Kerem elinde hırkanın olduğu poşeti hafif hafif sallayarak okul kapısından geçerken mutlu olmaya zorluyordu kendini. Konuşmalarının üzerinden beri düşünebildiği tek şey Altay'ın mesajlarının arkasındaki sırdı. Her aklına gelişinde başına inen şimşek gibi bir ağrı saplanıyordu.
Boşta olan eli ile şakaklarını ovarak merdivenleri tırmandı. Sınıf kapısının önünde durup nefeslendi. Kapıyı açmaya cesaret arıyordu içinde bir yerlerde ve ne hikmetse o cesaret bir yerine kaçmıştı.
Sınıfa attığı adımla gözlerini de sırasına çevirdiğinde sadece ön sırada oturan Ferdi'yi görmüştü. Altay ile diğer arkadaşları gelmemişti henüz. Sırasına geçip Altay'ı beklemeye koyulmuşken Ferdi sinsi bir gülümseme ile arkasını dönmüş, eli ile poşeti işaret etmişti bile.
"Ne var içinde?"
"Kazma kürek var. Sizi bahçeye gömerim diyorum. Merak etme güzel bir mezar taşı da yaptırırım sana. Hatta şey yazarız. 'Arda'ya kavuşamadan gitti şu körpecik yaşında' Manzarası da Arda'nın sınıfı olur. Nasıl fikir? "
"Aman be seninle de iki dakika konuşmaya gelmiyor. Hem o poşete kazma kürek sığmaz."
"Şu pezevenk gülüşünü götüne sokarsan niye konuşamayasın canımın içi, yüreğimin köşesi, iki gözümün çiçeği?"
"Iyy, sen de iyice Talha'ya döndün amına koyayım. Bir de şey de 'ballı çöreğim'."
"Ballı çöreğim, Altay'ın hırkası var içinde. Başka ne olabilir puşt?"
"Heh şöyle bana bunlarla gel sevgılım."
"Sevgılım mı? Sen yine mi Yalan Dünya'ya başladın ibne? "
"Amına koyim ya niye öyle diyorsun? Çağatay bir dünya markasıdır. Neyse geç bunları. Sen dün tüm gün Altay'ın hırkasıyla nasıl gezindin lan öyle? Herkesi çatlattın be. Gurur duydum oğluşum benim. Rabbim konuyu biliyorsun sen."
"Ne çatlatması lan? Ne elementi uyduruyorsun yine götünden?"
"Bunları da mı ben söylicem amk. Yok arkadaş yok. Yat kalk dua et Rabbime. Sana benim gibi arkadaş vermiş. Bensiz ne yapacaktın sen?"
"Uzatma lan gebeş kaplumbağa."
"Çok ayıp. Neyse benim gibi mükemmel bir insan karşında olduğu için şükret hâline çünkü uzatmıyorum konuyu. Ulan bütün kızlar fark etti onun Altay'ın hırkası olduğunu. Bunlar sevgili mi diye bir kudurdular sorma. Kendi kulaklarımla duydum sohbetlerini. Altay falan da duymuştur bence."
"Bir bu eksikti zaten amına koyayım ya off!" İki elini de yumruk yapıp kafasının yanlarına bastırdı Kerem.
"Ne oluyor birader?"
"Altay galiba Cenk'i dinleme kararı almış. Dün diğer hattan konuştuk da yazdıkları pek hoş değildi. Rahatsız galiba ondan hoşlanıyor oluşumdan."
"Grubun adını bahtı sikik piyadeler yapalım dediğimde dinlemediniz beni. Ne farkımız var amına koyayım?! Çok da güzel denk gelmiş. Böyle denk gelmeyi sikeyim lan!"
Ferdi saçlarını karıştırırken aklına gelenle tekrar konuştu. "Lan bu adam rahatsız olsa neden hırkasıyla gezmene izin versin?"
"Yazdıkları buna yorumlanıyordu ne bilim? Hem üstüme örtmüş ben uyuyunca. Uyanınca sırtımdaydı fark etmeden geçirdim üstüme. Kibar çocuk isteyemedi geri."
"Hırka için yazmadın mı? Ne dedi?"
"Yakışmıştı sana kalabilir."
"Altay'ın mahalle yanmış anasını s-" Açılan kapı ile ağzını sımsıkı kapatan Ferdi ve Altay bakışması garip bir hâl alırken Altay gülerek ortamı değiştirme kararı aldı. "Gıybetinizi mi böldüm? Çantamı bırakayım çıkarım sınıftan." Eli ile kapıyı da işaret etmişti.
"Yok be ne gıybeti ne bölmesi. Biz dini bütün insanlarız. Gıybet edip milletin günahını mı sırtlanacağız bir de?"
Altay'ın kahkası eşliğinde Kerem de kafasına vurup söylendi. "Sıçtın sıvadın amına koyayım senin Ferdi ya"
"Ama niye öyle diyorsun sevgılım?"
"Gerçekten gömücem seni bahçeye orospu çocuğu"
"ANAMA LAF ETME LAN"
"GERÇEKTEN GÖMÜCEM SENİ BAHÇEYE OROSPU"
"Buna okayim evet yapabilirsin."
Altay masayı döverek gülmeye başlamışken zar zor "Nasıl ya?" diye sorabildi çünkü gülmekten nefessiz kalmıştı.
İtlik pezevenkliğin kitabını ben yazdım ulan düşüncesi ile Kerem'in yüzünü elleri arasına aldı Ferdi cevap verirken. Yüzlerini de yakınlaştırmıştı biraz. "Sevgılım ile böyleyizdir biz. Hâlâ alışamadınız mı Altay Bey?"
Kerem küfürler eşliğinde ellerinden kurtulmaya çalışırken Ferdi Altay'ın yüzünü inceliyordu. Kaşının çok küçük de olsa seyirdiğini fark edince "GOL ULAN GOL BU DA GOL BE" bağırışına karşı bütün sınıf onlara baktı. Ferdi ise cevap olarak orta parmak çekti üşenmişti açıklama yapmaya.
Ferdi ikiliye de açıklama yapmamak için önüne döndüğünde Kerem masanın üstündeki poşeti eliyle iteleyerek sohbeti başlattı. "Hırkan. Tekrar teşekkür ederim. Nasılsın? Hâlsiz hissediyor musun hâlâ?"
Altay poşetten hırkayı çıkarırken cevap verdi. "İyiyim sağ ol. Ve gerçekten gerek yoktu hırkaya. Kalabilirdi sen de."
"Yok olmaz öyle. Uyku sersemliği ile geçirmişim üstüme iznini bile almadım."
"Hırkayı yıkadın mı sen?"
"Evet, annem yıkamadan vermek ayıp olur demişti. Bir şey mi oldu?"
"Deterjan kokusu. Senin gibi kokuyor."
"Rahatsız mı etti koku?"
"Hayır Kerem. Parfümünün kokusu sanıyordum deterjandanmış demek. Ne kokusu ki bu?" Soru ile burnunu hırkaya gömmüştü.
"Yasemin çiçeği."
"Desene yaseminler açacak ciğerlerime."
---
Yazamıyorum arkadaşlar düz yazı yazamıyorum texting yazarken de komik olmuyormuş gibi geliyor bırakayım mı kitabı ne yapayım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çingenem ¦ AlKer
Fiksi Penggemar9. sınıftan beri sıra arkadaşına aşık olan Kerem son sınıfta harekete geçmeye karar verir.