Aksaray' a ulaşmıştık. Babam bir polis görmüştü. Arabayı polise doğru sürdü ve orada durdu. Babam polise:
-"Merhaba. Biz deprem bölgesinden geliyoruz. Arabada oturmaktan her yerimiz ağırdı. Kalabileceğimiz bir yurt falan var mı?"
Polis:
-"Geçmiş olsun. Var."
Dedi. Bize çok tuhaf ve belirsiz bir tebessümle bakıyordu. Babam:
-" Peki, bu yurt nerede?"
Diye sordu. Polis arabaya doğru biraz eğildi ve:
-" Ben sizi götüreyim. Beni takip edin."
Dedi. Motoruna bindi, ilerlemeye başladı. Bu polis motoruydu, hızlandı yurdun yolunu tuttu. Bizde onu takip ettik. Ben ise o sırada dayanamayıp uykuya dalmışım. Yurda geldiğimizde annem beni uyandırmaya çalıştı:
-"Nisa! Hadi kalk! Arabadan in,yurda geldik!"
-" Ne yurda mı geldik? Ne ara..."
Annem sözümü kesti. Uykulu hâlimle anneme şaşkınlıkla bakıyordum. Uyuduğum için çok hızlı bir şekilde geldik sanmıştım. Yurda geleceğimizi ise unutmuştum. Uykum aklımdan geçen son yarım saati silmişti sanki... Hatırlamıyordum. Arabadan indim ve benimle beraber arabadan inen aileme baktım. Arabada oturmaktan uyuşan ayaklarımız yere zor basıyordu. Polis abiye teşekkür ettik sonra yurda doğru ilerledik.
Yurdun camları koyu maviydi, kapısı çok büyüktü neredeyse aynı anda on insan geçebilirdi. Yaklaşık on katlıydı, sayacak hâlim olmadığından katları saymamıştım. Sadece tahmin etmiştim. Kapıya ulaşmak için uzunca bir merdiven çıkmamız gerekiyordu. Zorlu adımlarla merdivenden çıktım ve o büyük kapıdan içeriye geçtim. İçerisi oldukça büyüktü, tahmin ettiğim kadar vardı. Burası erkek öğrenci yurduydu. İçeride koltuklar vardı, üstünde de insanlar... Bizim gibi deprem bölgesinden geldikleri açıkça ortadaydı. Çünkü burası erkek öğrenci yurduydu ve koltukta oturanlar çocuk, teyze ve amcalardı. Aralarında hamile bir bayan da vardı. Kapıdan içeriye girdiğimizde herkes bize baktı ya da ben öyle hissettim. Ama şundan emindim; koltukta oturan insanlar bize bakıyordu. Ben insanların bana bakmasından çok rahatsız olurdum, küçüklüğümden beri bu huyum hiç değişmemişti.
Boş olan koltuğa oturmuştuk. Babam görevli ile konuşmuştu. Sonra yanımıza elinde olan küçük bir kağıt parçası ile gelmişti. Kağıtta:
Kat:7 No:67 yazıyordu. Burası kalacağımız yer olmalıydı. Anlaşılan her katta on daire vardı. Yurt çok büyük olduğundan bu kadar daire olması normaldi.
Babam, arabadan eşyalarımızı getirmişti. Hep birlikte asansöre doğru ilerledik. Burada birkaç gün veya bir gece kadar kalacaktık. Asansörün kapısına geldiğimizde bizimle birlikte asansörü bekleyen daha birçok insan vardı. Bir grup insan asansöre bindi, istedikleri katlara çıktılar. Sonra asansör boş bir şekilde geldi. Asansöre bindik, mavi ışıkları, büyük aynası ile güzel görünüyordu. Bugün 09 şubattı, 06.Şubat.2023' ten beri ilk kez bir yere geçiyor, ilk kez asansöre biniyordum ve bunları yaparken çok korkuyordum. Aksaray' da fay hattı yoktu ama başka illerde deprem olunca burada da hissediliyordu. Aklımda çok fazla soru vardı:
-Ya, deprem olursa?
-Ya, asansör çökerse?
-Ya, burasıda yıkılırsa?
-Ya, asansörde kalırsak?
-Burası depreme dayanıklı mıdır?
Ve daha birçok soru vardı aklımda... Hepsi de cevapsız sorulardı.
Sonunda 7. kata çıkmıştık. Hatay' daki evimizde 2. katta oturuyorduk. Burada ise 7. kattaydık. Annem yüksekten korkuyordu, dolayısıyla burada kalmaktan da korkuyordu. Ama yapacak bir şey yoktu.
Geniş bir koridordan geçerek, odamıza geçtik. İçeride dört yatak, dört kişilik de masa vardı. Aksaray' da kar yağıyordu. Pencereden karın yağışını izlemek oldukça keyifliydi. Hatay' da dört yılda bir kar yağardı. Bu yüzden kar yağışını görmek beni mutlu etmişti.
Görevliler gelip yataklara çarşaf açtı, sonra da örtü getirip odadan ayrıldılar. Bir yatağın üzerine oturdum, sonra:
-" Bu yatak benim! Ben burada yatacağım! " dedim gülerek. Küçük kardeşim Yiğit, bana doğru yaklaştı, suratını büzdü, sonra da sinirli bir sesle:
-" Hayır, senin değil! Orada ben yatacağım. Kalk oradan! Başka yatağa git! Burası benim yerim!"
Yiğit bana inat etmeyi çok severdi. Aramızda beş yaş olmasına rağmen bana Abla demez, beni yaşıtı gibi görürdü. Yiğit' e gülümsedim. Ona:
-" Peki, sen burada yat." dedim başka bir yatağa ilerleyerek "Bende burada yatarım."
Yiğit olduğu yerden kalktı, bana doğru sinirli tavrıyla ilerledi:
-" Kalk! Ben orada yatacağım!" dedi. Sinirlenmeye başlamıştım. Başka bir yatağa gittiğimde yine aynı lafları söyleyerek beni yataktan kaldırmıştı. Artık dayanamayıp Yiğit' e:
-"Eee... Ben nerede yatacağım? Bütün yatakları sen aldın."
dedim. Annem, babam ve ablam bize gülmeye başlamıştı. Annem olaya çözüm buldu, hepimize nerede yatacağımızı söyledi. Beş kişiydik ama dört tane yatak vardı. Bu yüzden annem ile birlikte uyumuştuk. Fakat ben başımı her yastığa koyduğumda deprem oluyor gibi hissediyordum. Bu durum geç uyumama sebep olmuştu. Acaba yarın bizi ne bekliyordu? Bu soruyu düşünerek uykuya dalmıştım. Umarım burası da yıkılmazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASRIN FELAKETİ
Random"Ölmeyeceksin," diye fısıldadı annesi ama sesinde umut yoktu, sadece umudunu yitirmiş, çaresiz bir kadının sesiydi bu. "Hepimiz yaşayacağız, buradan gideceğiz ama şimdi arabaya geçmemiz gerek, çok ıslandık." Yüzünü annesine çevirdi, yaşla dolup ta...