Babam

56 5 0
                                    

Ellerini saçlarının arasında gezdirdikten sonra eğilip yanağına sıcacık bir öpücük kondurdu.Küçük kollar dolanıverdi boynuna çikolata bulaşmış dudaklarıyla ballı ballı öptü adamın tombul yanaklarını.Adam ve oğlu sarmalandı birbirine
"Mutlu Yıllar Oğlum"
Bu izlediği sahnede herkes gülüyordu.Koridorun ucunda ahşap bir sehpanın üzerine konulmuş en fazla 4 kişilik olan kalp şeklindeki küçük kırmızı renk pasta .Biraz önce pastasını üflemiş olmanın mutluluğu yüzünde, babasının o üflerken dilediği belliydi 'canı oğlu en yakın zamanda iyileşsin'.Etrafındaki hemşirelerde alkışlayarak katılıyorlar kutlamalarına.
Belli uzun süredir kalıyor çocuk herkesin tanıdığı sevdiği bir çocuk olmalı.
Oturduğu koltukta her ayrıntısına kadar inceliyordu babayı.Oğlu pastasını yerken ona şefkatle bakışı, okşamaktan hiç vazgeçmeyen elleri. Eğilip oğlunu koklayışı.Baba dediğimiz dağ gibi insanın her zaman arkasında olması gereken biri degil miydi zaten ? Bir çocuğun dünyaya geldiğinde tanıştığı ilk kale. "Babam varken kimse bana bir şey yapamazyle demişti yıllar önce çalışanlarının oğlu arkadaşına.Uzakta iş yapan babasını göstererek demişti dolu dolu gururla "Babam varken kimse bana bir şey yapamaz," Öylece izlemiştim çocuğu , şimdi izlediğim gibi.Çok koymuştu o laf bana ama her evcilik oynadığımda hayali arkadaşıma aynı şeyi söylerdim "Babam varken kimse bana bir şey yapamaz " Boğazında takılı kalan yumruyu indiremiyordu aşağıya , gözlerindeki doluluk ve bakakaldığı sahne . Şimdi de adamın oğlunun saçını koklayışı koyuyordu.
Öyle güzel , öyle içten kokluyordu ki
Gözleri dokundukça her ikisine bunları hiç yaşamamış olmanın açlığıyla sol elinin parmağını sağ elinin işaret parmağına batırıyordu .
Bu kaçıncı kanatıp parçaladığıydı etlerini acıtmak istiyordu kendini.Aynı küçüklüğünde yaptığı gibi. Oysa daha yeni dinmişken ağrıları solumak için çıktığı koridorda başka acıları gün yüzüne çıkmıştı.Sonra sonra farkediyordu yanındaki bedeni.
Onun dolan gözlerinin aksine yanındakinin gözleri mutlulukla parlıyordu
.
"Ah canım ya , nasıl kokluyor oğlunu.Bak aklıma babam geldi .O da böyle sürpriz yapardı.Benim de doğum günlerim hep hastanede geçerdi."

Yanında parlayan yeşil gözlere takılı kaldı.Baba derken ağzından bir baba daha çıkıyordu.

"Benim babam var ya, ben onun kadar cefakar ,onun kadar sabırlı ,sevgi dolu bir adam görmedim. "

Sonra eğilip Toyan'ın gözlerinin içine baktı.

"Eğer şu anda yaşıyorsam nedeni odur.O olmasaydı,ben bugünleri göremezdim."

Toyan yorgun yüzünde oldukça cılız çıkan sesiyle

"Ne güzel "dedi.

İyi misin Toyan ?Nasıl hissediyorsun?

"Biraz daha iyiyim Hondal Teşekkür ederim buralara kadar gelip beni ziyaret ettin."

"Ne demek arkadaşım.Bir şeye ihtiyacın olursa hemen bak hemen yardım ederim.Sakın çekinme. "

Toyan muzurca gülümsedi.

Taşımı düşürür müsün?

Hondal'ın gülüşü soldu.

"Ah keşke arkadaşım bir sihrim olsa .Doktor ne diyor ?"

"Bugünkü görüntülere göre taş çıkabilecek bir noktadaymış.Biraz daha dayanmam gerekiyor yani."

"Bak bu iyi haber ."

Telefonun sesiyle ikisinin de gözleri arama ekranına döndü. Toyan sabahtan beri iki kere arayan Dui'ye yine cevap verecek gücü bulamamıştı.
Hiçbir şeyden haberi olmayan Hondal

DönüşümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin