Sabah kalktım ve olmaz olası işim için hazırlandım. Kahvaltıya bikaç gündür üst üste yetişiyorum. Bir dünya rekoru falan bekliyorum yani kendimden. Yurttan çıktım ve Esin'le pastanede karşılılaştık. Hemen mutfağa gittim. Mozaik pasta yapacaktım. Tam o sırada Şebnem aradı ve gelmek istediğini söyledi. "Deniz ben geliyorum, birlikte pasta yaparız" dedi gülerek. "Tamam acele et o zaman, bende tam mozaik yapmaya başlıycaktım" dedim. "Tamam kardeşim" dedi ve kapattı. Mozaik için sabahtan Esin'in kırmasını istediğim bisküvileri çıkarttım. Sonrada kremasını hazırlamaya başladım. Kremayı bisküvilerin üstüne döktüm ve karıştırmaya başladım. O sırada mutfağa Şebnem girdi. "Selam" dedi ve yanağımdan öptü. Çantasını tekli koltuğa fırlattı ve yanıma geldi. "Ben ne yapıyım". "Şu dolaptaki siyah kalıbı verebilirsin mesela" dedim. Kalıbı getirdi. Mozağiyi kalıba boşalttım ve biraz şekil verip buzluğa koydum. Şebnemle oturduk ve hazırladığım ananas suyunu içtik. Mozaik donduktan sonra servis tabağına koydum ve tabağın yanınada bir kiraz koydum. Bir kaç parça Şebnem'le bana ayırdım ve tabağı vitrine koydum. Patron beleşten izin verince ben durur muyum? Durmam. Şebnem'le dışarı çıktık. Diğer kızlarıda yanımıza çağırdık ve birlikte vapura bindik. Beril'i de bu sayede gezdirmiş oldum. Vapurda saçma sapan fotoğraflar ve vidyolar çektik. Millet manyak olduğumuzu düşünmüştür kesin. Parmaklıklara bağlı balonları görünce yerimde duramadım ve hepsine çok komik suratlar çizdim. Sonra vapurla tekrar olduğumuz yere döndük ve yurda girdik. Akşam yemeğimizi yiyip terasa çıktık. Denize doğru bağarıp durduk. Denizde bize dalgalarıyla cevap verdi. Kızlar odaya indiler ama Şebnem, Eylül ve ben erinip terasta uyumayı tercih ettik. Hava güzeldi zaten.
---
Sabah kalktığımda telefonumdaki cevapsız aramayı gördüm. Tülay aramış. Aradım ve zaten fazlasıyla çekim yaptığımızı bugün görüşmemiz gerekmediğini söyledi. Şanslıymışım ya! Ama aklıma takılan bir soru var. Tüm gün iş yok, ne yapıcam? Geri uyudum. 1-2 saat sonra telefonumun sesiyle yine uyandım. Arayan Esin'di. "Alo Deniz bugün boşum. Sizin çiftliğe gidelim mi? Ata binmeyi çok özlemişm" dedi. Zeki kız ya! "Olur süper fikir bizim kızlarda gelsin mi?" dedim. Kabul etti ve kızları uyandırıp haber verdim. Birlikte hazırlandık ve Esin'le buluşup taksiye bindik. Ben öne oturdum ve pişman oldum. Adam geveze ya! Oğlum sanane benim patronumun adından! Çenem yoruldu ona cevap vermekten. Çiftlik uzakta olduğu için bir buçuk saat adamı çektim. Sonunda indik. Parayı alınca hemen sustu tabi! Kızlarla önce atlara bakındık. Benim atımın adı Ekru. Sevdim onu biraz. Çok özlemişim. Eve girdik ve tv izlemeye başladık. Bende resim çizmeye başladım. Ekru'yu çizmeye çalıştım. Başına güzel bir taç çizdim. Resmi duvara astım ve kızlara ata binme fikrini verdim. Dışarı çıktık. Ekruyu yıkadım ve yelelerini taradım. Sonra bindim ve baya gezdirdi beni. Dostuma ihtiyacım varmış bindikçe mutlu oldum. İndiğimde akşam olduğunu fark ettim. Biraz bahçede oturduk kızlarla. Yağmur başlayınca içeri girdik. Aleyna sessiz sinema oynayalım dedi. "Olur ilk ben" diye atladım. Ellerimle yabancı, 2 kelime ve film olduğunu gösterdim. Yumruklarımı göstere göstere anlattim. Eylül bağardı, "Çelik yumruklar!". " Evet!" eline çaktım ve o geçti. Yabancı, 2 kelime ve film olfuğunu anlattı. Birşeyleri inceliyomuş gibi yaptı. Bileklerine beyaz bantlar taktığında anladım ve bağırmaya başladım, "Sherlock Holmes!" . "Doğru" dedi. Kaptan Amerika'yı anlatmaya çalıştım ve bu sefer Aleyna bildi. Gece 12' ye kadar oynadık ve sonrada yattık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİFA.
AdventureDostlar okyanusun dibinde, midyenin içindeki inciye benzerler, az bulundukları için çok değerlidirler..