Oylarınız ve yorumlarınızı heyecanla bekliyorum...
"Ah be Nevzat ah be oğlum be." diye mırıldanıyordu kel adam, Trakya ağzı her endişelendiğinde olduğu gibi daha koyu bir hal almıştı.
Nevzat'ın gözlerini açacak hali olmadığı için sessizce yatıyordu yatağında, ziyaretine ilk gelen mahallenin çatlağı Basri ve pastacı Sami olmuştu. Alper ise kapının girişinde eline tutuşturulmuş bir paket tatlı ile dikiliyordu.
"Ne diye dışarıdaymış Alper? Sorabildin mi bea?"diye sordu Sami usta bakışlarını uzun boylu gence çevirerek.
"Fırçalar vardı elinde Sami abi, yalnızdı. Slogan yazacak duvar arıyordu herhalde." dedi Alper kısık bir sesle, bunun üzerine Basri konuştu.
"Çok ilginç."
"Nesi ilginç bea?"
"Duvara yazı yazmak için fırçalarla beraber boya da taşıması da gerekmiyor muydu?" diye sordu sakallarının ardından yaşlı adam, Sami ustanın gereksiz gördüğü bu açıklama Alper'in şaşkınlıkla yutkunmasına sebep oldu.
"Ne diyorsun 46'lık bea?! Çocuk ne hale gelmiş hala boya diyorsun! Ah kadersiz çocuğum! Alper?"
Alper elindeki paketi masanın üzerine koyup yaklaştı oturan ziyaretçilerin yanına.
"Efendim abi?"
"Sen iyi misin oğlum?"
"İyiyim abi, şükür."
"Aferin sana oğlum, sen olmasan valla diğerleri gibi oracıkta ölüverirdi Nevzat. Allah senden razı olsun, bırakmadın kardeşini yerde." dedi kel adam, gözleri dolmuştu.
Alper ve Nevzat onun hiç olmamış oğulları gibiydi. Alper boğazında suçluluk duygusundan bir yumrunun oluştuğunu hissetti. Teşekkürü hak etmiyordu o, solcunun bu hale düşmesi onun suçuyken hiçbir minnetti hak etmiyordu.
"Nasıl bırakırım Sami abi? Sesleri duyduğum anda nasıl onu buldum nasıl hastaneye koştum hatırlamıyorum."
Üç adamın da yüzünden burukluk ve üzüntü okunuyordu. 46'lık Basri konuştu yavaşça.
"Gün gelecek yakalayacaklar bütün bu katilleri, aha şuraya yazıyorum."
Normalde hiçbir yere hiçbir şey yazmasına izin vermeyen Sami usta destekledi bu seferki ön görüsünü.
"İnşallah bea, bulsunlar. Şu gencecik çocukları gecenin bir yarısı arkalarından vurup ölüme terk etmek kolay mı bu kadar?!"
Alper ellerini saçlarına daldırdı; Nevzat o listeye yazılmadığı için yaşadığı her saniye şükretse de yetmez gibi geliyordu.
"Biz artık kalkalım, refakatçiye ihtiyacınız olursa ben buradayım. Nevzat az sabahlamamıştı yanımda ben hastanedeyken." dedi Basri buruk bir tebessümle.
"Sağolasın Basri abi, ben buradayım ama."
"Ne ihtiyacınız olursa haber gönderin oğlum, tamam mı? Ben yine bir paket daha yaptırıp gönderirim Güjlü ilen. Uyandığında iyi bak Nevzat'a." diye ekledi Sami usta.
"Gözünüz arkada kalmasın."
Çok geçmeden çıktılar odadan. Alper pencereyi açıp perdeleri araladığında içeri vuran akşam güneşi tam Nevzat'ın yüzüne vurduğunda güldü Alper bu tesadüfe. Rüzgarın getirdiği serinlikle açtı gözlerini yaralı solcu.
"Neye gülüyorsun?"
Alper bakışlarını ona çevirdiğinde yutkundu, açık kahve gözlerine vuran ışık iyice bal rengi yapmıştı gözlerini; sarı bir anda en sevdiği renk oluverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my baby shot me down • AlperxNevzat
Fiksi Penggemar80'li yılların karışık zamanlarından bir gecede kuytu bir sokakta yolları kesişen biri solcu diğeri sağcı iki çocukluk arkadaşı ile başladı her şey... ve bir silah sesiyle devam etti. ***************** ℹ. Alper ve Nevzat ana karakterleri ve mekanlar...