"Nefesimi kesecek kadar derin bir aşk yaşıyorum. Öldürüyorsun, ama yaşatıyorsun da.."
Sonsuzluğa atılacak bir adım var
Tut elimi, bırak kendini
Yaşayacağımız herşey bizim
Bir aşk gibi, sen gibi.. Biz gibi••
|2 YIL SONRA|
Nasıl ki öldükten sonra Tanrı tarafından bize bahşedilen bir yaşam varsa, şuan bu hayatımda ikinci defa bir hayatı yaşıyor gibiyim.
Tek düşmanım olan zaman ile aramız gün geçtikçe kötüleşiyor gibi. Çünkü bana, bize yetmiyor.
Herşeye yetişmek adına verdiğim bu mücadele de, tek dayanağım Taehyung'du. Benim biriciğim, benim her şeyim. Artık bunu o kadar rahat ve o kadar huzur dolu söylüyordum ki, sanki bu bir rüya ve heran uyanacak gibi diken üstünde duruyorum. Bozulacak diye çok korkuyorum..
Bu son iki yılda yaşadıklarımızı göz önüne alıyorum da.. Sanki bir film şeridi gibi akıyor zihnimden..
O günden sonra herşey sarpa sarmaya başlamıştı aslında, ya da ben öyle düşünüyordum bilmiyorum.
O akşam oturup herşeyi baştan sona kadar düşündüğümde hayatımın akışı gözümün önünde belirmişti. Kendime vermediğim o boşluktan ilk kez yakınmıştım ve yine uyuyamamıştım..
Dylan ile sabaha kadar oturup bunu konuşmuştuk. Artık programımı hafifletmemi, hayatımı gerçekten yaşamamı söylemişti, geç kalmamam için. O benim en büyük destekçimdi, yeri bende çok ayrıydı onun.
O günden sonra ben Orva ve Jolie oturup mini bir toplantı yaparak gerçekten de programımı hafifletmiştim en azından fiziki olarak. Daha az çekim, daha az anlaşmalar ve az konserler. Çünkü hayatımın her saniyesi çok değerliydi. Oğlumla ve sevdiğim adamla geçirmek istediğim saatler vardı.
Tabi birkaç ay boyunca Lea ve Tian'ın kardeş sorunu ile uğraşmıştık ve gerçekten bu kadar yorulacağımı tahmin dahi etmemiştim. Neyse ki yine Taehyung yanımdaydı ve bana sevgisiyle oğluma ilgisiyle destek olmuştu.
Benim dönüşümden sonra oda Prag'a gidip oradaki yaşamını bitirdiğinde Dylan o söylediği evi tutarak Marie'nin kullanması için vermişti. Marie buna çok karşı çıkmak istedi ancak hepimiz ısrar ettik ve mecbur kabullenmek zorunda kaldı. İlk işi ise kendine ait bir işyeri açmak oldu.
Ardından Laila'nın hamileliği ise Jolie'nin emeklilik planlarını suya düşürmüştü ancak teyzemin boşluğu Zoe ile kalmıştı. Ona herkes güveniyordu ve gerçekten de adının hakkını vermişti.
Dylan ile odalarımızı ayırdığımızda Tian başta çok yadırgasa da zamanla bunu benimseyip kabullenmişti, ona kötü hissettirmemek için Pedagog eşliğinde gereğini yapıyorduk. Tabi bu sırada Dylan Çin'e gitmişti ve iyiki çok önemli bir durum yoktu. Babasının restoranı başka birine verip emeklilik istediği yönündeydi ve onu da halletmiştiler.
Jimin'in babalık heyecanı ise hepimize bulaşmıştı, Laila'yı el üstünde tutuyordu. Doğum mu?
Tam bizden beklenilen gibi felaketti!
Hepimizin ailecek oturduğu bir akşam yemeğinde Laila'nın sancıları tutmasıyla taze baba adayımız ortalığı savaş alanına çevirmişti. Neyse ki hastaneye gitmemiz gerektiğini bizden önce fark eden Taehyung, Lailayı kucakladığı gibi evden çıkarak hastane yoluna düşmemizi sağlamıştı.
Yol boyunca Laila'dan çok Jimin'i sakinleştirmek için uğraşmıştık. Jimin o kadar telaşlıydı ki arabada Laila'yı bırakıp koşarak içeri girmişti. Doktor bir an hangisinin doğuracağını dahi şaşırmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dance School • Taekook
Fanfiction"Bizi bir kağıt parçasına sığdırdığı için affedemiyorum".. Angst değil√ Düzyazı √