"..Bana, tüm bu karaktersizliğime rağmen seni sevmeme izin verir misin?"
Neden beni sürekli çıkmaza sürüklüyorsun Emir? Şu hâlimi görmüyor musun?
Bütün bunlar bir yana, tuhaf olan şey anlattığı tüm düşünceleri ve planlarından sonra böyle bir itirafta bulunmasıydı.
Bunlar da bir yana, Emir Çağlayan beni seviyordu. Emir Çağlayan beni sevmek için benden izin istiyordu. Bir şans vermemi istiyordu. Eski Deniz olsa bu olay karşısında havalara uçardı bundan eminim.
Fakat, zaman çok az kişiyle dostluk kuruyor. Değişen sadece Emir değildi. Ben de değişmiştim. Üstelik beni değiştiren de Emir'di. Yani, değişmemdeki en önemli etkenlerden birisiydi.
Anlatmak istediğim, beni kendinden yeterince tiksindirecek cümlelerinden sonra böyle bir şey itiraf etmesiydi. Emir Çağlayan gerçekten değişmişti. Gerçekten.
Uzun bir sessizlikten sonra sakin kalmaya çalışarak boğazımı temizledim. "Öncelikle, yaptığın bütün şerefsizliklerin sebebinin bunlar olması yaşadığım onca şeyin gereksiz ve boşa olduğunu hissetmemden başka bir işe yaramadı. Cidden, bu kadar pislik olmayı nasıl becerebiliyorsun? Ben haftalarımı dört duvar arasında geçirdim. Sadece düşündüm. Sadece düşündüm gerizekalı! Peki neyi düşündüğümü biliyor musun? Ne kadar aptal olduğumu düşünüp durdum. Senin gibi bir piçe nasıl kandığımı!"
Haketmiş miyim? Kesinlikle hayır. Kendime acıyorum şu an. Bu kadar gerizekalı olduğum için. Şu hayatımda Emir gibi dengesiz bir orospu çocuğunu ne gördüm, ne de tanıdım. Gittikçe sinirleniyordum ve kendimi kontrol edememeye başlıyordum.
Gözlerime yaşlar dolarken duygusuzca kahkaha attım.
"Tüm şu yaşadıklarımın sebebi bu mu Emir? Şımarık bir piçin egosu ve özgüveni yüzünden mi bu hallerdeyim ben! Ulan 16 yaşımda ailemden ayrı yaşamaya başladım lan ben! Eğer mantıklı bir sebeple gelseydin yemin ediyorum konuşmaya bile tenezzül etmezdim. Şimdi de geçmiş karşıma seni sevmeme izin verir misin diyorsun!"
Güldüm. "Pardon, kibarlık yapıp izin istiyorsun. Sence cevabım ne olmalı Emir? Kibarlık yapıp seni evimden kovsam? Güzel bir cevap olur mu?"
Bahçeye çıkıp hava almam gerekiyordu. Cam kapıyı yana kaydırdım ve soğuk taşa ayağımı bastım. Peşimden geldiğini biliyordum.
"Biliyorum. Öyleyim. Dediğin her şeyim. Deniz, lütfen."
Ellerimi saçlarımdan geçirdim. "Lütfen diyor ya!" Gülmeye başladım.
Keşke seni dün gece hiç öpmeseydim. Aptallık ettim. Beklediğim pişmanlığım yavaş yavaş bedenimi sararken kendimi öldürmek istedim.
Ailemin bile düzenini bozan, onları bile gözyaşlarına boğan bir duygusuza dün gece kendi isteğimle karşılık vermiştim.
Şimdi ne yapacaktım? Allah'ım yardım et.
Emir'e döndüm ve tiksintiyle onu süzdüm. Dağılmış gibiydi. "Hayır, beni sevmene izin vermiyorum Emir Çağlayan. Bu sefer kazanan ben oldum. Kaybetmenin acısını İstanbul'da yaşayabilirsin. Evimden defolup gitmene izin veriyorum."
Can çekişiyormuş gibi omuzlarını düşürdü, gözlerini kapadı. "Ben senden bunun için izin istememiştim. Deniz, ben başından beri hep kaybeden taraftım zaten. Son bir şans ver, yalvarırım."
Umursamadım ve yanından geçip tekrar içeri girdim. Merdiven basamaklarını sakince çıkarken ruh halimin ne kadar bozuk ve dengesiz olduğunu farkettim. Az önce bağırıp çağırırken şimdi tam tersiydim.