-Tanıtım-
Okula geldiğim ilk gün, derslere başlayalı daha bir saat olmadan felaketler ardı ardına geldi. Önce, salgın bir hastalık tehlikesiyle yeni okulum karantinaya alındı. Hepimiz içeride kaldık, tam üç yüz öğrenci koskoca okulun içinde kilit altında tutuluyoruz! Tanıdığım, arkadaşım olan kimse yok, tek başımayım.
Ve çok daha kötüsü...
Bir felaketin ortasına düştüm.
Bir cehennemin ortasına.
Kendimi, karantinaya alınan okulumda akşamın zifiri karanlığında koridorda buldum,
Koridorda, öldürülen bir kız öğrencinin başında.
Ve yalnız değilim, bunu tek başıma görmedim,
Hemen yanı başımda tanımadığım bir gölge var,
O var.
Onur Zorlu.
Kimsenin yanına bile yaklaşamadığı o sert çocuk.
Ve o benim yanımda, ağzımı elleriyle kapatmış,
Bana bir takım olmak zorunda olduğumuzu fısıldıyor.
''Bu işte birlikteyiz...'' diyor.
Çünkü bu büyük, büyük bir mesele.
Bu arada,
Ben Zeynep, Zeynep Akay.
Ve bir felaketin ortasındayım.
---
''İçimde garip bir his vardı. Sanki bir şey beni ona doğru itiyordu. İçimde bir bela mıknatısı vardı, ve bu mıknatıs beni Onur Zorlu'ya itiyordu. Çünkü o, belanın ta kendisiydi.''
1.Bölüm : Bir Felaketin Ortasındayız
*Yan yanayız...*
Ben Zeynep. On yedi yaşındayım. İstanbul'da, yaşadıkları her türlü soruna şahit olduğum anne ve babamın yanında yaşıyorum. Hayatımda üç kez okul değiştirdim, ve üçüncüsü gerçekleşeli sadece bir gün oldu. Bugün, benim birinci günüm. Yeni okulumda, babamın işi değiştiği için bir koleje geçmem konusunda yapılan ısrarlar sonucunda yazıldığım yeni okulumda, okul müdürümüzün deyişiyle ''burada hayat var!'' denilecek kadar büyük okulumda ilk günümü yaşıyorum ve üç saattir burada olmama rağmen sadece bir derse girebildim.Çünkü bir felaketin ortasındayım.
Neler olduğunu çok fazla anlayamadım, sadece şu kadarını fark ettim. Dersten acil bir anonsla çıkarıldık, konferans salonuna toplandık, ve burası cehennemden beter. Müdür konuşmaya çalışıyor, kimsenin dinlemediğini bile bile bir şeyler anlatmaya çabalıyor. Ben dinliyorum, dinlemeyi sevdiğimden değil, konuşmaları bitiren eylemin dinlemek olduğunu bildiğimden.
''Çocuklar! Eğer şuan susmayan olursa, ismini aldığım gibi kaydını sileceğim!''
Ve sessizlik. Ne olması bekleniyordu? Bu şekilde devam edilmesine izin çıkacağını mı? Eski okulum böyle değildi, tamam, orada da gürültü olurdu. Ama burası bir başka. Hiçbir şey umurlarında değil. Gülüyorlar, oysa ciddi bir durum olduğu belli. Onları susturan yegane tehdit durumun ailelerine gideceği olmamalı. Ama bunu onlara anlatamayız. Anlatılmaz. Yine de başımı dikleştirdim. Susan suratlara gururla baktım sanki ben susturmuşum gibi. Tam o sırada kızın biri yanımdan ''çekil şuradan!'' diyerek kolumu iterek geçince gururumun söndüğünü fark ettim. Aptal kız, en ufak bir sorun yaşamasam olmaz, değil mi? Başımı sahneye çevirdiğimde okul müdürümüzün mikrofona doğru konuşmaya başladığını gördüm,''Acil bir durumdayız. Şuan bütün sağlık birimleri okulumuzun içinde bulunduğu duruma kilitlenmiş durumda. Bunu size nasıl söylerim bilmiyorum... Ama söylemek zorundayım. Çocuklar... bir felaketin ortasındayız.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANTİNA
AléatoireYıldızları görebilmek için duvarları arasında yaşadığımız evimizden vazgeçtik. "Sadece bedenlerimizi değil, ruhlarımızı da karantinaya aldılar. Ne bu karantinadan çıkabiliyoruz, ne de birbirimizden ayrılabiliyoruz. Bundan sonraki tek savaşımız bu ka...