22. Bölüm

135K 8K 147
                                    

Hande anında oturduğu yerden ayağa fırladı. Alp bize doğru yürürken kızın mavi gözleri kısılmış ve duruşu -mümkünse tabii- daha da dikleşmişti. Neden böyle bir tepki verdiğini anlamaya çalışırken ben de ayağa kalktım.

"Bu Alp olsa gerek?" dedi Hande beni şaşırtarak. Bu sırada Alp neredeyse yanımıza gelmişti.

"Sen nereden-" diye konuşmaya başlamıştım ki Alp mesafeyi kapattı. Tam önüme dikilecekken Hande onunla aramıza geçti. Alp kenara doğru bir adım attı ve Hande de onunla aynı anda adım atarak tekrar önüne geçti. Muhtemelen hem okulda bir kız daha olmasına hem de böyle davranmasına anlam veremeyen Alp, dolgun dudaklarını araladı ve tek kaşını kaldırdı.

"Devrim'le konuşmam gerek, çekilir misiniz?" dedi Hande'ye sakince, kendi kibar tarzıyla. Bu sırada bana sert bir bakış atmayı ihmal etmedi. Fazlasıyla gerilmiş, ayrıca üzülmüştüm. Alp şu an bile bir kadına karşı kibar konuşuyordu ve böyle bir çocuğu üzmüş olmaktan dolayı suçluydum. Aslında ben pek de bir şey yapmamıştım, ona bir şey yapan daha çok Poyraz, Poyraz'ın ayı gücü ve Poyraz'ın kontrolsüz öfkesiydi.

"Ahh, pek de kibarmışsın." Hande dudaklarını büzdü ve sempati ile sarışın çocuğa baktı. Sanki Alp beklediğinden daha tatlı çıkmış gibiydi. Hande sinirli aurasını biraz yumuşatarak kibar bir tonla konuştu. "Devrim'le konuşmana izin veremem, Poyraz bu durumdan hoşlanmıyor. Gidebilir misin lütfen?" dedi ve ağzım kocaman açılırken ona baktım.

Poyraz?

Alp de benim kadar şaşırmış görünüyordu. "Poyraz mı?" diye sordu kaşlarını çatarak. Hande kafasıyla onayladı.

"Poyraz'ın okuldan gittiğini biliyorum, ne rahatsızlığından bahsediyorsunuz?" Alp gerçekten sinirlenmeye başlıyormuş gibi görünüyordu. Sarı saçları rüzgârla ortalığa güneş huzmeleri gibi saçılırken, çattığı kaşlarından birisi sorgularcasına havaya kalktı. Poyraz'ın gittiğini Alp bile biliyordu. Herhalde, şu koca okulda, Poyraz'ın gittiğinden haberi olmayan tek saf bendim.

Alp kollarını kavuşturarak Hande'ye ters bir bakış attı. "Devrim'le konuşacağım," dedi ve Hande'nin sağına geçip bana doğru bir adım attı. Bir anda Hande, Alp'i kolundan yakaladı. O kadar sıkı tutmuştu ki Alp'in montunun büzüştüğünü görebiliyordum.

Beş dakika öncesine kadar melek, prenses, peri falan diyeceğim kız şu anda güzel ve güçlü bir kraliçeye dönüşmüş gibiydi. O kadar kuvvetli duruyordu ki ben de Alp de çok şaşırmıştık. Bakışlarındaki yoğunluk görülmüş şey değildi, öylesine otoriter ve ikna ediciydi ki kendimi ona bakmaktan alıkoyamıyordum. Hande bir dakika boyunca Alp'e baktıktan sonra kolunu bıraktı ve sert bir sesle konuştu.

"Tekrar uyarmayacağım."

Alp hafiften irkilse de bu prenses görünüşlü kızdan fazla bir şey bekleyemeyeceğine karar vermiş olacak ki onun uyarısını umursamadan bana doğru bir adım attı. Kendimi affettirebilecek, en azından benden nefret etmemesini sağlayacak birkaç sevimli kelime söylemek için ağzımı açtım. Her şey, işte tam o sırada oldu.

Alp öne doğru bir adım attığı gibi, Hande az önce bıraktığı kolu aynı yerden tekrar yakaladı, öne doğru eğildi ve ne yaptığını bile bilmiyorum ama Alp'i kendi etrafında döndürüp yüzüstü yere yapıştırdı. Hande başından beri hiç bırakmadığı kolu alıp arkaya doğru büktü ve Alp acıyla bağırdı.

"Poyraz'ın gitmiş olması Devrim'e yaklaşabileceğin anlamına gelmiyor, seni uyardım," dedi ve arkaya doğru tuhaf bir açıyla bükülü duran çocuğun kolunu bıraktı. Alp kollarını yere koyup kalkarken kalın sesiyle homurdandı ve ilk defa ağzından bir küfür çıktığını duydum.

DEVRİM- Erkek Lisesinde Tek KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin