O göl kenarındaydım, yine.
Üniversiteye gitmeye başladığımdan dolayı mı gelememiştim buraya, yoksa bunu sadece bir bahane olarak kullanıp, ümidimi yitirdiğim ve hevesim kaçtığı için miydi bilmiyordum. Kendimi bilmediğim bir konu daha.
Gölün berraklığı aynıydı, masmavi ve huzur verici tonunu hâlâ koruyordu. Bunun yanında bir de deniz mavisi tonunu görebilsem ne güzel olurdu.
Şu son 1 haftanın boş geçtiğini hissediyordum istemsizce, yolum evden üniversiteye ve üniversiteden eve gitmek ile sınırlıydı. Bir de sırf biraz yürüyüş olsun diye sokaklarda dolaşıyordum. Bu göl kenarına da, dediğim gibi, daha yeni gelmiştim. Ama bunu sadece değişiklik olsun diye mi, yoksa onu tekrar görürüm diye mi yaptığımı bilmiyordum işte.
Elime bir taş alıp sektirmek amacıyla göle attım ama sekmeyince oflayarak çimlerin üzerine oturdum.
Ame nasıl yapıyordu ki?
Dizlerimi kırıp göğsüme doğru çektim ve kollarımı da bacaklarımın etrafına doladım. Akşam çok iyi uyuyamamıştım, bu yüzden şu an biraz olsa da yorgunluk vardı ama dayanılmayacak kadar değildi. Bir yanağımı dizimin üstüne koyup berraklığıyla neredeyse dibi görünen gölü izledim. Hafif ve ılık bir rüzgar tenimi okşuyordu ve bu beni neredeyse uykumu getirecek raddeye kadar götürebilirdi.
Bu rüzgâr ayrıca gölde de hafif dalgalanmalar oluşmasına neden oluyordu.
Bir süre sonra gözlerimi kapattım.
Uyumak adına değil de hissetmek adına kapattım, tepedeki güneşin bunaltmayan sıcaklığı ve ılık rüzgâr bir araya gelince tarif edilemez kadar güzel oluyordu. Tabi benim düşünceme göre böyleydi.
Bunlar bir yana dursun, bu aralar gözlerimi kapatmaktan bile korkar olmuştum çünkü kapattığım an düşünceler zihnime akın ediyor ve bana huzur vermiyordu. Gün geçtikçe sorular, bununla birlikte de bilinmezlik artıyordu. Rahat bir uyku çekmek istesem de bilincim kapanmadan önce zihnimi bir şeyleri sorgulamak adına yormak hoşuma gitmiyordu.
Beni asıl korkutan şey gözlerimi kapattığımda zihnimi işgal eden bu kadar çok düşüncenin bir gün katlanamayacağım ve korkacağım kadar birikerek uykularımı bile benden alacağıydı. Bu ihtimal aklıma geldikçe huzursuz oluyordum, korkuyordum.
Şu an bile bomboş zihnimi birkaç saniye içinde yine soruların dolduracağını hissettiğimden gözlerimi araladım, kaçtım.
Ve ardından bir sıçrama sesi duydum.
Bir taşın su üzerinde sıçrama sesi.
Gözlerimi tamamen açtım ve dizime yasladığım kafamı kaldırarak hızla yan tarafıma baktım. Bununla birlikte tam olarak istediğim, ihtiyaç duyduğumu hissettiğim görüntüyü gördüm.
Ame.
Yine eline aldığı taşı göle atıp sekmesini sağlıyordu, ve ben de onu izliyordum. İlk zaman ki karşılaşmamız gibi, bakışlarım üzerinde dolaşıyordu. Ses çıkarmadım, sadece izledim.
Gözlerini izledim.
Taşın suda sekişi sadece kulaklarımı dolduran bir sesti. İlk atışında iki kere sektirdi, ikinci atışında da, ve üçüncü atışı...
Bir
İki
Üç
Üç kere sekti.
Bir insan hiç dikkatini ayırmadan dakikalarca izlenebilir miydi ki? Yoksa ben mi sorunluydum? Ama gözlerimi istesem de ayıramıyordum ki.
İsmini bile bilmiyorken bana garip hissettiren bu çocuktan gözlerimi ayıramıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑬𝒓𝒂𝒔𝒆𝒅 𝑴𝒆𝒎𝒐𝒓𝒊𝒆𝒔 | Rinsagi
ФанфикBaşınızdan geçen bir olay sonucu komaya girdiğinizi ve hafızanızı kaybetmiş bir şekilde uyandığınızı düşünün. Hiçbir şey bilmiyorsunuz, bu hale nasıl geldiğiniz hakkında hiçbir fikriniz yok. Ve zaten karmaşık olan zihniniz, gizemli bir çocuk sayesin...