş sadece bu abide tüye karşı alerji var. Eee sen buraya nerden geldin ve adın ne?

Dedi ama hayvan sadece ona tatlı tatlı bakmıştı, işte o anda aniden gelen sesle irkilmişti.

& - Adını sen koy, o artık senin!

Azad - Kılıç senin askeriyede olman gerekmiyor mu?

Dedi safça ona bakarak ama nedense tamda onun dilek dilediği anda gelmişti. Bu ya bir şans idi yada bir işaretti, Kılıç ise tebessümle onun yanında durup yeniden konuşmuştu.

Kılıç - Izinliyim ve bende gittim sana güzel bir kedi aldım. Bu arada kendisi evcildir, ah birde fazla sırnaşıktır. Neyse o senin, bu yüzden de ad koymakta sende...

Azad - Gözleri çok güzel!

Kılıç - Seninki daha güzel!

Azad - Efendim?

Dedi hemen çünkü kısık bir sesle dediği için duyamamıştı. Kılıç ise yutkunmuştu sonra da lafı değiştirerek şunu söylemişti.

Kılıç - Beni eve davet etmeyecek misin?

ATEŞ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin