Akşam güneşinin turuncu ışıkları yüzüne vuruyordu genç adamın. Karşısında dalgalanan denizin huzurlu sesi kulaklarına doluyor, o ruh halinde mümkün olduğu kadar huzura kavuşmasını sağlıyordu mor saçlı gencin. Hafif rüzgar yüzüne vururken hüzünle gülümsedi. Kim bilir ne derdi vardı? Hüzünlü bakışları gün batımında geziyordu karşısındaki güzel manzarayı hep hatırlamak istermiş gibi. Derin bir nefes aldı genç çocuk.
"Ne yapacağım ben şimdi.."
Çok geçmeden yanında bir hareketlilik hissetti mor saçlı çocuk. Beklemiyordu bunu. Sakin ama neşe dolu bir ses duydu yanında. Görüş açısına beyaz, bir tutamı kırmızı saçlar ile bir çift parlak kırmızı göz girdi.
"A-ah.. çok özür dilerim! Kusura bakmayın, elim kaydı.."
Beyaz saçlı genç hafifçe gülümsemişti bu hüzünlü çocuğa. Mor saçlı olan, o parlak gülümseme ve bir çift kırmızı gözün hayatını değiştireceğinden habersizdi o gün... Batan güneş, Scaramouche'un bittiğini düşündüğü hayatına bambaşka bir parıltı getirmişti...
Selamlar!! Bir anda gün batımını izlerken böyle bir kurgu aklıma geldi. Ne yaparım, nasıl devam ettiririm kafamda pek bir plan yok açıkçası.. Aklıma fikir geldikçe devam ederim herhalde. Beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın! Teşekkür ederim ve iyi günler dilerim!! <3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dawn's Miracle. // Kazuscara
Художественная прозаScaramouche O gün, gün batımının karşısında oturmasaydı, hayatını değiştiren o mucize çocukla tanışamayacaktı belki de. Yoksa beyaz saçlının dediği gibi.. 'insanları bir araya getiren bağ, kolay kolay kopan türden değil midir?'