|5. DAVET|

29 19 0
                                    


" Umut tükenince yine çarpar mı bir kalp?"

Gözlerimi araladığımda gün çoktan aymıştı, gece üşüyen bedenim şimdi sıcacıktı; klimanın ayarı değiştirilmişti.
Bunu yapanın aslında bir robot olduğunu düşünürsek bu gerçek bizi bu mükemmel şeyin dehasına,Devrim ' e, götürürdü. Üşümemi istemeyen kişi o'ydu aslında.

Hadi ama, keşke böyle yapacağına gelip paltonu üzerine örtseydi; romantik bir klişe asla sekmez.

Klişeleri sevmiyorum, iyi ki de öyle yapmamış canım iç sesim.
Kendimi toparlayıp İhtilal'den hızlıca evime geçmiştim, annemle babam beni yokluğumu bu saate kadar fark etmişlerdi tabii. Gerçekten yandım!

Yol boyunca bana yapacakları uyarılara kendime hazırlamaya çalıştım. Yalıya vardığımda bahçede beni telaşla karşılayan Stiles'ı atlatarak kendimi eve attım, annemgil kahvaltılarını yapmış balkonda oturuyorlardı, hafta sonu olduğundan ikisi de evdeydi.
Balkon kapısından içeri girdiğimde annemle babam endişeli gözlerini bana çevirdi.
Babam, " Dün gece nerede kaldın Devin?" diye sordu lafı dolandırmadan pat diye sormuştu.

Ani bir duraksamanın ardından aklımda hâli hazırda duran yalanı büyük bir ustalıkla onlara söyledim.
" Erkek arkadaşımda." İkisinin de ağzından şaşkınlık nidası dökülürken gözleri yuvalarından çıkacak kadar irice açılmıştı. Babam, " Ne ? Ne dedin sen Devin?" Utana sıkılarak cümlemi yeniledim. Beş yıl boyunca bu yalanı söylemeyip şimdi ayrıyken söylemem tam bir fiyaskoydu!

Buradaki tek sorun bu da değildi aslında annem bir erkek arkadaşımın olduğunu başından beri biliyordu buna rağmen şimdi ilk defa babamla duymuş gibi tepki vermesi beni şoka uğratmıştı. Benden daha iyi bir oyuncu varsa bu kişi kesinlikle annemdi!

" Bizim bundan neden haberimiz yok peki kızım?"
Bu sefer soru annemden gelmişti. " Sizde biliyorsunuz ki bir kızın babasına sevgilisi olmasını söylemesi pek kolay bir şey değil üstelik ben karşımdaki adamdan emin olamadan onun varlığından size bahsetmek istemedim."
Babam kıskanç gözlerini üzerimde tutup burnunu işaret ve baş parmağıyla sıkıca sıktı.
" Şu an pat diye söylemene bakarsak çok kolay olmuş gibiydi!" Sitemli sözlerine karşı yanına gidip ona sıkıca sarıldım, şirinlik yapmam lazımdı. " Haklısın babacığım.
Ayrıca dün hastalanmış, sabahtan beri evde yatıyordu yanına hiç gidememiştim, işteyim diye. Gece de fenalaşmış beni aradı, endişelendim onun için çünkü yanında başka kimse yoktu,
başına bir şey gelse kimse yardım edemezdi... O yüzden bende o saatte sizi uyandırıp haber veremedim, Stiles'ın da büyük ısrarlarına rağmen onu yanımda istemedim; sevgilim evine gidip gelecektim hemen zaten gelmesine gerek yoktu."
Ben açıklamamı yaparken
onlar beni pür dikkat dinlemişti, annem " sende az fena değilsin!" der gibi imayla gözlerime bakarken ona dönüp göz kırptım. Sanki kendisi çok masumdu!

" Sevgilinin evi çok mu güvenli? Ayrıca pekâlâ, hastalık diye sana kızmıyorum ancak lütfen bize o saatte haber vermiyorsun bile sonradan haber ver ve Stiles'ın seninle gelmesine izin ver."
Başımı onaylarcasına salladım, babamın yüzündeki öfkenin izleri silinmişti, ancak tavırlarında hâlâ kıskançlık seziyordum. Bu konuyu fazla uzun tutmak istemediğimden
ortaya başka bir şey attım.
" Baba? Bu akşam bana neden davet olduğunu söylemedin?"
" Günler öncesinde yakın zamanda olacağını söylemiştim ama gününü bende bilmiyordum, dün haber geldi ama malum senle de dün çok konuşma fırsatımız olmayınca söyleyemedim." Aklına gelen detayla duraksayıp kaşları çatıldı.
" Ben söylemediysem sana kim söyledi?"

ZEHİRLİ ÖFKEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin