Not life letters....Corpse letters...

96 12 22
                                    


____İngilterenin Notu ____

28.05.2038

...14.kayıp sayfa ....

Sabah uyandığımda ilk işim Amerika'nın nerde olduğunu sormak oldu

Avustralya = Şey akşam baya geç geldi ?
Sabah 4 gibi ...

...

Kanada = Şey aslında çok durgun geldi gene Teksas ayyaşı gibi idi ama bi farklılık vardı...

....

Yavaş yavaş Amerika'nın odasına gittim masanın üzerinde haplar yığılmış ...

İçerden bi çay ve kitap alıp yanındaki küçük meşe ağacından yapılmış koltuğa oturdum...

...

Uyandığında öğleden sonra saat 3 gibi uyandı ...

Uyandığında beni görmeyi beklemiyordu ayağa kalktı ve duşa girdi

...

Sonra bana değişik bir bakış attı ...

Onun çıkmasını bekledim ona sormam gereken önemli bir şey vardı ...

...

Amerika = neden benim çıkmamı bekledin?

İngiltere = bir şey öğrendin mi ?

Biraz durdu saçlarını geriye itti ve

Amerika = Kardeşinin yanına gelmiş 2 gün önce ama kardeşi görüşmemizi istemedi ...

Ama ...

İngiltere = Ama ? Ama ne ?

Amerika = ama görüşmek istemeyen kendisi idi ... Yüzünü görmedim koridorun sonundaki masada oturyordu ama karanlıktan görmedim ... Sinirli idi ama çok sinirliydi sesinden belli olmuştu ... Zaten sonra Göktürk kapıyı yüzüme kapattı ... Bana Defol dedi ...

...

Odadan çıktım... Ve toplantı için hazırlandım arabada kendi kendime konuştum...

...

Toplantı bitimi birkaç ülke Çin'in yanına gidiyordu ama çin hızlı adımlar ile arabaya bindi ve gitti ...

...

Sonra gözler bana çevrildi bende kimse gelip bana bir şey sormasın diye hızla arabama bindim ...

Aklıma geldi... Hazır Göktürk evde değilken neden Türkiye'yi ziyaret etmiyorum ...

...

Aklıma koymuştum hızlıca Göktürk'ün yaşadığı eve doğru sürdüm ...

Eve geldim kapıyı tıklayacaktım ki kapı yavaşça aralandı ...

Yavaşça içeri girdim kalp atışlarım çok hızlı idi çünkü evde çok kasvetli bir hava vardı ...  Ev karanlıktı ve perdeler sonuna kadar çekilmişti ...

Siyah perdelerden zorla gelen gün batımı ışıkları hoş bir görüntü yaratıyordu ev çok büyüktü...

Amerika'nın dediği gibi koridor çok uzundu ...

Kapılar beyaz italyan boya ile boyanmış
...

sonunda siyaha boyanmış kiraz ağacından yapılmış masa ile karşılaştım

Üstünde daha yeni tüketilmiş kahve vardı bide şu romantik şiirlerden ...

Şiirleri aldım ve hızlıca okudum hala harikalar...

Ama... Masanın arkasına baktığımda ise...

Uzun ve dönemeçli bir merdiven vardı ...

Siyah renginden dolayı görünmesi zordu ...

Merdivenden tek tek çıktım ...  2 kata geldim ....

2 kat daha karanlıktı ...

Ama pencerenin arkasında yanan bir şey vardı pencereyi araladım ... Küçük bir mum vardı onu aldım en azından etrafı biraz olsun aydınlatıyordu...

...

Tekrar merdivenlerden yukarı kata (3.kat) çıktım daha da karanlık oldu ...

...

Artık mum sadece yürüdüğüm yeri aydınlatıyordu...

Son kata çıkmak istedim ama önümde bir kapı vardı büyük ihtimalle burası çatı katı ...

...

Kopyasını çıkarttığım anahtar yanımda idi kapıyı açtım ama içeri girip girmeme arasında kaldım ...

...

Kapıyı araladım ...

...

.

















....

Türkiye... Kemerli beyaz büyük bir cam vardı önünde beyaz bir yatak ... Yere kadar uzanan beyaz çarşaflar ve yastıklar bembeyaz duvarlar vardı ...

Pencerenin önünde oturyordu pencere açıktı güneşin batışı burdan harika görünüyordu ...

Bacaklarını kendine çekmiş ve beyaz çarşaf biraz olsun bacaklarını kapatıyordu ...

Saçları upuzundu ... Artık omzuna geliyordu ...

Rüzgar estikçe beyaz saçları savruldu...

Gün batımının hoş ışıkları onu daha çok aydınlatıyordu pencereye dolanmış güller bu manzaraya daha da ayrı bir hava katıyordu bir kaç dakika onu izledim gözüm aldıkça alıyordu ...

...

Üstüne giydiği bol beyaz tişört omzunun bir kısmından aşağı düşüyordu...

Sonunda bana döndü...

....

....

.....

...

Ağzının sol tarafı kesilmişti ... Sol gözü körleşmiş ... Bembeyaz ... Diğer gözü en son hatırladığım dan daha da kırmızı olmuş ... Göz bebekleri bir kedi gibi sivri idi sağ kırmızı gözünün bebeği bembeyaz...
Sol beyaz gözünün bebeği kızıl ...

Önden bir tutam kahkül'ü vardı... Orda donup kalmıştım yüzündeki yaralara ağzına ve gözüne rağmen çok güzel duruyordu ... Sonra bir anda yakamdan
Tutuldum ve sürüklenmeye başladım evet Göktürk eve gelmişti kafamı kaldırdığımda Göktürk bana öldürecekmiş gibi bakıyordu bir yandan dişlerini sıkıyordu bana hakaretler ve lanetler yağdırarak ana kapıya kadar sürükledi ve yakamdan iyice yapışıp dışarı fırlattı ve kapının yanındaki baltayı aldı bana tutarak gitmemi söyledi
...

O an ... Korkudan ne yapacağımı bilemedim arabama bindim ve en yakın benzincide durdum ... Üstümü çırptım ve bir su aldım ... Ve soluklandım ... O zaman Türkiye bana değil Göktürke baktı
...

Bende bana bakıyor sandım...

...

....

Çok
...

Güzeldi...

Note end ...

Nasıl olmuş 🌝🔥

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nasıl olmuş 🌝🔥


Geçmişin Geleceğinden Notlar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin