03082023
-
"Hyunjin!"
İsmini kahkahalarla seslenen bedeni aramıştı gözleri.
"Prens?"
Kuzey krallığının Taht varisilerini resmi olarak ilan ettikleri ihtişamlı bir tören hazırlanmıştı.
Denizaşırı krallıkların dahi katıldığı davette
Hyunjin'in bulunmasını en çok istediği kişinin gelemeyeceği bildirilmişti fakat şimdi atından inerek kendisine koşan beden, Prens Han Jisung'dan başkası değildi."Tebrik ederim Prens hazretleri!"
Kahkahalarını sunmuştu kendisini artık resmi bir Prens olarak kabul eden bölgenin en güçlü prensine karşı.
"Bahsettiğiniz kadar ağırmış!"
Saçları üzerine özenle yerleştirilmiş tacını çıkartarak kendisine doğru koşan bedene seslenmişti adımlarını hızlandırırken.
Saf mutluluk gördüğü gözlerin sahibi beklemediği anda sarmıştı bedenini."Hakkettiğin yerdesin! Artık hiçbirşey için endişelenme."
Kollarını dolarken değerli prensinin ince beline, dünyanın susmasını ve yalnızca Han Jisung'un kahkahalarını duymayı dilemişti.
Zihninde canlanan anımsamayla gülümsemişti istemsizce. Artık uykusuz geçiyordu geceleri bu nedenle hizmetliler yerine kendisi Jisung'un başında nöbet tutuyordu şimdi.
Gözünü kırpmadan izliyordu değerlisini. Krallığı çoktan askerlerinide alıp geri dönmesini istediği mektuplar yollasada Hyunjin, prens ile dönmekte ısrarcıydı.
Han Jisung herzaman sağlıklıydı, güçlüydü, belkide dünya üzerindeki prens unvanına layık olan tek kişi oydu. Rakibi dahi yokken, tahta geçtiğinde sahip olacağı kudretli gücü konuşulurdu.
Zaman zaman yakalandığı korkunç hastalık bir süikast olarak görülse dahi, her şeyi mükemmel olan bir ölümlünün kusura ihtiyacı vardı diğer tüm ölümlüler gibi.
"Bu tacın ağırlığını seviyorum. Yaşadığını hissettirir insana."
Gözlerine baktığı Hyunjin'in kendisine uzattığı tacı parmakları arasına alırken, gözleri güzel olanın hafifçe eğdiği başına tacını yerleştirmeden önce öpmüştü huzur kokan tutamlarını.
Şaşkınlıkla kafasını kaldıran prensin gözleriyle gülmüştü Han Jisung.
"Umarım ki hiçbir tacın ağırlığı ezmez ruhunu."
Yaşamak bir lütuf, insanoğluna verilen büyük şanslardandı.
Parmaklarını, Jisung'un saç tutamları arasında gezindirirken titremelerini durdurmakta güçlük çekmişti.Karanlığın esiri olmuştu heryer. Hyunjin ışığı bulmakta zorlanıyordu artık. Elini çekmişti derince bir nefes alıp ayaklanırken.
"Benimle gelir ve iyileşirsen peşini bırakırım."
Bir cevap beklemesede gülümsemişti Jisung.
Fısıldamıştı uyku ve uyanıklık arasında."Çocuk gibisin."
Gülmüştü Hyunjin. Gülümsettiği için mutlu olmuştu içten içe.
Yanına uzanmıştı yorgunca. Sorgulamamıştı bile Jisung. Kendisi yüzünden yeterince uykusuz kalmıştı hemen yanındaki ruhu ince prens.Kafasını hafifçe çevirmişti yüzünü görmek için. Kapanmıştı göz kapakları. Sağ gözünün altındaki küçük beni örtmüştü saç tutamları. O benle hiç olmadığı kadar güzel görünürdü Hyunjin. Yüzüne doğru üflemişti hafifçe, benini görebilmek adına.
"Hala yerinde duruyor."
Kesik nefeslerinin arasında onaylamıştı Jisung onu. Soğuk parmakları gezinmişti Hyunjin'in yüzünde.
"Görüyorum."
Hyunjin gözlerini açsa her şey kaybolacak gibi geldiği için sıkı sıkıya kapamıştı onları. Jisung'un yeniden huzurlu bir uykuya dalmasını beklemişti gün doğana dek. Gözleri kapalı dahi olsa uyuyamamıştı yanında, huzurlu kokusunda...
Korkmuştu çünkü uyandığında bulamamaktan onu.Fakat yeni günün taze güneşi, Jisung'un her geçen gün daha da çok kesilen nefesine inat doğmuştu sonbaharın renklendirdiği ağaçların arasından...
-
02082023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ölüm nelere kadir? / hyunsung
FanfictionAsil Prens Han Jisung, henüz nefes alıyorken tadar ölümü.