Kaderinin senin için seçtiği yollar vardır. Senin elinden gelen tek şey kaderindeki yolda yürümektir. Peki ya o yolu kaderin yazmamışsa? Zihnine yavaş yavaş kazıdılarsa ve seni buna inandırdıysalar? Ellerindeki ipini koparıp, kendi kalemini eline almalarını engelledilerse?
Uzunca bir masanın bir ucunda Cenk, onun yanında Koray ve hemen karşılarında ise Dahan Alhan oturuyordu.
“ herhalde seni özlediğim için çağırdığımı falan düşünmüyorsundur. Emre itaatsizlik etme diye daha kaç kere uyarmam lazım seni. Kuzgunlar için ihanetin, itaatsizliğin bedeli ölümdür” derin bir nefes alarak devam etti cümlesine Dahan. “ Kuzgunların kızından gözünü ayırma dedim sana. Ölmeyecek ama yaşadığını da kimse bilmeyecek özellikle Kuzgunlar. Ama sen ne yaptın gittin Poyraz Kuzgun’ a söyledin. Oğlum yaşatmazlar bizi. Ne seni, ne beni ne de anneni. Beni düşünmüyorsan anneni düşün”
‘Sanki annemi çok düşünüyorsun ya!’ diye geçirdi içinden Cenk.
Dahan Alhan, Sarp Kuzgun’un bir numaralı adamıydı.
Kirli işlere girmezdi Sarp Kuzgun fakat bu insanların ondan korkmadığı, çekinmediği anlamına gelmiyordu.
Dahan ise onun tam tersiydi.
Nerede kirli, girilmemesi gereken bir iş olsa Dahan orada olan ilk kişi olurdu.
“ Başka şeyler zırvalamayacaksan biz gidiyoruz ” diyen Cenk’i babası Dalhan durdurdu.
“ sana gidebilirsin dediğimi hatırlamıyorum”
Masanın üzerinden eğilerek “ iyi, senden emir almayı çoktan bırakmıştım” zaten diyen Cenk, baş hareketiyle gelmesi gerektiğini söylediği Koray ile birlikte dışarı çıktı.Ecem
Bahçede kızları ararken yanıma gelen Ceyda “ müdür çağırıyor seni” dedi.
Gazamız mübarek olsun.
Gözüm Asiye’yi aradı ama hiçbir yerde göremedim.“hadi Ecem. Müdür hızlı olsun dedi”
“ geliyorum” diyerek el mecbur Ceyda’nın peşine düştüm.
Hakan’ın odasına girdiğim zaman elindeki bardağı masaya bırakıp ayağa kalktı. “hoş geldiniz küçük hanım, ne kadar çok özledim seni bir bilsen”
Hakan’ın yüzüne iğrenerek bakıyordum. Ama o, bu bakışlarımdan bile zevk alacak kadar manyak bir ruh hastasıydı.
“sen özlemişsindir yardımlara gitmeyi değil mi?” demesiyle gelecek olanı anlamıştım.
Günlerce belki de haftalarca o rutubetli, farelerin cirit attığı o depoda yalnız başıma kimi zaman aç ve susuz kalacaktım. Bunları dert etmiyorum fakat asıl dert ettiğim sey, o depoda Hakan ile birlikte kalmaktı.
Arkamı dönüp kaçmak istedim. Nereye kadar gidebilirdim ki? Kime anlatabilirdim derdimi. Defalarca yurda gelen polisler bile bir şey yapamazken benim elimden ne gelirdi ki ruhumu öldürmekten başka.
Güçlü duran, kendi problemlerinin üstesinden gelen kızlara hep hayranlık duymuşumdur. ‘keşke’ derdim hep. ‘keşke ben de onlar gibi olsam ne zaman kurtulurdum Hakan’dan?’
Hakan’dan kurtulmak benim için çok uzak bir gelecek gibi görünüyor
“ söylediklerimi tekrar etmeyi sevmem biliyorsun. Bu seni son uyarışım. Çocukça şeyler yapmaktan vazgeç artık”
Bahsettiği şeyin günlüğüm olduğunu anlamamak mümkün değildi. Onaylarcasına kafamı salladım. Fakat bu benim yazmamı engelleyemezdi. Yazmak benim doğamda vardı. Kelimelerim de susarsa bana ait hiç bir şey kalmazdı, nefes alan bir bedenden farkım kalmazdı ama bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu.
“ gece saat 3.00’ da odadaki herkes uyuduktan sonra dışarıda beni bekle. Bana zor kullandırtma Ecem”
“başka bir şey yoksa, gidiyorum ben”
Hakan, yüzüne o iğrenç gülümsemesini takınmıştı yine. “ tabi ki! Ne de olsa uzunca bir süre beraber olacağız”
Cevap vermeden dışarıya çıktım.
Bahçeye inmek yerine adımlarım odaya doğru ilerlemişti. Kimse yokken evime dönmek istiyordum.
Ev sadece dört duvarı, bir çatısı olan bir yer değildir. Ev bazen kelimelerdir, notalardır, bir çift gözdür.
Göz?
Neden şimdi bunu dedim ki?
Erel?
Belki de evim olan bir çift göz onun gözleridir
‘Saçmalama Ecem istersen ne kadardır tanıyorsun sen onu?’
Kapıyı kontrol ettikten sonra defteri sakladığım yerden çıkarttım. Elime aldığım kalemle defterimi kucağıma çektim ve yazmaya başladım.
Önceki sayfayı yarım bıraktım çünkü bazı şeyler yarım kalmalıydı yeni bir sayfa açtım kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YETİMHANE
Truyện NgắnYine aynı gece abim yok. Gökyüzündeki yıldızlar gözükmüyor sanki onlar da beni yalnızlığa mahkum etmişler gibi. Sanırım ben asla güçlü olamayacağım... 🦋 Ben Ecem yalnız, yapayalnız yetimhanenin o bodrum kat...