3. bölüm: kızaran yanaklar

155 14 20
                                    

Şenlik ateşi zamanıydı, newt rose'yi uyandırmaya gitti.
Newt: Rose...
Rose: efendim...
Newt: hadi uyan artık. Şenlik ateşi zamanı geldi.
Rose: biraz daha...
Newt: bunun için zaman yok.
Rose: pekiii.
Newt kızın bu hallerine güldü.
Rose: sen çık,üstümü değiştirip geleceğim.
Newt: kapının önünde bekliyorum.
Rose: tamam.
Newt dışarı çıkıp rose'yi beklemeye başladı. Rose kısa bir süre sonra dışarı çıktı ve newt ile şenlik ateşinin olduğu yere gittiler.
Alby: evet rose'da geldiğine göre ateşi yakabiliriz!
Newt: gel, bunu kaçırmak istemezsin!
Dedi ve rose'yi önlere getirdi. Herkez bir anda ellerindeki meşaleleri büyük,dizilmiş odunlara attılar ve ateş yanmaya başladı.
Rose ateşe büyülenmiş bir şekilde baktı.
Rose: mükemmel...
Newt: evet,gerçekten mükemmel...
Dedi rose'ye bakarak. Kız ateşe hayran kalmış olabilir, ama oğlan ateşin aydınlattığı mükemmel yüze ve güneş kadar parlak sarı saçlarına hayran kalmıştı.
...
Zaman geçmişti ve şu an rose kulübesine gidecekti çünkü kız cidden sıkılmıştı. Herkez ya dövüşüyor, ya dövüşenlere tezahürat yapıyor yada kız olduğu için onu küçümsüyorlardı.
Mattheo: ROSE!
Rose mattheo'ya baktığında, ona el salladığını ve gel anlamında işaret yaptığını gördü. Rose koşucuların yanına gitti ve oturdu.
Mattheo: ve arkadaşlar bu kız kayranın tek kraliçesi!
Rose: ne?
" iki saattir senin ne kadar mükemmel olduğunu anlattı. Bu arada ben yeonjun"
Rose: cidden mi?
Mattheo: ne yalan mı?! Benim en sevdiğim şey gözlerin!
Rose Mattheo'ya bir gülümseme verdi.
Rose: teşekkür ederim mattheo.
Mattheo: matt diyebilirsin! Yada theo.
Rose: matt güzel.
Rose yanına baktığında çekik gözlü,kalıplı vücudu,siyah şekilli saçları olan birisinin ona dalmış bir şekilde baktığını gördü.
Yeonjun: minho kıza öyle bakma.
Mattheo: bu çocuk kafayı yemiş diyorum inanmıyorsunuz!
Minho: ikinizde bugün yürek mi yediniz?
Mattheo: ama tatlımm.
Minho: ama bebeğimm.
Ben: sizinle beş dakika bile geçirilmez!
Rose onların hallerine gülüyorken yanına bir çocuk oturdu. Çocuğu inceleyince kıvırcık saçları yüzünde azda olsa çilleri olduğunu ve yaklaşık 13 yaşında olduğunu gördü.
Chuck: merhaba rose! Ben chuck!
Rose: merhaba chuck.
Chuck: bir şey sorabilirmiyim?
Rose: tabiki.
Chuck: saçların gerçek mi?
Rose bu soruya gülmüştü.
Rose: evet gerçek chuck.
Chuck: çok güzeller! Ayrıca boyun neden bu kadar uzun?
Rose: bilmiyorum chuck. Sen neden bu kadar kısasın?
Chuck: ben kısa değilim! Sen uzunsun!
Rose: hayır çok kısasın!
Chuck rose'yi kovalama başladı ve diğerleri arkalarından gülüyordu.
Rose'nin gözünden:
Chuck ile eğlendikten sonra ormana gitmiştim. Tekbaşıma oturuyorken bir ses geldi ve arkama baktığımda bunun newt olduğunu gördüm.
Newt: korkuttum mu?
Rose: hayır, bir sorun mu var?
Newt: hayır, yanına gelmek için sorun mu olmalı?
Rose: hayır,soru sormayı bırakacakmıyız?
Newt güldü ve yanıma oturdu.
Rose: şey üzgünüm...ama konuşma havamda değilim.
Newt: konuşmak zorunda değilsin. Seni çok iyi Anlıyorum. Bu yaşadıkların kolay değil, ama hepimiz yaşadık. Bir süre sonra buraya uyum sağlıyorsun.
Rose: evet...
Bir süre boyunca sadece gökyüzündeki yıldızları izledik. Ikimizde asla konuşmadık,sessizdik ama çok hoş bir sessizlikti.
Newt: şu yıldızı görüyormusun?
Dedi ve en parlak olanı gösterdi.
Rose: evet.
Newt: gözlerin onun gibi parlıyor...
Bu iltifat karşınında hiç Bir sey diyemedim. Ağzım sanki birbirine yapışmıştı. Şu an yanaklarımın kızardığına emindim ve bu sebeple daha çok utanıyordum!
Newt: kızarınca çok tatlı oluyorsun!
Harika! şimdi kesinlikle domatese döndüm!
Newt ile gülmeye başladık.
Rose: ne zamandır burdasın?
Newt: üç yıl...
Rose: hiç çıkış yolu bulamadınız mı? En azından bir ipucu?
Newt: hayır...
Rose: eminim ki vardır. Burası bir labirent, tabiki bulmak kolay olmaz! Ama her şeyin bir yolu vardır. Sadece sabretmek gerekir.
Yazarın gözünden:
Newt kendine bir söz vermişti. Rose'ın içindeki umudu koruyacaktı.

{ geceydi her yer,sen yıldızdın}

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin