Alıntı 4

1.7K 68 33
                                    


****************
Sabah gözlerimi açtığımda Kerim'in kollarının arasındaydım. Sıcak olmuştu. Yavaşça kollarının arasından çıkmaya çalıştım.

-Şş!.Rahat dur güzelim. Zaten gece gece günah işledik. Dur bari beni zebanilerle muhattap etmene değsin.

-Of Kerim!

Kollarından çıkıp aynadan saçlarımı düzelttim. Lavaboya gitsem iyi olurdu. Tam lavabodan çıkmıştım ki Oğuz ile burun buruna geldik. Ben Oğuz'un bu evde olduğunu unutmuştum ya...

-Günaydın Yağmur. Siz hayırdır?

-Şey...

Ne diyecektim ki? Büyük bir yanlış anlaşılmanın kucağına düşmüştüm resmen. Tam kem küm ederken Kerim lafa daldı.

-Birader sen neden gece üçte geldin? Neredeydin?

-Ne haliniz varsa görün! Cozutmayın Nilüfer Teyze'me söylerim.

Onlar konuşurken ben kırmızının her tonunu yaşıyordum. Dilim lal olmuştu resmen. Çalan zille oradan koşup kapıyı açmaya gittim.

Kapıyı açtığımda karşılamıştığım manzara pek hoş değildi. Şalvarlı iki kadın ki biri bayağı yaşlı ve orta yaşlarda bir adam kapıda dikiliyordu.

-Ulan Oğuz ulan! Ben sana demedim mi bu eve kız sokmayacaksın! Madem istiyorsun bulayım sana Urfa'dan bir tane.

Buyrun cenaze namazıma. Orta yaşlardaki kadın esip gürlerken Kerim ve Oğuz da gelmişti.

-(Oğuz) Anne, baba... Siz nereden çıktınız?

Kadın Oğuz'u önemsemeden içeri geçerken yaşlı olan bastonunu resmen vestiyere fırlattıktan sonra elini uzattı. Elini öptükten sonra içeri geçti. Adam diğerlerine nazaran daha güleçti.

-Günaydın gençler. Merhaba yavrum ben Mehmet. Oğuz'un babasıyım. Kusura bakmayın sabah sabah rahatsız ettik.

-Esteğfurullah!

O da içeri geçince arkamdaki sırıklara döndüm. Ben ne yaşamıştım az önce?

-(Kerim) Yağmur, istersen dolabımın sol alt rafından Begüm'ün giysilerini al. Daha fazla yanlış anlamasınlar.

Kerim'i onaylayıp giyinmeye gittim. Kot pantolon ve tişörtlerden birini üzerime geçirecekken vazgeçip Kerim'in tişörtünü giydim. Pantolonun içine sokunca hoş olmuştu. Salona girince ortamdaki gerginlik ile titredim. Kerim'in yanındaki boşluğa oturdum.

-Kerim oğlum şimdi bu kız senin nişanlın mı?

Bunu söyleyen Oğuz'un babaannesi ile Kerim'e döndüm. Nişan? Biz? Ne diyordu bu adam?

-Annen hiç bahsetmedi.

-Çok yeni zaten.

Oğuz ve ben olayı kavramaya çalışırken Kerim Oscarlık performans sergiliyordu.

-Kızım benim adım Zehra. Yanımdaki da gelinim Hacer.

-Yağmur ben de. Memnun oldum.

-(Zehra) Ben hiç olmadım. Evli değilsiniz bir şey değilsiniz. Ne işin var bu evde. Hele ki az önceki kılıkta. Nişanlıysanız bir an önce hazırlık yapıp evlenin.

Renkten renge girmeye devam ederken yanımdaki Kerim'e tip tip baktım. Bu adam işleri neden mahvediyordu.

-(Oğuz) Yağmur doktor babaanne. Kerim Komutanım'ın yarası var. Kanadı. Kızcağız apar topar yataktan çıkıp geldi.

Bu ikili ayaküstü şeytani kıskandıracak kadar kolay bir şekilde yalan söylemişti. Ben hala şok içerisinde başrolü olduğum masalı dinliyordum.

NEFER (Askeri Kurgu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin