Otuzuncu bölüm: Güzel anılar ( part 2)

8 1 0
                                    

Yemeğimizi yiyince beraber Zühre nin odasına geçmiştik. Peteğin önündeki süngere geçip oturdum. Zühre de yanıma gelip oturdu.
- Ee Hafsa, konuştunuz mu hiç?
- Uçaktan inince konuştuk, sonra birde askeriyeye girerken aramıştı. Sonra bir daha aramadı.
- İlk günler olduğu için yerleşmeye çalışıyordur. Fırsatı olmamıştır. Yoksa arardı kesin.
- Evet biliyorum. Biliyorum ama aramadıkça kafamdaki sesler çoğalıyor.
- O zamaan şöyle yapıyoruz. O sesleri yok ediyoruzz
- Nasıl olacakmış o ?
- Tabiki mutlu anılardan bahsederek Hafsacım.
- Beklenen konuya geldik he
- Aynen öyle. Dökül bakalım. Ne ara evlenme teklifi aldın ve en önemli soru ; neden benim haberim yok !
- O kadar sıkışık bir zamanda oldu ki , anlatmaya zaman olmadı. Bir anda herşey üst üste yaşandı biliyorsun. Nikah, söz,askerlik... işte yoğunluktan anlatamadım.
- Neyse hadi affettim, bu seferlik ! Anlat bakalım en baştan.
- Tamam anlatıcam. Hemde bu sefer senin en sevdiğin gibi en ince ayrıntısına kadar anlatıcam.
- Vay bee ! Nereden esti , hayırdır?
- Özledim kızım..
- Oooo Hafsa! Sen varya, sen fenasın..
- Dediğime pişman etme.. Anlatmam bak !
- Tamam tamam sustum, sen anlat. En ince ayrıntısına kadar.
- Sözde yaptığı kurnazlığı anlatmıştım zaten. Onu başa sarmayalım. Zaten baya anlatacak şey var.
- Başka zaman itiraz ederdim de bilmediklerimi merak ediyorum. Nasıl teklif etti ? Ne dedi ? Ayy çok merak ediyorum, hemen anlat.
- Tamam anlatıcam sırayla.
- Hadi yaa
- Tamam başlıyorum. Sözden üç gün sonra gezdirmeye çıkaracağını söyledi. Bende hazırlandım işte. Ama nereye götüreceğini söylemedi. Bende sormadım.
- Ay ne meraksızsın kızım. Neyse nereye gittiniz?
- Bi susarsan söylicem.
- Hadi Hafsa sende iyice ağırdan alıyorsun. Ayrıntılı anlat dedimde bu kadarda değil. Çatlayacam şimdi!
- İyi bee! Devam ediyorum. Kocaeli Fuarı na gittik.
- Ne ! Bu mevsimde? Açık olmaz ki! Piknik mi yaptınız bahçesinde?
- Yok bee. Bende öyle dedim. Meğer önceden bakmış. O gün bir şarkıcı mı ne biri gelecekmiş o yüzden açmışlar fuarı. Sina da o güne denk getirmiş. Ama tabiki bunu bana en başta söylemedi. Hatta bu mevsimde açık olmuyor mu falan diyip bilmiyormuş ayağına yattı.
- Sende inandın?
- Evet! Napiyim çok gerçekçi oynuyor. Sonradan belki açıktır diye bakmaya gidip gördük açık oldugunu.
- Vay bee enişteme bak
- Sonra yemek yedik akşama kadar oyalandık biraz. Binmek istediğimiz aletlerde sıra beklemekle geçti daha doğrusu zaman. Sonra namaz falan kıldık. Manzara gece daha güzel oluyor o zamana kadar kumpir yiyelim dedi. Meğer başka planları varmış..
- Neymiş planı?
- Bak şimdi bırakacağım anlatmayı Zühre!
- Tamam tamam anlat bölmicem.
- Kumpirciye gittik. Sinirlendirdi beni. Neymiş çok güzelmiş oranın kumpirleri. Neymiş efsaneymiş ! Ben daha iyisini yaparım. Hiçte güzel değildi !
- Birşey olmuş Hafsa. Yeminle birşey olmuş. Sen asla böyle bir şey demezdin kimseye. Ne oldu anlat hemen
- Evet oldu ! Neyse dur sırayla anlatıcam. Atlama yapmayacağım. Bu arada benim kocamın bir suçu yok. Aklında kötü kalmasın.
- Tamam anladık kocan masum. Dur bi dakka başkası da mı var yani? Kızım ne oluyor?
- Bir dakika dur gaza gelme hemen. Beraber gaza geliriz. Acele ettirme beni.
- Beraber diyor yemin ederim birşey olmuş. Hadi anlat artık valla çatlayacam şimdi.
- Sina siparişleri verirken bende bir masaya geçip oturdum. Senin mesajlarına bakarken birde ne göreyim,kumpir hazırlayan adamın yerine bi kız gelmiş. Cılız cadı! O yüzden sana kısa mesaj attım . Bir görsen. Güle güle konuşuyor birde kocamla ! Boğacaktım da zor tuttum kendimi.
- Yolsaydın keşke! Ben bile sinir oldum. Ne yaptın yolmadıysan ?
- Yolsam bu kadar etkili olmazdı.
- Oha kızım ne yaptın?
- Normalde ben Sina ya çok nadir güzel söz söylerim. Yani canım falan gibi. Daha yeni olduğu için utanıyorum.
- Eee?
- Zühre!
- Ya napayım merak ediyorum.
- Gittim yanlarına. Nerde kaldın hayatım dedim.
- Hafsa sen , hayatım dedin ?
- Vallaha oda kısa süreli şoka girdi de sonra toparladı kendini.
- Sonra ?
- Sonra sanki kızı hiç farketmemişim yeni farkediyormuşum gibi , aa canım pardon farketmemişim seni. Benimkini yapıyorsun sanırım. Eşimin ki gibi olsun, aynısından rica edicem dedim.
- Konuş kız
- Bir eridi ki yaglarım sorma. Zoraki gülmeye çalıştı. Tabiki bununla kalmadım. O kadar kolay değil!
- Başka ne yaptın?
- Yaptığı kumpirleri bize verirken orda bir kağıt buldum. Ona ismimle numaramı yazıp verdim. Tabiki kocaman harflerle ve Bozkurt soyadıyla birlikte .
- Vallaha korkulur senden . Ne dedin peki ?
- Birşeye ihtiyacın olursa benden birde abinden isteyebilirsin. Buda numaram dedim.
- Kızım bin pişman olmuştur he
- Olsun tabiki, hiç yapmayacaktı !
- Sina nın tepkisi ne oldu birşey demedimi ?
- En başta gülmesini gizlemeye falan çalıştı. Bende konuyu kapattım birşey yokmuş gibi. Sonra kumpir hakkında ki şikayetlerimi duyunca dedi işte Kıskandın mı diye. En başta itiraz ettim de sonra sinirli olduğum için kıza saydırdım biraz. Oda gönlümü aldı herzamanki gibi.. Sonra ordan dönme dolaba gittik. Gene sıra beklerken hava iyice karardı. Yıldızlar bile çıktı o kadar yani. Neyse bindik. Ben kutup yıldızına bakıyordum. Oda kutup yıldızı hakkındaki bilgilerini anlattı.
- Ne bilgisi be ?
- Yol gosterirmiş , yeri değişmezmiş falan diye işte.
- He
- Araştırarak öğrendiğini söylemişti de , o gün için araştırdığını bilmiyordum.
- Yoksaa ?
- Neyse dur bozma büyüyü. Az kaldı zaten. Sonra biz tam tepedeyken durdu dönme dolap.
- Nasıl yani bozuldu mu ?
- Bende öyle sandım. Meğerse daha önceden ayarlamış herşeyi. Bilerek durdurtmuş görevliye.
- Oha yaa..romantiklik seviyesine bak !
- Arkamı döndüğümde diz çökmüş yüzüğü uzatmış bekliyordu.
- Birşey demedimi , söz möz..
- Dedi . Meğerse o kutup yıldızı bilgileri , geç saatte dönme dolaba binme istekleri hep bi planmış.
- Gerçekten bu kadarını da beklemiyordum. Helal enişteme bee.. Ne dedi peki ne dedi ?
- Sanki az önce söylemiş gibi sesi , sözleri hâlâ aklımda.
- Bi zahmet kızım çocuk o kadar uğraşmış.
- Zühree
- Tamam birşey demedim. Devam et.
- Şöyle ki ; Kınalı parmağına vurulduğum o gün herşey değişti birdenbire. Seni bulana kadar kayıptım ben. Nerde olduğumu bulamıyordum. İçinden çıkılmaz bir boşluktaydım. Kendimi kaybetmiştim. Aklımı, mantığımı, herşeyimi kaybetmiştim. Taki kınalı parmağını tekrar görünceye kadar. Görüşmede kınalı parmağını gördüğüm o an herşey düzenine girmeye başladı. Eskisinden daha güzel haliyle üstelik. Seninle kaybolmuştum, gene seninle buldum kendimi. Seninle buldum benliğimi, aklımı, mantığımı, herşeyimi. Tıpkı bir kutup yıldızı gibi parlayarak gösterdin bana yolumu. O gün anladım ki ben sensiz eksiğim , ben sensiz yarımım, ben sensiz kayıpım ! Ömrümün sonuna kadar yolumu gösteren Kutup yıldızım olurmusun? Benimle evlenir misin Hafsam? dedi.
- Allaaah !
Zühre yerinde duramıyordu. Hopluyor, zıplıyor, saçma sapan hareketler yapıyordu.
- Kızım bi dur , sakin ol.
- Ne sakini kızım. Sen nasıl bir teklif aldığının farkında değil misin ? Nasıl bu kadar sakinsin yaa, vallaha inanamıyorum sana
- Ne yapsaydım, dönme dolabın tepesinde tepinsemiydim ? Sina nın yanında üstelik!
- Bilmiyorum da , çok sakinsin. Ortası yokmu bu işin!
- Var ortası var, hemen anlatıyorum. Bende teklifini kabul ettim ve sarıldık.
- Ne !
- Evet , işte ortası bu . Sakince sarıldık işte , gürültüsüz.
- Tabi ben sap olduğum için anlayamıyorum çift olunca nasıl sevinilir . Demek benim yakaladığım ilk değildi. Sizi gidi sizi. Tabi adamı alıştırdın şimdide utanıyorum diyorsun. Küllahıma anlat sen onu !
- Herşey aynı olmuyor ki. Bazen olur olmadık şeyler yapıyor , o zamanlar utanıyorum. Ben onu alıştırmıyorum. O beni alıştırıyor.






Kınalı Parmak Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin