bekar bir baba olan jeon jungkook, üniversite öğrencisi olan yan komşusunun uçuk yaşam tarzı ile on yaşındaki küçük kızı arin için kötü bir örnek olacağını düşünüyordu. tek sorun ise, arin kesinlikle çok havalı olduğunu düşündüğü yan komşuları lisa'...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
guys my age don't know how to touch me
∴
Lisa yüzünde alaylı bir gülümsemeyle kalçasını tezgaha dayamış, kollarını bağlamış Jungkook'un tezgahın üzerine koyduğu poşetlere bakıyordu. Bir tanesinin içi abartısız bir şekilde neredeyse ağzına kadar büyüklü küçüklü bir sürü paket pedle doluydu.
"Keşke diğer kadınlara da biraz ped bıraksaydın."
"Çocuk pedi bulamadım," dedi Jungkook ve bunu o kadar düz bir şekilde söylemişti ki Lisa'nın alaylı bakışları genişledi, "Öyle bir şey yok. O dediğin bebek bezi oluyor."
Jungkook diğer poşetin içindeki boşaltıp yerleştirirken Lisa da yardımcı olmak amacıyla poşetin içindekiler çıkarıp yerleştirmesi için Jungkook'a veriyordu. Çıkardığı çikolatalara, şekerlere ve meyvelere şaşkınca baktığında eş zamanlı olarak kaşları havalandı, "Arin'in böyle şeyler yemesine izin vermiyordun?"
Lisa'nın uzattığı büyük boy nutellayı alırken Jungkook'un da aksi şekilde kaşları çatıldı, "Ve sen de bunu bilmene rağmen her seferinde Arin'e böyle şeyler yediriyordun?"
"Ne alakası var ya?" dedi Lisa yakalanmış olmanın verdiği utançla, "Kim yediriyormuş, ben mi? Hah, gizli gizli kendisi yiyordur."
"Resmen gözümün önünde sattın kızımı."
Lisa sessizce suçlu bakışlarını kaçırırken Jungkook, Lisa'nın suratının ifadesine gülüp eline tutuşturduğu şeyleri yerleştirmeye devam etti. Yerleştirirken ortada bir şey olmamasına rağmen daha çok güldü, içinde tuhaf bir heyecan, farklı bir mutluluk vardı ve durmadan gülesi geliyordu.
Jungkook'u böyle güler yüzlü ve neşeli görmek tuhaftı çünkü Lisa, Jungkook'u normal zamanlarda her seferinde somurtuk bir ifadeyle görüyordu. Jungkook güldükçe Lisa'nın da gülesi geliyordu, çünkü ne de olsa gülümsemek bulaşıcı bir şeydi. Çilekleri uzatırken birbirlerine gülücükler saçtıkları kısa bir bakış geçti aralarında.
Siktir, bu adam çok güzel gülüyordu.
"Hala banyoda mı?" diye sordu Jungkook. Arin, yatakla olan bütünleşmesini bitirmek için Jungkook'un evden çıkıp gitmesini beklemişti. Aksi halde o yataktan ve hatta yorganın altından asla çıkmamak konusunda sağlam bir direniş örneği göstermişti.
Jungkook'un gittiğinden emin olduktan sonra Arin, Lisa'nın direktifleriyle yataktan çıkmış ve ağlayarak duşa girmişti. Sebebini bilmediği bir şekilde o kadar sinirliydi ki kapıyı Lisa'nın yüzüne çarpmış, sonra da bunu yaptığına çok üzülüp kıyafetlerini çıkarıp makineye tıkarken tekrardan ağlamaya başlamıştı.
Lisa onaylar şekilde kafasını salladı, "Evet, banyoda. En son suyun altında oturmuş ağlıyordu."
