23/1

278 37 63
                                    

Keyifli okumalar 🫶🏻

'Vücudu, sonu uçurum olan bir yoldu;
yine de kadın adamı korkmadan öpmek istiyordu.'

Göğsümün üst kısmındaki ağırlık, bacağımdaki belirgin uyuşma ve boynumda hissettiğim sıcak bir nefes. Evet, güne tam olarak bu şekilde gözlerimi araladım. Tuğrul tarafından uykusunda sarmalanmış bir Aylin'dim bugün.

Uykusuzluktan kurtulmak, iştahıma kavuşmak ve huzurum için bastığım bu odada hala düşünmeye devam ediyordum. Dün geceden beri hayatımda değişen tek şey; düşünürken nefes alışverişleriyle bana eşlik eden Tuğrul olmuştu.

İtiraf edeyim uykuya geçmem uzun sürse de sonunda bilincimi kaybetmiştim, hatta bebekler gibi uyumuştum. Bir ara rüyama dünya yakışıklısı bir zenci bile girmişti. Islak bir rüya değildi tabi, Tuğrul ile öpüşme maceralarımız yüzünden aldatılmış hissediyor olmalılardı.

Ve ben böyleydim işte.

Beynimin içindeki düşünceler sürekli birbiriyle yarışıyordu ve ne kadar Tuğrul'u düşünmek istemesem bile en sonunda vardığım yer; dün onu öpmeme niye karşılık verdiği ve neden burada uyumama izin verdiği oluyordu.

Kafamı hafifçe Tuğrul'un nefeslerini hissettiğim sol tarafıma çevirdim, direkt olarak saçları burnuma değmişti. Boyun girintime gömmüş olduğu yüzünden dolayı ifadesini göremiyordum, tek görebildiğim suratımı gıdıklamakla meşgul olan siyah saçlarıydı.

Benim bu odada tam olarak ne işim vardı?

Hiç seslerini duyamadığıma göre beynimin içindeki evcil hayvanlarım, yani tilkilerim, muhtemelen yazlık bir yerlere göç etmiş olmalıydılar. Ya da belki beynimin içi buz kestiğinden kış uykusuna yatmışlardı, bilmiyorum. Onların yokluğunda yalnızdım, bir an önce beynime baharın gelmesi gerekiyordu. Gelmiyorsa da beyninin içi yaz olan bir komşuya gitmenin zamanı gelmişti artık. Yani Yeşim'e. Belki sorularımın cevabını bana o söylerdi.

Sol bacağım sakat kalmanın eşiğindeyken, Tuğrul'u rahatsız etmeyecek şekilde kıpırdandım ve en azından göğsümün üstündeki kolundan kurtulabildim. Nasıl başarmıştı bilmiyorum ama beni tam bir yastık görevi görebileceğim şekilde kullanmıştı. 'Gel burada uyu' derken asıl niyeti yastık olmamdı herhalde.

Bacağımı da kendime çekerek bedeninden uzaklaşabildiğimde uyanmamış, aksine arkasını dönüp kafasının altındaki yastığı kucaklayarak öylece uyumaya devam etmişti. Yataktan kalktım ve bir iki adım attığımda aksamanın vermiş olduğu şokla duraksadım. Hacker olarak girdiğim evden sakat bir yastık olarak çıkmak umarım kaderimin bir parçası değildir diye düşünmeden edemiyordum. Çünkü karıncalanan bacağım beni korkutmuştu!

Aksayarak, sekerek, topallayarak, ilginç akrobasi hareketleri yaparak odadan çıkmış; şaşırtıcı bir şekilde beynine yaz geldiğini düşündüğüm Yeşim'in odasına varmıştım. Benim de beynimin güneş görmeye ihtiyacı vardı, buz kesen düşüncelerimin sıcaktan nasibini alabilmesini umuyordum. Umarım evim güneş görürdü.

Ölü misali uyuyan arkadaşımın yatağına uzandım ve ağzı açıkken oluşan komik görüntüsüne sırıttım. Harbiden Cihangir onun bu halini görse kesin düşerdi çünkü kendisi de aynı bu şekilde uyuyordu. Onu gizli gizli izlediğimden falan değildi ama biliyordum işte, utanmasa mutfak tezgahında bile uyuyacaktı çocuk. Evdeki nesneler canlı olsaydı eğer tuvalet kağıdı bile onu uyurken gördüğünü söylerdi, emindim buna.

DİP: ACININ KRALLIĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin