02082023
-
"Sorun ne?"
Kabusu andıran uykusundan hizmetlilerin telaş dolu adım sesleriyle uyanmıştı Hyunjin. Gözlerini kapatmak dahi yeterince zorken en ufak bir çıtırtıda tedirginlikle kalkıyordu yatağından.
"Yalnızca kabus görüyor. Odanıza dönebilirsiniz Prens hazretleri. Yapabileceğimiz bir şey yok."
"Yapabileceğiniz bir şeyler olmalı. Uyanmıyor mu?"
Prensin odasının önünde kendisine selam veren askerleri hızla geçerek soruyu yönelttiği hekimin cevap vermesini beklemişti sabırsızca.
"Denedik fakat çektiği ıstırap gözlerini açsa dahi dinmeyecek. Sakinleşmesini beklemekten başka bir şey gelmiyor elimizden."
Durumu hakkında bilgi aldığı her an derin bir uçurumun kıyısına daha da yaklaşıyordu sanki.
"Bu haldeyken nasıl yolculuğa çıkacak?"
Gecenin acılarını sakladığını düşünüyor olmalıydı ki gündüzleri güçlü görünmeye çalışıyordu. Daha da yorulduğuna emindi fakat kimsenin sözünü dinlemezdi Jisung.
Hatırı sayılır köklü krallıklarının basit bir hastalığın pençesine düştüğü için kendisiyle birlikte yok olmasına, çevre krallıkların akbabalar misali ölümlerini beklemesine dayanamıyor olmalıydı.
Hyynjin'in ve krallığının teklifini net bir şekilde geri çevirmişti.
Nefesi ölüm kokarken son ana dek kimsenin gözünde küçük düşmemeye kararlıydı.
Kraliçe yalnızca Hyunjin'e güvenmişti. Oğlunun sunulan son şansı değerlendirmesini isterken ikna görevini yine oğluna en az kendisi kadar değer veren prense devretmişti.
"Bilmenizi isterim ki şifalı topraklarınızdan ve genç hekimlerinizden ümidim bir hayli fazla.
Duyulan iniltilerinin yerini sessiz sayıklamalar almıştı.
"Kraliçenin dahi gücü kalmadı umut etmek için. Kıymetli prensimiz en azından huzurlu bir vedayı hakediyor. Burada hiçbir şey yapmadan beklersek acı içerisinde kıvranarak verecek son nefesini."
Yaşlı hizmetli, fısıltısının ardından önünde durduğu kapıdan çekildiğinde aldığı derin nefesle omuzlarındaki yükü bir süreliğine prense devretmişti yorgunca.
Hyunjin gün doğana dek beklemişti kapının önünde. Her şey ne zamandan beri bu denli korkunç hale gelmişti? Ne zamandan beri Jisung'un yanına gidemeyecek kadar uzaklaşmışlardı?
Gün ışığı, canı deli gibi yanan ölümlünün dünyalar güzeli yüzünde yer edinmişti.
Dolgun saçları bir bir düşmüştü beyaz teninin üzerine. Zar zor nefes almak için aralanmıştı dudakları. Sayıklamaları artık fısıltılara dönüşmüştü.
Sessizliğini koruyarak başucunda yer edinmişti Hyunjin. Jisung'un sayıklamalarını işitebilmek için eğilmişti hafifçe. Duysa dahi anlamlandıramadığı şeyler mırıldanıyordu yalnızca. Canı yanan bedenin huzurdan çok uzakta olan yüzüne bakmıştı uzunca.
"Han Jisung."
Uyanmasını istercesine seslenmişti adını.
Fakat ne gözlerini açmıştı değerlisi ne de yanıt verebilmişti.
Uykusunda dahi kabusları ile hayatı zindan olurken, gözlerini açtığında ona sunulan tek şey fiziksel acılardı.
"Burada kal. Gitmek için henüz çok erken."
-
02082023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm nelere kadir? / hyunsung
Fiksi PenggemarAsil Prens Han Jisung, henüz nefes alıyorken tadar ölümü.