19| kırık yıldızın cılız ışığı

263 20 7
                                    

Taehyung'dan

Jungkook'un annesinin ölümünden bir kaç gün geçmişti sadece... çok ağlamamıştı, fazlasıyla tepkisizdi bu duruma karşı. Onu annemin yanına bırakıp evden ayrıldım, annem onunla oldukça güzel ilgileniyordu ve bu benim içimi biraz olsun rahatlatıyordu. Jungkook'un annesinin ölümünün cinayet olduğu resmileşti ve katil tutuklandı. Bu bilgiler Jungkook yerine bana veriliyordu ve benimde tanıdığım birisi çıkmıştı o katil. Tabii o hâlâ bunu bilmiyordu... bir ara sokağa Jungkook'u sıkıştırıp boğazlayan, annesinin eski sevgililerinden biriydi katili. Para için işlenen bir cinayet... beklenmedik bir son değil. İlahi adalet belki, belki korkunç bir cinayet... bana göre adalet bu. Belki vicdansızca bir düşünce, ama ben o kadının doksanlı yaşlarında yatağında huzurla ölmesini adaletli bulmuyorum. Tek adil bulmadığım şey jungkookumun üzüntüsü. Ölümüyle bile canını yakabiliyordu...

Jungkook'un Hipnoterapi gördüğü psikoloğunun kliniğine gidiyordum. Evden ayrılıp Jungkook'u annemle bırakma sebeplerimden biri buydu. Bu günler gidip rahatlaması gerektiğini düşünürken, doktoru uzun süre gelmemesini söylemişti. Bu yüzden özel olarak görüşmek için gelmeliydim. Kapıyı tıklatıp müsaade aldıktan sonra gülümseyip sandalyeye oturdum ve uzun soluklu bir sohbet başladı.

"-yeterince travmaya maruz kaldığı için ara vermek istedim. Çünkü unuttuğu şeyleri hatırlamakta çok zorlanıyor ve hatırlatmaya çalışırken yeni bir travma yaratıp her şeyi unutmasına sebep olabiliriz... bu yüzden buraya gelmesi yerine bunu sizin yapmanızı istiyorum."

"Nasıl yapabiliriz ki bunu?"

"Jungkook o güne dair çok önemli şeyler hatırlıyor aslında... o gece araba sürerken Yunhee denen kişiyle konuşmasını, onu boğmaya çalışan kişinin oldukça iri olduğunu, o kişinin bir sırt çantasına sahip olup kırmızı bir neyse ile ona yaklaştığını, hatta yan koltuğunda bulunan poşeti bile... bunlar küçümsenemeyecek şeyler. Bunları kullanarak ona fazla yüklenmeden ufak uyarılar verebilirsiniz. Yüzünü, sesini veya daha önemli herhangi bir şeyi hatırlayıp o güne ait travmasını atlatabilir, ona acı veren şeyi yapan kişiyi bulabilir. Bu yüzden sizin devreye girmeniz gerek. Özellikle sen, sana karşı güveni ve sevgisi oldukça güzel."

Dinlerken zorlanmıştım... yüzümü yere eğip kendimi suçlarken son cümlesiyle başımı kaldırmıştım. Gözlerim doluyordu. O son cümleyle ümitlenebildiğim için kendimi tekrar suçlayarak başımı tekrar eğmiştim... bunu ümit etmeye hakkım yoktu. O gün bunların olmasını hiç istememiş olsamda, sebeplerinden biri olduğum gerçeği korkunç bir cellat gibi kafamın içinde dikiliyordu. Dikilmeliydi. Unutmamalıydım...

•••

Eve gitmek yerine namjoon ve yunhee'nin yanına gitmiştim. Kapıyı itip içeriye girerken çan sesi ilişti kulaklarıma. Gözlerim namjoon'u ararken yan taraftaki tül perdeyle örtülü yerden çıktı güler yüzle. Beni görünce şaşırmış olsa da fazla belli etmemekte çalışarak tekrar güldü ve kahverengi deri koltuğa oturmamı söyledi. Kısa bir konuşmanın ardından zorla yutkundum ve hızlıca karşılayışı için teşekkür ettim.

"Asıl konuya gelecek olursak..."

Gerginliğimi anlayıp elini omzuma koydu.

"Merak etme yargılamam seni, bir derdinin olduğu belli."

Bir anda ciddileşip kaşlarını çattı.

Starry eyes | tk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin