We Drink The Poison From The Same Vine

326 38 10
                                    

"Bu arada sormadım ama aç mısın?"

"Sanırım en son sabah dokuzda yemek yedim."

"Saat dokuz."

"Akşam olmuş mu ya?"

"Olmuş. Bir şeyler hazırlayayım o kadar acımasız değilim neyse ki."

"Sen olmasan valla."

"Sen de gelmek zorundasın sana hâlâ güvenmiyorum."

"Zorunlu mu?"

"Evet. Kalk hadi." dediğinde onunla kalktım. Arkasından mutfağa gittik.

Buzluğu açtı. "Ne yapıyosun?"

"Hazır pizza var. Onu yapıcam. El yeteneğim hiç yok."

"İyi." dedim ve kenara oturdum. O pizzaları çıkarmış mikrodalgaya attı.

"Sen burada tek başına ne yapıyosun?"

"Dans ediyorum, voleybol oynuyorum, denize giriyorum falan bir sürü aktivitem var."

"Voleybolu tek başına mı oynuyosun?"

"Yanımda biri olmadığına göre evet ama şimdi evden çıkamadığımız için ne yaparım bilmiyorum."

"Evde dans edebilirsin."

"Doğru."

"Hiç kursuna falan gittin mi?"

"Sence gidebilir miyim?"

"On sekizinden sonra gidebilirsin."

"Benim ailem on sekiz falan dinlemiyo ki. Ne olursa olsun onların stres topu olarak kalıcağımı sandıkları için."

"Bu evi nasıl yaptın?"

"Altı yıldır falan çalışıyorum. Ordan gelen parayla hallettim."

"O yaştan kararlıymışsın."

"Öyleyimdir."

Mikrodalgadakileri çıkardı ve iki ayrı tabağa koydu. Bi' tanesini bana verdi diğerini de kendine alıp yanıma oturdu.

"Sana yakın olucağımızı söylemiştim di mi?"

"Olduk mu?"

"Niye olmadığım birine ailemin beni öldürmeye çalıştığını söyleyeyim ki? Jay ve Sunoo'nun bile bundan haberi yok."

"Belki polis olduğum içindir."

"Yani o da olabilir ama evde yapabilicek hiçbir şey olmayınca sadece konuşabiliyorsun. Normalde sen gelmeden önce bir sürü şey yapıyodum ama sen gelince sadece dans etmek ve seninle konuşmak kaldı."

"Farkındayım."

Ağzı doluyken "Aslında bi' de kutu oyunu vardı. İki kişi olduğumuza göre oynayabiliriz artık."

"Sen beni bırakmayı düşünmüyosun cidden."

"Ben seni bırakmayı düşünmüyorum cidden."

"Camlara o odunları hangi akılla taktın?"

"Senin gibi hazırlıksız değilim."

"Evde havasızlıktan ölücez."

"Cam onun arkasından da açılabiliyo ama ordan çıkman imkansız. Çıkman için bi fare kadar küçük olman lazım ama duruma bakılırsa beden olarak benden bile büyüksün."

"Yaş olarak da senden büyüğüm."

"Üç yaş."

"Peki burada yardım edin diye bağırsam."

"Bağırsana."

"Ne?"

"Bağır bağır cidden bağır." dediğinde "Yardım edin!" diye bağırdım.

"Eee ne oldu? Hiçbir şey. Sana hazırlıklı olduğumu söyledim. Duvarlar ses geçirmez."

"Kaçan kişiyi yakalamaya çalışırken ben yakalandım nasıl bi' şey bu amk?"

"Geçmişe değil geleceğe bak. Bizi ne zaman bulacaklarını düşün. Mesela ne zaman geldin ve seni aramaları için ne kadar süreleri var?"

"Bir hafta dedim. Bir gün dinlendiğimi varsaysalar sonraki gün benden haber alamayacaklar."

Dediğimde güldü ve "En az iki hafta demiştim sana."

"Dedin maalesef."

"Bak ne yapalım."

"Ne yapalım?"

"Vazgeçtim belki sonra yaparız."

"Uyumama izin var mı?"

"Bu saatte uykun mu geldi?"

"Evet. Uyku düzeni olan bi' insanım."

"Uzun zamandır öyle bi' insan görmedim de."

"Bak beni gördün işte."

"Neyse git uyu."

"İyi o zaman." dedim ve kalktım. Hiçbir şey demedi. Demediğinde "Sana da-"

"Ha salonda uyuyabilirsin."

"Sana da iyi uykular." dedim ve önüme dönüp salona gittim. 

Jake geldi sonra. "Deniz şortuyla yanmıycak mısın?"

Bu çocuğun benden daha akıllı olduğu kesin.

"Yanıcam ama değiştirme gibi bi' ihtimalim yok. Yanımda ne iç çamaşırı var ne de ellerimi kullanabiliyorum."

"Gel."

"Niye?"

"Gel."  dediğinde ayağa kalktım ve yanına gittim. "Arkanı dön."

Arkamı döndüm. "Biraz canın yanıcak idare et."

"HA?"

Kelepçelerin açıldığını hissettim. "Bitti."

Kelepçeyi açmış elinde tutuyordu. "Sen nasıl açtın?"

"Bilmem. Neyse odada giyebiliceğin iç çamaşırı var."

Escapism |HeejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin