Akşam olmuştu ve balkonda oturup ders çalışıyordum. Kardeşim ve mahalleden bir kaç çocuk yine aşağıdaydı. Aşağı baktığımda Barış da bana bakıyordu. Ona baktığımda bana "Beni mahalleye çağırıyordun. Şimdi yiyorsa sen gelsene." dedi.
Yapacak bir şey yok bir kere almıştık başa belayı.
Telefonumu ve anahtarımı alıp anneme aşağıya ineceğimi söyledim. Tabii önce uzun bir sorguya da çekildim.
Aşağıya indiğimde "Aha geldi lan." gibi şeyler duydum. Barış sırıtarak oturduğu yerden kalktı. Ben de o sırada yerden bir taş alıp ona fırlattım. Ama tam yanından geçip gitti.
Ben bu hedef vurma işlerini bırakmalıydım anlaşılan.
Daha sonra bir kaç taş daha alıp firlatmaya başladım. Ama Barış sürekli arabaların arkasına geçiyordu. En son elimde kalan taşları bırakıp yere oturdum. Onlar da tekrar maç yapmaya başlamışlardı. Ben de o sırada Adora'yla mesajlaşıyordum. Tabi bunlar durur mu, sürekli arka tarafıma geçip kimle ne yazıştığımı görmeye çalışıyorlardı. Ben de göstermiyorum.
Ve telefon ekranını onlara göstermediğim için sevgilim var sanıp pis pis sırıtıyorlardı.
Allah beyin dağıtırken bunlar neredeydi acaba.
Daha sonra maça ara verdiler ve hepsi yere oturdu.
Barış hala bana sünger Bob diyip duruyordu. Bir ara "Sana neden sünger Bob diyorlar?" diye sordu. Ben de "soyadımdan dolayı."dedim. Hala öyle diyip durunca dayanamadım ve " Bana sünger Bob diyip duruyorsun ama adımı bile bilmiyorsun." dedim.
O da "Gerçekten, adın ne senin?" dedi.
"Ayça" dedim.
"Ayça."
Daha sonra maça devam ettiler. Ben de bu sefer onları izlemeye başladım. Sonra Barış' ın takımından biri "Ben birazdan geleceğim." diyip evine gitti. Onları izlediğimi görünce Barış "Gel onun yerine sen oyna." dedi. Ben kabul etmedim ve daha çok ısrar etti. En son "Ben futbol oynamayı beceremem topu kendi kaleme bile atabilirim." dedim.
Aslında futbolu severdim ancak oynamayı asla beceremezdim. Bunun üzerine Barış "Olsun ben tutarım topları kaleye girmesine izin vermem." dedi.
Sonradan öğreniyordum ki Barış kalecilik yönünden futbol kursuna gidiyordu.
Saat geç olunca kardeşimle eve gittik. Balkona çıkıp binalara bakmaya başladım. Karşı binamızdaki en üstte bulunan daireye ilişti gözüm. En üstte olduğu ve hemen üstünde çatı olduğu için orada minik bir kapalı alan yaratıyordu. Bu yüzden orada hep çok fazla kuş oluyordu. Tabi bu yüzden camları sürekli kirleniyordu. Daha sorna kardeşim yanıma geldi. Ona "Şurada oturanlara çok üzüldüm. Baksana her gün cam temizlemeleri gerekiyor." dedim. Ve kardeşimin verdiği cevap donup kalmama neden oldu.
"Evet, orası Barış'ların evi."
Harika, aynı mahallede olmamız yetmedi, bir de komşu çıkmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKANSIZLIĞIN ÖTESİ
Ficción GeneralTek yaptığı ailesini gururlandırmak, onların başını önlerine egmemek için çalışıp iyi bir yerlere gelmeye çalışan bir kızdım ben. Elimden geldiğince her dediklerini yapmaya , koydukları yasaklara uymaya çalışan. Ama daha sonra şunu anladım... Hayatt...