BU İŞTE BİRLİKTEYİZ

0 0 0
                                    

2.Bölüm : Bu İşte Birlikteyiz!

*Yaklaş ama dokunma…*

Yaklaşık yarım saat. Yaklaşık yarım saattir burada durmuş sarışın kızın ölü bedenine bakıyoruz. Çıt çıkmıyor, Onur gayet rahat, sakin, ve hatta ilgilenmiyor bile. Burak ve Mert kızın başında yüzlerindeki kahrolmuşluk ifadesiyle olayı atlatmaya çalışıyorlar. Ben de uzaktan uzağa onları izliyorum. Tüm bunlar nasıl oldu bilmiyorum. Anlayamıyorum. Gittiğim her yerde bu tür olaylar bir bir nasıl gerçekleşiyor aklım almıyor. Geçen hafta hastaneye gittiğimde bindiğim asansör bozuldu, üç gün önce girdiğim markette içeri adım attığım an elektrikler gitti, dün anneanneme gittim ve kadın birden bayıldı kaldı. Alerji krizi dediler, yine de benim yüzümden olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben, Zeynep Akay, bir felaket mıknatısıyım. Okula geldiğim ilk gün okulun karantinaya alınmasına ve içeride bir cinayet işlenmesine şaşmamalı.

‘’Zavallı kız…’’ diye mırıldandım derin bir nefes alarak kıza doğru. Hüzünlü gözlerle kıza gerçekten acıyarak baktığım sırada Onur’un onaylamazca başını sallayıp dalga geçer gibi güldüğünü gördüm. Bu çocuk hiçbir şeye üzülmez miydi? Sinirle ona döndüm. Ben ona bakınca duruşunu dikleştirdi ve tek kaşını havaya kaldırdı söyleyeceğim şeylere hazırlıklıymış ve asla etkilenmeyecekmiş gibi.Burak ve Mert kızı bırakıp ağır adımlarla kaşları çatık bir şekilde yanımıza geldiklerinde gözlerim Onur’un üstündeydi. Bana ‘’göster amcalara pipini’’ der gibi bakıyordu ve eğlendiği belliydi. Ne kadar kırıcı olduğunu anlayabilseydi de böyle yapar mıydı? Yapardı. Kırmak umrunda değildi, ela gözlerindeki acımasızlık bunu anlatıyordu.

‘’Abi ne oldu yine?’’ diye sordu Burak –kumral olan- , kömür kadar siyah saçları olan Mert ise bir cevap bekler gibi Onur’a bakıyordu sadece. Onur’un eğlenen bakışları benim üzerimdeydi.

‘’Bana sormayın. O anlatacak. Kıza üzülmememi anlıyormuş. Anlayabiliyormuş. Ben de geniş psikolojik bilgilerinden faydalanalım istedim. Olayı sıfır üç yaş arasında yaşadığım travmalara bağlayacak, izleyin.’’ Sinirle baktım yüzüne. Burak gülerken Mert gayet ciddi bir ifadeyle bakıyordu bana. Öne doğru, Onur’a doğru bir adım attım, ve başımı kaldırdım. Boyu öyle uzundu ki gözlerine bakabilmem için üst üste iki sandalye koyup onların üstüne çıkmam gerekiyordu. İhtiyacımı anlar gibi bana doğru eğildi ve yüzüme bakmaya başladı.

‘’Annen öldüğü için…’’ dedim bastıra bastıra, ‘’artık ölümlere üzülmüyorsun.’’

O an gözlerinde ufak bir oynama gördüm, yüzündeki ifadede ufak bir oynama. Sertti, soğuktu, acımasızdı, ama içinde bir yerlerde üzülüyordu. Şuan, içindeki o üzülen ufacık nokta hareket halindeydi ve ben bunu oynayan çene kasından anlamıştım. İnkar etme, Sert Çocuk. Senin de üzüldüğün noktalar varBurak ve Mert kızı bırakıp ağır adımlarla kaşları çatık bir şekilde yanımıza geldiklerinde gözlerim Onur’un üstündeydi. Bana ‘’göster amcalara pipini’’ der gibi bakıyordu ve eğlendiği belliydi. Ne kadar kırıcı olduğunu anlayabilseydi de böyle yapar mıydı? Yapardı. Kırmak umrunda değildi, ela gözlerindeki acımasızlık bunu anlatıyordu.

‘’Abi ne oldu yine?’’ diye sordu Burak –kumral olan- , kömür kadar siyah saçları olan Mert ise bir cevap bekler gibi Onur’a bakıyordu sadece. Onur’un eğlenen bakışları benim üzerimdeydi.

‘’Bana sormayın. O anlatacak. Kıza üzülmememi anlıyormuş. Anlayabiliyormuş. Ben de geniş psikolojik bilgilerinden faydalanalım istedim. Olayı sıfır üç yaş arasında yaşadığım travmalara bağlayacak, izleyin.’’ Sinirle baktım yüzüne. Burak gülerken Mert gayet ciddi bir ifadeyle bakıyordu bana. Öne doğru, Onur’a doğru bir adım attım, ve başımı kaldırdım. Boyu öyle uzundu ki gözlerine bakabilmem için üst üste iki sandalye koyup onların üstüne çıkmam gerekiyordu. İhtiyacımı anlar gibi bana doğru eğildi ve yüzüme bakmaya başladı.

KARANTİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin