3✼

123 9 0
                                    

Sapphire,

Generalle olan buluşmam bittiğinde salonu ilk terk eden ben oldum. Koridorda yürümekteydim. Duyduğum adım sesleri yavaşlamama neden oldu. Birileri bana doğru koşuyordu. Arkamdan gelen leydi Phaedra, yanımda belirdiğinde, hemen baş eğdi. "Kraliçem, size mutlu sabahlar dilerim." Leydi Phaedra benim hizmetçilerimdendi. Kendisi Vikontun kızıydı. Ailesinin ikinci kızı olduğundan saraya göndermek kararı vermişlerdi.

Hafif gülümsedim. "Günaydın." Kahve renkli gözlerini kaldırıp bana dikti. Gözlerindeki ani ışıltılar dikkatimi çekti. Gözlerim yeşil elbisesinin aşağı kısmına kaydığında dantelleri sıkıştıran parmaklarıyla karşılaştım. "Sorun nedir?"

"Kraliçem..." Phaedra yeniden baş eğdi. Yere bakarak devam etti: "Birinci kraliçe... harem sarayının arkada bahçesinde dolaşmaya çıkmış." Bunu zaten biliyordum. O yüzden sakince dinlemeye devam ettim. "Ve prenses Helanie ile karşılaşmışlar." Gözlerim yavaşça kısıldı. "Prensesi azarlıyormuş."

İçimi saran öfkeyle iç çektim. Adımlarım harem sarayının arka bahçesine açılan koridora doğru hızlandı. Peşimden gelen hizmetçilerle dışarı çıktığımda, gördüğüm manzaranın etkisi ile, kaşlarım çatıldı.

"Kraliçem buraya böylece gelemeyiz. Yanımızda koruma getirmemek büyük hata." Phaedra'nın tedirgin sesine durmadan etrafı kolaçan eden gözleri eşlik etmekleydi. Stheno'ya karşı gelmek cezaya neden olabilirdi.

"Endişelenme." Gülümsedim. "Seni koruyacağım."

"Demek istediğim..." Phaedra şaşırdığı için donuk olan yüzünü bana dikmişti. "...bu değildi."

Kraliçe Stheno kendine küçük oturma köşesi hazırlatmıştı. Çeşit çeşit meyveler masanın üzerindeydi. Gözlerim sola kaydığında gölün yanındaki kraliçe Stheno'yu gördüm. Helanie'yi fazla kızdırmış olmalı ki küçük kız ellerini yumruk hâlinde sıkıyordu.

Onların yanına hızlı adımlarla vardığımda kraliçe Stheno susmuştu. Geldiğimi fark etmiş, başını bana doğru -sola- çevirmişti. "Size daha kaç defa bir prensesin etrafta böyle zarafetten yoksun bir şekilde koşmaması gerektiğini söylemeliyim?" Gerçek sebep etrafta koşuyor olması mıydı? Yoksa onu görecek gözün olmadığından mıydı?

"Birinci kraliçem", dedim baş eğerek. Bana doğru döndü. Çenesini dikleştirip sanki benden bir atak beklercesine kibirle, yüzüme baktı. Bakışları bir şeyler söylersem bunun bana ceza vermesiyle sonuçlanacağını gösterir gibiydi. Hadi, cesaretin varsa aç ağzını, Sapphire, diyordu adeta. "Görünen o ki prenses Helanie..." Başını aşağı eğmiş çimeni izleyen kızıma baktım. "...adap konusunda sizi epey kızdırmış." Yeniden Stheno'ya baktığımda evet, dercesine kafasını sallıyordu. Ayrıca ona karşı saldırgan değil, yumuşak doku olmama da şaşırmıştı. "Eğer mümkünse görgü kuralları dersine sizin hocanızın girmesini isterdim." Stheno Su imparatorluğuna ilk geldiği dönemlerde imparatorun ağabeyi eski imparator Mark onun için en saygın hocayı seçmişti. Şimdilerde ders vermeyen hocanın, eskiden ders verdiği herkesin sosyetede yüksek saygıyla anıldığı bir gerçek. Ben kraliçe dahi olsam Ateş imparatorluğunun prensesi olduğumdan buralarda dışlanıp durdum. Bu yüzden Stheno'nun gücünü kullanarak o hocayı getirebilmeyi umuyordum.

"Elbette", dedi Stheno kısık sesle. "Bununla ilgilenebilirim." Gözlerini bizden çekti. Oturma köşesine bakarak konuştu. "İsterseniz bize katılabilirsiniz." Samimi olmayan bir yüz ifadesi ve soğuk ses... Stheno burada olmamızı istemiyor gibiydi. Teklifi ise konuyu değişmek için özenle seçilmişti. Anlayacağınız hocayı getirmek gibi bir amacının olmadığını belli etti.

Baş eğdim. Ellerimle eteğimi kaldırıp reverans yaptım. "İzninizle, ilk kraliçem, prensesi bugünkü olaylar nedeniyle uyarmama izin verin."

Bana tek kaşını kaldırarak baktı. O süreçte yere bakmaya ve eteğimi tutmaya devam etmiştim. "Çekilebilirsiniz."

Lanet - Kristal TaçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin