~
Saraya vaktinden geç gelen leydi Phaedra hızlı adımlarla koridorda yürüyordu. Lordlar ve leydilerle selamlaşıyor, hizmetçiler önünde baş eğiyordu.
Koridoru sola döndüğünde karşısına çıkan kişi onu şaşırttı. Heykellerin arasında adamlarıyla konuşan Arcenio, Phaedra'yı görünce yeniden adamlarına doğru dönüp bir şeyler söyledi. Phaedra ise bu süreçte oldukça hızlı buradan ayrılmak istiyordu.
Talih Arcenio'tan yana olmalı ki adamları kısa sürede onu dinleyip gittiler. Phaedra eteğini kaldırmış hızlı adımlarla duvarlarında portreler olan koridorda yürürken peşinden gelen adım seslerini duymazdan geliyordu.
"Leydi Phaedra!" Arcenio'nun tüm hitaplarını duymuyormuşçasına ve bir yerlerde feci bir olay olmuşçasına hızlı adımlarla yürüyordu. Koluna dokunan elle irkilip elin sahibinden birkaç adım uzaklaştı. "Leydi Phaedra..." Arcenio nefes nefeseydi. Sonra Phaedra fark etti ki kendisi de nefes nefeseydi.
"Arşidük..." Phaedra şaşırmış gibi kaşlarını kaldırdı. "Bir şeye mi ihtiyacınız vardı?"
Arcenio eldivenlerini düzeltirken Phaedra'nın gözleri onun eldivenlerine kaydı. "Hayır, lakin niçin böyle hızla koşuyordunuz merak ettim." Bir elini saçına sokarken diğer elini beline koymuştu. "Beni duymamış olmanız inandırıcı değil, leydim." Yüzündeki muzip gülümseme ona tokat atmak duygusu uyandırıyordu Phaedra'da.
Phaedra gözlerini ondan çekip, "Aklım bu zamanlar hayli karışık", dedi. "Duymamış olmam muhtemel." Gözleri yeniden Arcenio'yu bulduğunda adamın gözlerinde hoşuna giden bir ifade ile karşılaştı. Onu merak ediyormuş gibi, bakıyordu Arcenio.
"Elbette." Arcenio elini saçından çekip onu da beline koydu. Başını aşağı eğip bir süre yere baktıktan sonra konuştu. "Sizin oldukça değerli bir leydi olduğunuzu biliyorum." Gözlerini kaldırıp Phaedra'ya baktığında Phaedra zoraki gülümseme eşliğinde iç çekti.
"Kabul edelim ki bir düşmanı sarayımızda görmemiz alışık durum değil."
"Beni hâlâ düşmanınız olarak görüyorsunuz." Arcenio gülümsedi.
Phaedra bir süre duraksadı. Kafasını hafif sola çevirmişti, ama gözleri hâlâ önündeki adamda takılıydı. "Ah hayır, prenses Egeria ile nişanınızdan bahsediyorsanız..." Phaedra kaşlarını kaldırdı. "Kraliyet ailesinin dost bildiğini düşman görmek hakkımız yoktur."
Arcenio yavaşça öne eğildi. "Gerçek düşünceleriniz böyle demiyor ama." Gözlerindeki sinsi ifade Phaedra'yı bir yerlere kıstırmıştı.
Phaedra çenesini kaldırdı. Elleri hâlâ yanlarında asılıyordu. "Gerçek düşüncelerimin burada bir anlamı yok, arşidük."
"Bilirsiniz, leydi Phaedra... Sevdiğimiz insanlar nefret ettiğimiz insanlara dönüşebilirler veya aksine." Arcenio bir adım atarak Phaedra'ya yaklaştı. "Nefret ettiklerimiz sevdiklerimize dönüşürler."
Phaedra bu yakınlığa anlam veremedi. Kaşlarını kaldırıp kafasını belli belirsiz salladı. "Sanırım haklısınız."
Arcenio, Phaedra'nın duyarsızda diğer tarafa bakmasına alındı. "Birini mi arıyorsunuz? O yüzden mi böyle koşuyorsunuz?" Phaedra, Arcenio'ya kocaman gözlerle baktığında Arcenio'nun dudakları sola kaydı. "Ve sanırım bu marki Corio?"
Phaedra başını hafif öne eğdi. "Neden böyle düşünüyorsunuz?"
"Onunla hayli yakınsınız." Arcenio gözlerini Phaedra'nın gerdanına daha sonra göğüslerine indirdi. "Nişanlınız olabileceğini düşündüm." Gözlerini kaldırdığında tek nedeni Phaedra'nın ifadesini gözlerinden okumaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lanet - Kristal Taç
FantasyCadı Sofi'nin, prens Ailios'a duyduğu öfke, büyüyle mühürlendiği zaman, taşları yerinden oynatacaktı. Zaman geriye doğru akarken cadı Sofi'nin dileği tüm geçmişi değiştirmiştir. Şimdi onun tek amacı prensin anne ve babasını mahvetmekti. Böylece impa...