Bölüm 2: Kavga

21 2 0
                                    

Gece yaşanan çarpıcı olaydan sonra uyuyakalmıştım, sabah hizmetçiler beni uyandırdı ve kahvaltımı getirdiler.
Tam kahvaltımı yaparken içeri bir elçi girdi boynunda taşıdığı kolyeden onu Horusun gönderdiğini anladım

"Konuş! "

"Tanrı Horus ölümlü kızı Prenses Nubia'yı cehennem zindanlarından azat etmenizi ister aksi takdirde babanıza savaş açacağını bildirir, iyi günler dilerim Kraliçe Klepatra. "

"Seni öğlene kadar misafir etmek durumundayız cevabım öğlene dek hazır olur. Hizmetçiler elçiye bir oda verin!"

Oda boşaldıktan sonra bir yandan yiyor bir yandan da düşünüyordum içimden hiç Nubia'ya merhamet etmek gelmese de babamı bunca uğraşın içinde kardeşine düşüremezdim ayağa kalktım ve hazırlanmak için bakireleri çağırdım

Onlara bakireler diyoruz çünkü onlar asıl dünyada bakire ve günahsız olan ruhların bu dünyada vücut bulmuş halleri. Yaşlanmaz ve hastalanmazlar sadece huzur duygusunu hissedebilir, acıkmaz susmaz ve hatta uyumazlar sadece çok iyi saç yapar, kıyafet diker ve takı işlerler o yüzden onları hazırlık işlerinde kullanırız. Onları çağırmak için parmağımı şıklatmam yeterli, bir anda belirirler. Kıyafetimi giydirmek için kumral bakire yanıma yaklaştı o sırada bir tanesi makyaj malzemelerimi ve takıları, diğeri de saçıma takacağı süsleri seçiyordu.

"Hayır o sürmeyi değil dün hediye geleni istiyorum, annemin sürmesini orda çekmecede. "
Bakire sakince kafasını sallayıp çekmeceyi açtı ve içinden sürmeyi çıkardı - bir bilgi daha bakireler hiç konuşmaz ve onları ilgilendirmeyen hiçbir şeye burunlarını sokmazlar - bu yüzden onları hep sevmişimdir.
Sonunda kendime baktığımda karşımda gördüğüm kişiyle tekrar gurur duydum.

Bakireleri gönderdikten sonra çalışma odasına doğru ilerledim bu dünyanın kraliçesi olduğum için boş vaktim pek olmuyor yapılacak bir sürü iş var önce Nubia işini halletmek lazım bu kızın bana ayak bağı olmasını istemiyorum.

Önüme bir papirüs aldım ve yazmadan önce Nubia ile konuşmaya karar verdim ve kapıdaki muhafıza seslendim

"Horus'un ölümlü kızı Nubia'yı cehennem zindanlarından getirin! "

Muhafızlar Nubia'yı önüme fırlatıp kollarından sıkıca tuttular ve yüzünü kaldırmaya zorladılar. Gözlerimiz kenetlendiğinde konuştum,

"Kötü görünüyorsun tatlım? "

"Senin kadar olmasada deniyoruz bir şeyler."

Gözümü morarmış vücudu ve kurumuş kan lekeleri dolu yüzünde gezdirirken pişkince gülümsedim sinirlerimi bozamazdı çünkü hıncımı almıştım.

""Seni baba evine gönderiyorum sevin Nubia."

"Hahaha bunun olacağını biliyordum iki günlük saltanatın sona erdi demek Kle-patra. "

""Kaşınma seni amcamın hatırına ordan çıkardım tek yanlışında sonsuza dek atmasını da bilirim, muhafızlar kapıya bırakın elçiyle dönsün, atlarımı bu kadın için yormaya değmez!"

Muhafızlar Nubia ile odadan çıkarken ben de elçinin ulaştırması için amcama bir not yazdım

"Değerli Amcam Horus,
Seni sever, sayarım. Sana olan saygım sonsuz kızın bir hata yaptı, bir ölümlü olmasını da göz önünde bulundurarak onu azat ediyor fakat bana veya soyuma karşı yapılan herhangi bir yanlışta bundan seni de sorumlu tutacağımı bildiriyorum. Kızını elçiyle göndereceğim.

Sevgilerimle
Kraliçe KLEPATRA "

Mektuba mühürümü de bastıktan sonra elçiye ulaştırması için muhafıza verip odadan çıktım ve doğruca hamama gittim.

Su benim kendimle baş başa kalma yöntemimdi, çıplak vücudum sıcak havuzla birleştiğinde ve bütün kaslarım gevşediğinde sadece ben ve ruhum bir aradaydık.

Aniden bir tütsü kokusu aldım, bunun sonunun ne olacağını biliyorum. Hızlıca Sudan çıkıp ilk bulduğum kumaşı vücuduma sardım.

"Lotus çiçeğim , nasılsın? "

"Bana bir kere daha lotus çiçeğim dersen senin kafanı koparırım Set! "

"Nubia'yı serbest bırakmışsın duyduğuma göre, ama fena haldeymiş 40 gün yıkansa temizlenmez 40 merhem sürse yaraları iyileşmezmiş diyorlar. "

Karşı koyamadığım bir sırıtışla cevap verdim "Daha fazlasını da yapardım, babasına şükretsin. Hak ettiğini buldu. "

"Beni bu kadar kıskanman çok hoşuma gidiyor lotus çiçeğim, sana hakaret etmesi sadece bir bahane dimi hadi itiraf et?"

"Sen ne ... Doğru unutmuşum hareminin gözdelerindendi değil mi. Üzgünüm Set ama konun senle hiçbir ilgisi yok hadi şimdi git ve beni yalnız bırak. Bir daha da izinsiz gelip durma özel bırakmadın!"

Set cevap vermeden sırıtarak gözlerimin önünde yok oldu ve ben de havuza geri döndüm ve kendimi suya bıraktım.

💮

" Klepatraaa... "

" Yeryüzüne git... "

" Kaderden kaçamazsın... "

Duyduğum fısılırtılarla nefes nefese uyandım, hemen Sudan çıkıp havluya sarındım ve sesleri dinlemeye başladım fakat hepsi kesilmişti

"Yeryüzüne git mi? Hadi ama Nun daha yaratıcı ol! "

Hışımla giyinip hamamdan çıktım, tabi biraz uygunsuz olunca yolda her gören yolunu değiştiriyordu ama bakirelerle vakit kaybedemezdim acilen babamla konuşup yeryüzüne gitmek için izin istemeliydim.

Sonunda odasının önüne geldiğimde kapıda çakal başını tutup çevirdim ve kapı açıldı. İçeride Tanrı Osiris ve babam vardı

"Klepatra, gel kızım. " kısa bir reverans yapıp yanına gittim.

"Bağışlayın baba konuşmanızı böldüm, fakat çok önemli bir mesele var. Kehanet ile ilgili ve özel. " diyip Osiris'e baktım

"Sorun yok siz baba kız konuşun. Anub başka zaman gelirim. " Osiris'e selam verip çıktığında babama döndüm

"Baba, Nun Bugün yeni bir görev verdi. Yeryüzüne gitmemi söyledi ve k... " Aniden sözümü kesti

"Klepatra isteklerin için Nun'u kullanamazsın bedeli ağır olur. Bir daha böyle çocukça bir hareketle karşıma gelme şimdi odana git. SEN BURDAN AYRILMAYACAKSIN, İŞTE O KADAR! " Sonlara doğru yükselen sesiyle neye uğradığımı şaşırdım ve gözlerim istemsizce doldu

"Baba ben-"

"Çekilebilirsin. "

Bir hışımla arkamı dönüp kapıya gittim çakal başını çevirip kendimi koridora attım ve koşmaya başladım. Kuytu bir köşe bulduktan sonra köşeye çöktüm ve kendimi daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım.

O sırada duyduğum tütsü kokusuyla iyice ağlamam arttı ve Kendimi Set'in göğsüne yaslanmış şekilde buldum.

"Şşşh, ağlama lotus çiçeği geçti ben burdayım kimse seni üzemez. "

"Bana daha önce hiç bağırmadı Set, bağırmayı bırak sesini dahi yükseltmezdi. Ama yeryüzü kelimesini duyunca ona bir şeyler oluyor. "

"Seni bir şeylerden korumak istiyor belli ki, o Anubis onu anlamak mümkün değil lotus çiçeğim o ölüme hükmediyor, kimse onun aklından ne geçtiğini anlayamaz. "

"Ama Nun gitmemi söyledi Set, orda havuzda kaderden kaçma dedi. Benim bir suçum yok yemin ederim ki Nun söyledi." İyice hıçkırıklara boğuldum ve kendimi Set'in çıplak göğsüne kapattım.

O ise bir yandan saçlarımı okşayıp bir yandan beni sakinleştirmeye çalışıyordu

"Ben sana inanıyorum güzelim merak etme. Hadi gel seni yatağına götüreyim, merak etme bütün gece yanında olucam. "

Beni kucaklayıp odama doğru taşımaya başladı, yumuşak çarşafa bıraktığını hatırlıyorum sonrası karanlık.


~Ra ☀️

Klepatra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin