R | 14

808 100 21
                                    


Felix 3 gündür resmen harabeye dönmüştü. Mesaj geldikten sonra mesaja cevap verecek cesarette bile bulunamamıştı.

Fotoğrafı ilk gördüğünde yaşadığı şokun haddi hesabı yoktu. Zaten kızgınlıkta olduğu için baş gösteren duygusallıkla ne hissedeceğini şaşırmıştı. Fotoğrafı uzun uzun incelemişti, belki yanlıştır diye ama chris'in taktığı küpeyi bile o hediye etmişti. Ama o kadar kırgındı ki fotoğrafta olan yorganın onlara gittiğinde kullandığı ve deli gibi kiraz çiçeği kokan yorgan olduğunu anlayamamıştı.

Kızgınlığının çok yoğun geçtiğini bahane ederek odasından günlerce çıkmamış, yemekleride doğru düzgün yememişti. Oysaki kurdu kırgınlıktan bir kenara çekilmiş Felix'e sadece minik bir karın ağrısı bırakmıştı.

Toplamış olduğu odada sadece tavana bakarak yatıyordu. Hareket edecek gücü kendisinde bulamıyordu. Kızmak bağırmak istiyordu ama onuda dinlemeden hareket etmek istemiyordu. Kurdunu hatırladı, Chris'in kendisine bir sadakat geliştirmediğini söylediğini hatırladı; acıyla kıvrandı.

Limon çiçeği feromonuna sahip omega artık dayanamadan ve göreceği şeyleri umursamadan odaya resmen dalarak girdi. Kendiside bir omegaydı görecekleri pek bir problem yaratmazdı, Felix bir kaç gün kendisini öyle gördüğü için utanır sonrasında unuturdu, ve Hyunjin evde değildi. yani rahatça konuşabilirlerdi.

Ama korktuğu bir görüntüyle karşılaşmadı. Omega normalinde evde giydiği alfasının kıyafetleri yerine kendisine ait bir pijama giymiş yatıyordu.

Bir şeylerin düzgün gitmediğini anlayıp yanına yürüdü sakince. "İyi misin?" Cevap vermedi Felix, biraz daha endişelendi. Ama bunu dalgaya vurmak istedi. "Chris'i düşünerek kendini rahatlatıp ve bundan dolayı kötü hissediyorsan hissetme çünkü hepimiz bunu-"

"Chris sanırım beni aldatıyor," bıçak gibi kesildi Minho'nun sözleri. Gözleri büyüdü istemsizce. "Ne?" Karnı ağrımıştı stresten şimdiden. "Ne demek aldatmak, emin misin?" Yatağa oturup ona baktı dikkatlice, çok durgun gözüküyordu.

"Kızgınlığın ilk günü yabancı bir numaradan... mesaj geldi bana." Boğazının kuruduğunu hissetti. "Sabah dışarı çıktığımızda Yabancı bir omega.. chris'ten kendisini aramak istemişti.... Ondan geldi mesaj,"

Gözleri doldu hafif hafif istemedende olsa. "Chris'in fotoğrafını attı... üstü açık değil ama... yatakta işte," hıçkırdı. "Senin sevgilindi değil mi yazmış birde," Felix sesli sesli ağlamaya başladığında Minho'nunda gözleri dolmuştu.

Ama onu kaosa sürüklemesi değil, rahatlatması gerekiyordu. "Emim misin... Bayan bang seni çok sever başka omega kabul etmez ki evine." Felix hala onu dinlemiyordu, daha fazla ağlamaya başlamıştı.

Dış kapının açıldığını duyunca minho aceleyle kalkıp Felix'in ağzını eliyle kapattı. "Hyunjin geldi... sessiz ol. Ben oyalarken sen banyoya gir, bi düzel yanımıza gel. Eğer daha fazla odanda kalırsan Hyunjin endişelencek."

Minho koştura koştura eşine şirinlik olsun diye boynuna sarılırken içi Felix için kan ağlıyordu.

Tüm bunlar olurken Chris'in de canı hafif sıkkındı. 3 gündür mesajlarına bakmayan ve aramalarını açmayan omegası yüzündendi. Ne yaptığını Hyunjinden öğrenmişti ama sevgilisinin sesini çok özlemişti.

Zaten 4. Gün diyerekten sevgilisinin evine geldi. Felix yatmış uyumaya çalışırken, Hyunjin ve Minho yemek yaparken kapı çaldı böylece. Minho kapıyı açtığında Chris'i gördü. Hafif gerildi.

İçten içe Chris'in böyle bir şeyi yapmayacağını biliyordu ama fotoğraf aklını karıştırıyordu. "Naber Minho,"

"İyi sayılır, sen nasılsın." Biraz resmiydi ikiside. "Felix'i görsem daha iyi olacağım sanırım." Sonunda hafif kıkırdamıştı. Minho derin bir nefes alıp verdi, bu adam nasıl aldatacaktı Felix'i.

"Duş aldı odasındadır." Minho başka bir şey söylemeden mutfağa çekildiğinde Chris biraz şaşkındı, normalinde Felix'in onun boynuna atlaması gerekiyordu. Kapıyı açıp odasına girdi. Felix seril serpil yatıyordu yatakta.

Yanına oturup saçlarını taradığında açtı sevgilisi gözlerini. Ama çok... boş bakıyorlardı. "Nasılsın?" Cevap vermedi Felix. Chris hafif endişelenmişti.

Açık olan boynunu öpeceği sırada omzuna konan ellerle durdu. Felix öpmesini istememişti, ama neden?

Kaşları çatılıp geri çekildiğinde Felix cebinden telefon çıkartıyordu. "Neden engelledin?" Felix hala bir cevap vermiyordu. Telefonda bir kaç bir şey yaptığında onun önüne attı telefonu, arkasına döndü.

"Aldattın mı beni Chris?" Telefona bakmadan gözleri irice açıldı Chris'in, aldatmak mı? Felix'i? Uğruna öleceği omegayı? "Ne?"

Telefonu eline alında o bile ne olduğunu anlamadı. Ama sonrasında kızı görünce resmen sinirden deliye döndü. Ama siniri omuzları sarsılan ve ağlayan omegayı fark edene kadardı.

Kollarından tutup kaldırdı, yatağa oturttu. Felix ise dolmuşluk hissiyle onun omuzuna, karnına kollarına vurmaya başlamıştı. "Pislik seni! Pislik! Adi..." ama sonrasında yumrukları küçüldü. "Neyine yetmedim ben senin?"

Chris bile bu cümleyle kırıldığını hissetti. "Aldatmadım ki ben seni..." Felix anlamadan baktı ona. "Hannah yeni bir dershaneye başladı... biliyorsun..." sessizce, tepki vermeden dinliyordu Felix.

"Orda tanışmışlar... üst sınıfıymış Hannah'ın. Ders çalıştırmak için gelmiş aynı gün. Eve geldiğim gibi odama geçtim, yemin ederim." Sevgilisinin yanağındaki gözyaşlarını sildi. "Uykumda olduğu için direkt uyumuştum aslında ama... sen fark edememişsin, sarıldığım yorgan bile senin yorganın."

Felix biraz daha ağlamaya başladı. Onu koynuna çekip belini okşadı, sevdi. "Ben uyurken çekmiş sanırım... çektiğinden bile haberim yok ki aşkım..."  Felix biraz daha sesli ağlamaya başladığında pış pışlayıp onu yatağa yatırdı. "Biraz daha sesli ağlarsan hyunjin'in beni dövmesi an meselesi. Bilirsin karşılık vermem."

Üstüne kollarıyla kurulduğu omega gülünce o da gülüp dudaklarını birleştirdi.

İlişkiler güven üzerine kurulmazsa en ufak şiddette yıkılırdı ki onların ilişkisi çok sağlamdı.

Romantist || ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin