Caelan ellerini ovalayarak zımparayı yere atıp geminin uç kısmındaki deniz kızı figürünün kalan işini bitirdi. Saçlarına bir parça daha dalga vermişti ve edepsiz adamların oymaya üşenmediği göğüs uçlarını törpülemiş daha detaysız hale getirmişti. Onun gözünde Moire olan figür esasen normal basitçe oyulmuş bir heykeldi Caelan son iki günde becerebildiğince dudaklarını kalınlaştırmış karga gibi yaptıkları burnunu minik bir çıkıntı haline getirmişti. Böylesi çok güzeldi. Cilası da bittiği vakit tamam olacaktı. Esasen bu gemiyi adamlar ona viking deyip durdukları için yaptırmıştı lakin boğazlardan ve dar alanlardan geçmek oldukça kolay olacaktı. Buralarda turlayıp yakın yerlere gidebilirdi. Caelanın gemisi halihazırda vardı. Onu onarım için Moria adasına çıkartmıştı. Hızlandırıp düğüne dek işleri biraz olsun yoluna koyması gerekiyordu... Yapabilirse... Lafıalacağı kişi kıymetlisiydi ve genç adam nasıl yapacağı konusunda en ufak bir fikre sahip değildi. Hoş o ağızdan laf çekmenin ne denli zor olduğunun farkındaydı Caelan... Uca tırmanıp verniği aldı ve kadınının gövdesine sarılıp sürmeye koyuldu. Az sonra limana yanaşan orta halli gemiyi gördüğünde ise sırıttı. AloinMcLeod gölgesini sakınıyordu demek lakin Caelanın gece kuşları geçen gün hemiyi McLeod adasında gördüklerini en az onunki kadar belki biraz daha heybetli olduğundan da bahsetmişlerdi. Genç adam kenar bordasına basıp elini siper ederek limana yanaşan gemiye baktı ardından içeride oturan kardeşine çenesiyle işaret etti. "Geldiler Sheila"
"Ah, çok şükür" Sheila hızla kenarakoşturup kenardan sarktı. "Leydi McLeod da gelmiş midir"
"Gelmiş bak orada korkuluk olarak dikiliyor" Caelan kardeşinin yüzü düştüğünde sırıttı. "Çok ayıp Sheila... Kayınvalideni sevmen gerekir"
"Sus Caelan... Seveceğim... Yani çalışacağım... " Sheila iç geçirdi.
"Korkma... Yok, buraya gelmez" Genç adam gözlerini kısarak limana iyiden iyiye yaklaşan tekneden görünen ufak tefek adama baktı. Bir anda tekneye atlayıverdiğinde ise kaş çatarak kardeşinin yanına doğru ilerleyen herife el etti.
"Ena! " Aodh kadının peşinden koşturdu lakin yanaştıklarında öndeki tuhaf tekneye sıçrayışına engel olamadı. Kesinlikle söz dinlemiyordu. Pekala dinlemesindi. Lakin böyle de tehlikeli işler yapmasındı...
Moire kuzeninin peşinden ilerlerken eteklerini tutmaktaydı. Tekneye de elbise ile bindiği olmamıştı lakin Moire olmayı devam ettirmek zorundaydı. Enanın sıçrayışına imrenerek bakarken iç geçirip Aloinin sürgüyü aşağı indirmesini bekledi. Annesi onu yollamamaya niyetliydi Moire de Aodhu devreye sokmuştu. Ena ile son karşılaşmalarında o mağarada bırakmıştı kız onu. Moire ikisini yeniden bir araya getirebilmek adınarefakatlerine Aodh ve Enayı davet etmişti. Doğrusu Enanın hevesle geleceğini duyan Aodh gemiye binmeyi göze almıştı. Ena tahmininden daha inatçıydı hiç de yüz vermiyordu kuzenine o ise kendini tutmaya çalışıyor lakin her defasında özlemle karısına bakıyordu. Moire bu birlikteliğin onlara iyi geleceğini düşünmekteydi. Genç kız Aodhun koluna girip onunla sürgüden inmeye koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Ficción histórica.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...