24

86 20 1
                                    

"Yaşadığınız her an, hayattan eksilmiş, harcanmış bir andır."

-Denemeler, Montaigne

Kader, insanlar doğmadan çok önce yazılmıştı ve onu değiştirmek neredeyse imkânsızdı ancak denemekten kimseye zarar gelmezdi. Çünkü birinin kalbinde ne olduğunu kendisinden başka kimse bilemezdi.

Gorg Krallığı aylar öncesinde ilkbaharın gelişiyle adeta yeniden can bulmuştu sadece doğa değil insanlarda üstlerinden karın örtüsünü kaldırmış ve tazelenmişti. Şimdi de yazın gelmesiyle adeta güneş insanların yüreğini ısıtıyor ve insanlar kendi yüreklerinde de yeni bir mevsimin değişimini yaşıyorlardı.

Alberta'nın düğününe son bir gün kalmıştı bu yüzden saraydaki herkes telaştan yorulmuş ve heyecanlıydı bunun yanında da Gorg halkı da merakla düğünü bekliyordu. Kral Harold, odasında son birkaç aydır kızlarının ve krallığının başına gelenleri düşünüyordu. Alberta sonunda aradığı aşkı bulmuş ve evlenecekti. Belki de düğünden sonra onu başka heyecanlar bekliyordu. Peter'ın Diana'ya nasıl hayat verdiği zaten gözlerinden okunuyordu. Emilia yeniden resme başlamış ve o da gerçek aşkı tatmıştı. Artemis ise Morgan'ı gitmekten vazgeçirmiş ve birbirlerine daha da sıkı tutunmuşlardı.

Bunun yanında ilk başta krallığın dostları ve düşmanları belliyken şimdi her şey değişmişti. Aylar önce ona Aragonlar'la dost olup biricik kızının onların prensiyle evlenmesine müsaade edeceğini, Diana'nın paramparça olup küllerinden yeniden doğacağını, Emilia'nın resme yeniden sarılıp olgunlaşacağını ve Artemis'in de artık çok güçlü bir kız olduğunu söyleseler inanmazdı. Oysa şimdi her şey olup bitmişti ve zaman bir nehir gibi akıp gidiyordu.

Kral bunları düşünürken kapı çalındı ve muhafız Diana ile Peter'ın onunla konuşmak istediğini haber verince Kral Harold onları hemen içeri almasını söyledi. Diana ve Peter ona selam verip oturdular. Peter kralın huzurunda nasıl davranacağı ve nasıl saygılı konuşacağını bilmediğinden gergindi. Kral Harold, kızının ne kadar üzüldüğünü ve "Ben bir daha nasıl seveceğim baba?" diye çırpınışları hâlâ kulaklarında olduğundan kızının bu mutlu haline hayranlıkla baktı. Diana herkesten daha güçlüydü çünkü onun yaşadıklarını yaşayıp böyle yara almadan kimse kurtulamazdı.

Peter'a baktığında onun da oldukça mütevazı ve saygılı biri olduğu her halinden anlaşılıyordu. Diana'nın bakışlarında da ona nasıl hayranlıkla baktığı belliydi. Diana babasına şefkatle baktı ve "Baba, seninle bir şey konuşmak istiyoruz." dedi. Kral kızının bu şefkatli bakışına gülümsedi ve "Tabii ki güzel kızım, sizi dinliyorum." dedi.

Diana, usulca Peter'a baktı ve "Biz Peter'la bir karar verdik ve sana söylemek istiyoruz." dedi. Kral kızının yüreğinde kıpırtılar olduğunu görüyordu, onlara gülümseyerek baktı ve "Evet, söyleyin bakalım." dedi. Ancak Diana babasını üzeceğini düşündüğünden bir türlü söze giremeyince Peter, Diana'nın zorlandığını düşündü ve "Kralım izninizle ben konuşmak isterim ancak daha önce hiç sizin kadar yüce bir insanın karşısında bulunmadım. Hep köylülerle ve sıradan insanlarla konuştum. Bu yüzden de eğer size bir saygısızlık yaparsam lütfen beni bağışlayın." dedi. Kral ona baktı ve bu açık sözlülüğüne gülümsedi. Peter derin bir nefes aldı ve "Diana bana yaşadıklarını ve kalbinin ne kadar kırıldığını anlattı. Bu yüzden sizde onun bir daha kırılmasını istememekte haklısınız. Size yaşanmamış hiçbir şeyin sözünü veremem ama ben kendime yürekten inanıyorum ve Diana'yı hayatım boyunca üzmeyeceğim. Onu gerçekten seviyorum." dedi. Diana bunu duyunca yanakları kızardı ve başını eğdi. Kral onun bu tatlı halini görünce gülümsedi.

Peter, tekrar derin bir nefes aldı ve "Sarayınız, krallığınız çok büyük ve ihtişamlı ancak ben buraya ait olamam çünkü benim evim doğadır. Ben olmasam oradaki insanlar ve hayvanlar nasıl şifa bulur. Bu yüzden de ben oradan ayrılamam. Diana ile konuştuğumda onun bir prenses olduğunu ve hep sarayda kalacağını söyledim. Ancak Diana'da bana hayallerinden bahsetti. Onun da tıpkı benim gibi ormanda hayat bulduğunu kendi gözlerimle gördüm, bunun yanında insanları iyileştirmekte ona çok iyi geldi." dedi. Sonra da kralın gözlerine baktı ve "Eğer izniniz olursa biz Diana ile ormana dönmeyi ve orada doğada hayat bulmayı istiyoruz. Biz karar versek de sizin sözünüz her şeyden daha önemli." dedi. Kral onlara bakıp gülümsedi. Diana'dan yeniden ayrılmak istemiyordu ancak onun bu saraya ait olamayacak kadar temiz kalbini biliyordu, kızını kırmak veya onu üzmek istemiyordu. Gerçekten de Diana doğada hayat bulmuştu bu yüzden onlara izin vermek istedi ve "Pekâlâ." dedi.

KRALIN KIZLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin