12.bölüm - İsteme Günü

2.7K 217 144
                                    

Bozkurt ve Yalçın ailesi heyecan içindeydi. En çokta Mustafa ve Elif. Bugün Elif'i istemeye geleceklerdi. Resmen Elif Mustafa'nın sözlüsü olacaktı. Mustafa bu düşünceyi hatırladıkça içinde kelebekler uçuşuyordu. Ailesi ile beraber hazırlanmış ve evden çıkmışlardı. Mustafa arabasını heyecan içerisinde sürüyor, arkada oturan annesi ve babası ise oğullarına bakarak gülümsüyordu.

"Çok mutlu. Bende ona bakınca mutlu oluyorum." dedi Nazile Hanım. Hasan Bey, eşine taraf dönmüş ve eşinin tesettüründen öpmüştü.

"İkinizde hep mutlu olun inşAllah. Sizi böyle görmek beni mutlu hissettiriyor." Hasan Bey'in dediklerine gülümsemişti Nazile Hanım.

Sevdiği kızın evinin önünde durmuş derin nefes almaya başlamıştı Mustafa. Çok heyecanlıydı. Bugüne bugün sözlüsü olacaktı Elif. Midesine kramplar giriyordu ama umursamadı Mustafa. Babası kapıyı çalmıştı ve daha iki saniye sonra sevdiği kayınvalidesi kapıyı açmıştı. Gülümsedi Mustafa. Artık Kadriye Hanım onun kayınvalidesiydi.

Ailesi ile beraber içeri geçtiklerinde Mustafa tekrardan derin nefes aldı. Çok heyecanlıydı, öyle heyecanlıydı ki, Elif'i gördüğü an bayılabilirdi. Uzun koltuğa ailesi ile beraber oturmuştu, önünde ise Murat ve annesi oturmuştu. Mutfaktan sesler geliyordu. Elif ve bir kaç kızın daha sesi geliyordu ama tam olarak kim olduğunu anlamadı. Tek odaklandığı Elif'in sesiydi.

Aileler konuşmaya başladıktan biraz sonra Kara ailesi de gelmişti. Bozkurt ve Kara ailesinin arasında öyle bir dost bağı vardı ki, gören her bir insan şaşkınlık ediyordu. Bu güzel günde Kara ailesi dostlarını yanlız bırakmak istememişlerdi.

Aileler sohbet ederken Mustafa sürekli ellerini sıkıyor ve derin nefes almaya çalışıyordu. Heyecanlıydı ama bu kadar da heyecan olur muydu ki? Bir insan bu kadar heyecanlı olabilir miydi? Şimdiden böyleyse Elif ile evlendikten sonra nasıl olacaktı?

***

Elif, arkadaşları ile beraber kahve hazırlıyordu. Kübra, Meryem, Zehra onun için gelmişti. Elif kahveyi hazırlıyor, Meryem ise kahve fincanlarını dolduruyordu. Zehra ve Kübra ise oturmuş sohbet ediyorlardı. En ağır iş onlarındı.

"Siz neden oturuyorsunuz? Yardım etmeniz gerekiyor konuşmanız değil!" diye Meryem sinirlendiğinde gülümsemişti Zehra.

"Neden kızıyorsun ki, mis kokulum? Yardım ediyoruz işte." diyerek oturduğu sandalyeden ayağa kalkmış ve tepsiye fincanları dizmeye başlamıştı. Kübra da ayağa kalkmış ve Elif'in yanına gelmişti.

"En son sen evlenirsin diye hep düşünürdüm ama kader işte. Abi gibi gördüğüm insanın eşi yakın arkadaşımlarımdan birisi olacak. Görümce olmak çok güzel. Sizin görümceniz olmak çok güzel." demiş ve gülümsemişti Kübra. Elif ise Kübra'nın söylediği 'eş' lafında takılı kalmıştı. Mustafa'nın eşi olacaktı. Ailesi olacaktı. Anne olacaktı. Çocuklarının babası olacaktı. Gözlerini kapadı Elif. Hemen salavat çevirdi, besmele çekti. Derin nefes aldı ve gözlerini açtı. Aklında yeniden yer edinen anılar ile elleri istemsizce başına gitti. Saçlarının ucu ağrıdı. Sesini çıkarmadı.

"İyi misin, Elif'im?" diye sordu Meryem hemen. Elif zorla gülümsemişti arkadaşına.

"Elhamdülillah, iyiyim. Sadece bir an heyecanlandım." dedi Elif. Yalan yoktu heyecanlanmıştı ama saçının uçları çok ağrıyordu.

"Tamam, Elif'im." demiş ve son iki fincana da kahveleri doldurmuştu. Elif ise kendine gelmeye çalışarak ikinci cezveyi ocağın üstünden kaldırdı ve son kahveyi, Mustafa'nın kahvesini hazırladı. Baharat koymamıştı aksine şeker bolca koymuştu. Kahve o kadar tatlıydı ki, ama tabiki de acı yerine tatlı kahve tercih edilirdi.

Hasbelkader Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin