Yeni bir şehir yeni bir başlangıç mı demek? Yoksa yeni bir şehir yeni hayal kırıklıkları mı demek? Benim için yeni bir şehrin yeni bir başlangıç ve yeni sayfalar demek olmasını umuyorum. Keşke öyle olduğunu dışa da vurabilseydim.
Arabanın camından yolu izlerken bunları düşünmek biraz yorucuydu.
'Ne yorulması be sen sabaha kadar bunları düşünmedin mi Min?'
Evet başlıyoruz. Yine her dediğime bir şey mi diyeceksin?
'Evet Min. Ne oldu beni beğenemedin mi yoksa?'
Beğendim beğenmesine ama işte her dediğime bir şey söylemek zorunda değilsin. Ayrıca sen niye benim içimdesin ki. Tabi bazenleri sana ihtiyacım olabilir ama gerçekten sadece kenarda oturup beni dinler misin? Çünkü çok yoruluyorum ve başımı ağrıtmaktan başka bir şey yapmıyorsun.
' ...'
Tamam şimdi annemin bana seslenmesini dinleyebilirim."KİM SEUNGMİN!!!" Annemin bu kadar çok bağırabildiğini bilmiyordum. Anneme boş gözlerle baktım. "Hah sonunda bana bakmayı becerebildin. Kaç saattir sana sesleniyorum bir kere bile bana bakmadın. Tek yaptığın şey benden daha da fazla uzaklaşman."Sen bana böyle davranmaya devam edersen eğer senden daha da fazla uzaklaşacağım anne ama senin bundan haberin yok.
"Evet anne ne soracaksan çabuk sor düşünmem gereken bir sürü şey var." Annem biraz olsun sakinleşip bana sorular sormaya başladı. Tabi bunlar gerçekten bir annenin sorduğu sorularsa. "Yeni okulunda arkadaş veyada sevgili yapacak mısın? Derslerini etkileyecekse eğer istersen tekrar busana dönebiliriz. Hangi yayınlardan kitap almamızı istersin? İstersen dershaneye de yazdırabilirim seni. Hedefin hiç bir zaman değişmeyecek senin doktor olmanı ve bizim gibi yaşamanı istemiyorum. Tamam mı oğlum?"
Anneme boş gözlerle bakmaya devam ettim. Onun tabiriyle canavar gibi bakıyormuşum. Boş gözlerle bakıyorum ben herşeye. Acaba bir gün hayatım değişecek mi. Gerçekten telefonumda konuşabileceğim birileri olacak mı? Yeni okulumda böyle arkadaşlara sahip olmak ne güzel olurdu değil mi Seung?
'...'
Hadi amaaa biraz sert konuşmuş olabilirim ama beni de anla.
'Seni anlamak çok zor Min. Artık seni anlayamıyorum. Kaybolmuş gibisin.'
Söylediği şeylerde haklıydı. Ben bile kendimi anlayamıyorum. Bir yandan bir şeyler istiyorum. Bir yandan ise istediğim şeylerin gerçekleşmemesi için ne varsa yapıyorum çünkü sonumun her zaman aynı olacağını biliyorum.
Kaybolmuş gibisin. Bu söz gerçekten doğru mu Seung? Gerçekten kayıp mı oldum kendi inşa ettiğim planlarını yaptığım kulübemde? İnsan inşa ettiği bir yuvada kaybolabiliyor muymuş? Annem ne zaman gelecek peki beni almaya? Ah doğru ya bizim annemiz gitmişti.
'Ne desem bilemedim şimdi. Hangi sorunu cevaplasam bilemedim. Sanırım bunlar bana bile çok ağır Min. Bu sefer gerçekten keni başına çözmelisin. Bu sefer tek başına ayakta duracaksın. Bu sefer gerçekleri kendin görmek zorundasın Min.'
İç sesim bile tek başıma olmam gerektiğini bana bağırırken ben neden hâlâ başkalarını bekliyorum. Sanki daha önceden arkadaşım olmuş gibi. Sankiii daha önceden mutluluğu ve üzüntüyü tadabilmiş gibi.
Arabanın durduğunu hissettiğimde çantamı elime alıp arabadan çıktım. Yeni eve baktım. Aynıydı tıpkı diğerlerinde olduğu gibi. Annem babamın koluna girip sahte aile tablosu oluşturdu. İkisininde yüzünde bir gülümseme vardı. Ben dışarıdan görseydim inanırdım o kadar iyi oynuyorlardı.
Merdivenli bir apartmandı ve en üst katını almışlardı. Eski evde de merdiven olduğu için kolayca çıkabildim. Evin kapısı klasik çeliktendi. İçeriye girince ise soğuk bir esinti geldi. Kendi odamı bulmaya çalıştım. Diğer odalar beni pek ilgilendirmiyor. Sadece mutfağı kullanıyordum. Odamı bulunca derin bir nefes çektim içime. Kardeşim olmadığı için şanslıydım. Kendi odamın olması biraz da olsa kendimi değerli hissetmeme yetiyordu. Odanın kendine özel bir banyosu olması işime geliyordu. Çantamı yatağımın üstüne koyup kıyafetlerimi hazırladım. Banyoya girip soğuk suyun altında oturmak istiyorum.
'Daha sonra senin mor halini görmek istemiyorum Min. Lütfen biraz da sıcak bir duş al. Sıcağı sevmiyorum diye ağlama bana çünkü bir süre sonra alışıyorsun tıpkı diğer her şeyde olduğu gibi.'
Hayır soğuk suyla duş almak istiyorum ama ben. Kendimi iyi hissediyorum. Mor rengini seviyorum biliyorsun. O yüzden daha fazla inatlaşma benimle biliyorsun ben bir keçi inadına sahibim.
'İyi ne halin varsa gör. Sonra da ... Neyse anladın sen.'
Tamam Seung.
Banyoya girip soğuk suyu açtım ve duşakabinin zeminine oturdum. Soğuk su her tarafıma değerken iç acılarımın hepsini tek tek vücudumda da hissediyordum. Bu his beni zevkten öldürecek neredeyse. Gerçekten en sevdiğim 10 şeyden bir tanesiydi. Bir insan soğuk sudan bu kadar zevk almamalı bence. Ben yaşadığım zevke devam ederken aklıma çözmediğim onlarca test geldi. Hızlı bir şekilde banyo yapıp çıktım. Banyodan çıkınca saatin 22.38 olduğunu gördüm. Yarım saatte cilt bakımını ve dinlemem gereken bir kaç tane radyoyu dinledim. Diğer yarım saatte ise bütün testleri yapmıştım. Kendimle gurur duyuyorum. Yarım saatte bir sürü test yaptım. Hem de matematik.
'Biraz daha kendinle gurur duymaya devam edersen tamamen yok olacağım.'
İstersen gidebilirsin benlik sıkıntı yok Seung.
'Eğer bu gece parka gidersek seni affederim.'
Affedilmem gereken ne yaptım çok merak ediyorum ama tabiki de parka gideceğiz. Unuttun mu sana söz vermiştim. Seni mutlu edeceğime dair.
'Müzik de dinleyeceğiz değil mi?'
Tabi ki de. Ama önce annemlerin uyumasını beklememiz lazım.
'Oleeey. Çok heyecanlandım şimdi. Hemen uyusunlar yaaa.'
Beni güldüremiyorsun ama neyseki böyle heyecanlanabiliyorsun. Doktor olunca da insanların gülümsemesini görebilecek miyim?
'Sana hiç mesleğinden bahsetmedim. Annen biraz katı biri. Bende bilmiyorum gerçekten de sen doktor olunca insanların yüzünde gülümseme olacak mı?'
İç sesim bunları söylerken bende annemlerin seslerini dinliyordum. Televizyonun sesi kesildi ve anne babamın odasının kapı kapanma sesi geldi.
Daha önceden evin çevresini araştırdığım için rahatça bulabilirdim parkı. Telefonumu ve annemin bana verdiği anahtarı alarak evden kaçtım. Havaya baktım ilk önce.
'Yıldızlar gözükmüyor.'
Yıldızlar gözükmüyor.
Aynı anda konuşmuştuk ve bu onu güldürmeye yetmişti. Ben ise hâlâ boş bakıyorum. Bir tane bile mimik oynamıyordu yüzümde.
'Öyle söyleme Min senin gözlerin gülüyor bence.'
Ama sen benim içimdesin beni nasıl dışardan görebilirsin ki. Sadece aynada görebilirsin. Ve ben aynaya çok sık bakmam.
Neyse hadi gidelim parka. Koşmamı ister misin Seung?
'Tabiki de koşmalısın. Bu hava koşman için çok güzel. Ayın olmasa bile sokak ışıkları önünü aydınlatıyor. Ama sen yinede dikkatli koş Min. Düşersen ne olacağını çok iyi biliyorsun.'
Evet hemde çok iyi bir şekilde biliyorum.
Koşmaya çoktan başlamıştım ve rüzgarın tenimden sıyrılıp gitmesini, saçlarımı savurmasını, giydiğim şortun içinden ve t-shirtün içinden bedenime girmesini seviyordum. Bu hissi özlemişim Seung. Sende özledin mi?
'Hem de nasııl.'
Onun da aldığı zevki hissetmek çok ayrı bir şeydi.
Acaba ne zamandan beri beraberiz. Çok merak ediyorum Seung.
'Şey ııı. Min sanırım sen az önce parkı geçtin yanlışlıkla.'
Durdum ve arkama baktım. Gerçekten de parkı geçmiştim.
'Sallanmak istiyorum. Lütfen Min lütfeeen.'
Ama biliyorsun Seung ben salıncakta sallanamıyorum. En son sallandığımda ne olduğunu biliyorsun. Sadece bankta biraz oturup gideceğiz. Ayrıca şarkı dinlemek istediğini söylemiştin ve bende kabul ettim diye hatırlıyorum.
'Tamam. Hadi oturalım ve müzik dinleyelim.'
Banka oturup Seungun sevdiği müziklerden açmaya başladım. Nasıl bu kadar çok müzik sevdiğini hâlâ anlamış değilim.
Seung müziğe odaklanmışken bende etraftaki bu sessiz sesleri dinliyordum. Sessiz sesler ne demek? Bence sessiz sesler demek evlerin içindeki küçük umutların attığı sessiz çığlıklar ve bağırışlar, ebeveylerin sessiz yardım ağıtları en öenmlisi de sokaklardaki kaldırımların çiçeklerin yaprakların ağaçların sayısız duyduğu yakarışlar, gördüğü sayısız küçük umutların kaybolması esnasında çıkan sessiz sesler demek. Öyle değil mi Seung?
Seung?
İstemsiz bir şekilde etrafıma baktım. Ve salıncakta oturan bir adam gördüm. Nedeni bilinmez korktum fakat bunu yansıtamadım. Belki de bu korku benim değil Seungun. Yavaşça adama doğru yaklaştım. Adam ise beni hâlâ duymamıştı. Yaklaştıkça hıçkırık sesleri duymaya başladım. Benim ne yapmam gerekiyor? Seung yardım et! Hadi amaaa şimdi sırası mı?
Adamın tam karşısına geçtim. Siyah ve uzun saçları vardı. Benim yaşlarımdaydı ve ağlıyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmediğim için endişelenmeye ve titremeye başladım. Şükürler olsun ki bu tepkileri gösteriyorum. Daha fazla kötü senaryolar kurmamak için koşarak eve doğru gitmeye başladım. Umarım kaybolmam.
Eve gelir gelmez yatağıma yatıp bugünü analiz etmeye başladım. Çok geçe kalmadan uyudum.🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶
Eveeeet. Bu yeni ficim.
Nasıl buldunuz?Ana ship Chanmin. Peki diğer shipler için ne önerirsiniz?
'Bu şekilde yazılan yerler Seungminin iç sesi'
"Bu şekilde yazılan yerler ise normal konuşma yerleri"
Umarım beğenirsiniz fici.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Değişim/Chanmin
FanfictionYıllarca içine kapanık bir hayat yaşayan Seungmin farklı bir şehre taşınmıştı. Okulunun ilk günü tanıştığı kişilerin hayatını değiştireceğini bilemiyordu. Ankaiyatesini yenmesinde yardımcı olacaklarını da. En önemlisi onların hayatının aşkı olacak...