"Yazgıya egemen olacak, ona yön verecek tek güç, yine insanın kendi kendisiydi."
-Körleşme, Elias Canetti
İzdivaçtan sonra tahta geçme töreni yapılacaktı. Alberta ve Alexander üzerini değiştirdi, üstlerine kraliyet tören kıyafetlerini giydiler. Alexander, siyah bir takım giymişti ve broşunda güneş sembolü taşıyordu. Alberta ise yakut kırmızısı renkte oldukça görkemli bir elbise giymiş ve yine yakut taşlarından mücevherlerini takmıştı, onun da göğsünde güneş sembolü olan broşu takıyordu, bu haliyle şimdiden bir kraliçe gibi görünüyordu.
Öğleden sonra tahta geçme töreni için tekrar balo salonunda toplandılar ve herkes yine yerlerini almış oturuyordu ve kapıdan usulca Alberta ve Alexander kol kola girdi ve herkesin önünde yeniden kürsüye çıktılar. Herkes onları alkışlamaya başladı. Alexander, Grog'un Kralı ve yeni varisi olacak Alberta'da onun kraliçesi olacaktı. Brendon, saray adamları içinde en yaşlı üye olduğu için onu sözcü olarak seçtiler. Brendon onların yanına geldi ve ona merakla bakan kalabalığa döndü ve "Saygıdeğer Gorg Kralı Harold ve Saygıdeğer Aragon Kralı Leonard ve diğer saygıdeğer krallarımız ve onların saygıdeğer aileleri, bugün sizlerin huzurunda yeni Gorg Kralı'nın tahta geçme töreni yapılacaktır." dedi ve herkes mutlulukla alkışladı. Alberta, Alexander'a sevinçle baktı ancak Alexander'ın ona bakışlarında farklı bir mutluluk gördü. Alexander'ın gözleri Kral Harold'ın gözleriyle buluştu ve ikisi de birbirine bakıp gülümsedi.
Brendon alkışlar bitince tekrar sözü eline aldı, "Saygıdeğer misafirler, Alberta ve Alexander'ın evlenmesi neticesinde yeni Gorg Kralı olarak Aragon Prensi Alexander seçilmiştir." dedi ve yine herkes alkışladı. Brendon Alexander'a baktı ve onun yanına gelmesini istedi. Alberta, Alexander'a sarıldı ve onu yürekten tebrik etti.
Alexander yanına gelince, Brendon, Kral Harold'ın da yanına gelmesini istedi ve Kral Harold'da ayağa kalkıp kürsüye geldi. Taç giyme töreninde temsili Gorg tacı takılırdı. Brendon, Kral Harold'ın başındaki temsili Gorg tacını çıkardı ve "İşte herkesin huzurunda ve Kralımız Harold'ın da izniyle yeni Kralımız Alexander'dır." dedi ve tacı onun başına taktı. Salondaki herkes mutlulukla alkışlamaya başladı. Başına tacı takıldıktan sonra Alexander, Alberta'ya döndü ve sıcacık gülümsedi, sonra babasına baktı ve onun da gözyaşları döktüğünü görünce içten içe sevindi.
Şimdi de sıra Alberta'nın kraliçe tacının takılmasına geçmişti. Brendon söze başlayacaktı ki Alexander, Kral Harold'a baktı ve birbirlerinin sırrını paylaşan iki çocuk gibi gülümsediler. Brendon "İşte şimdi de yeni kraliçemiz-" demişti ki Alexander, "Bir dakika, Brendon." dedi. Herkes şaşkın gözlerle ona baktı, Brendon ne olduğunu bile anlamadı ancak Kral Harold'a bakınca onun gözlerinden bir şeyler olduğunu anladı ve sustu.
Alexander, Alberta'da dâhil kendisine meraklı gözlerle bakan kalabalığa döndü. "İzninizle bir şeyler söylemek istiyorum." dedi. Bir adım öne geldi ve "Ben Aragon Prensi Alexander'ım, hayatım boyunca bir Aragonlu oldum. Bu yüzden bir Aragonlu olarak Gorg Krallığını yönetmek benim için oldukça zor olacak." dedi.
Sonra da ona merakla bakan kalabalığa döndü ve "Tarih kitapları sayısız kralla ve krallıkla doludur. Hepsinin ismi, bayrağı ve coğrafyası farklı olsa da sonunda kaderi hep aynıdır. Hiçbirinin birbirinden bir farkı yoktur. Aragon, Weston ya da Clifford bunların hepsini dolaştım ve krallıkların hep aynı olduğunu gördüm. Oysa Gorg Krallığı çocukluğumdan beri benim için farklıydı. Kime sorsanız buradan cennet köşesi diye bahsederlerdi." dedi.
Sonra da gülümsedi ve "Ben yeni kralınız olarak yeni bir şey yapmak istiyorum ve asırlardır devam eden egemen anlayışı değiştirmek istiyorum." dedi. Kimse onun ne söylemek istediğini anlamıyordu. Alexander, Alberta'ya baktı ve yanına gelmesini istedi. Alberta'da tüm bu olanlardan hiçbir şey anlamıyordu ve meraklı bir şekilde yanına geldi. Alexander Brendon'a döndü ve "Ben bir kralım ve benim emirlerim de şu gördüğünüz kılıçtan daha keskindir öyle değil mi?" diye sordu. Brendon ve salondaki herkes "Evet." dedi. Alexander onlara baktı, "O halde benim emrime karşı gelmenin boynunuzun kılıçtan geçirilmesine neden olacağını kabul ediyor musunuz?" diye sordu. Herkes hep bir ağızdan "Evet." demeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KRALIN KIZLARI
Historical FictionGorg Kralı Harold'ın birbirinden güzel dört prensesi; Alberta, Diana, Emilia ve Artemis yaşayacakları kaderlerden habersiz babaları ve annelerinin yanında vakit geçiriyorlardı. Tanrı kaderimizi yazmıştı ve bu yazgı değiştirilemezdi, insan yaptığı se...