13: Sunak

5 1 0
                                    

Taehyung hâlâ uyanmamıştı. Sabah güneşi kamp alanlarına ufuktan vuruyor, mükemmel gökyüzü manzarasına rağmen, artık kamp alanlarını terk etmeleri gerektiğini işaret ediyordu.

Jimin aynı kardeşi gibi tüm gece uyumamıştı. Ona göz kulak olmuş, yemek yemeyi bile unutmuştu. Gözleri açık olan Taehyung'un gözüne bir şey konmasın diye önlem olarak koyduğu bezin, gözlerinin üstüne koyduğu saniyede yanışına da şahit olmuştu.

Namjoon ve Jin hâlâ uyuyor, Jeongguk da hâlâ acı çekiyordu.

Bir süredir Jimin'in sırtı, Jeongguk'un dün geceden beri olduğu suya dönüktü.

Kardeşinin neden bu hâlde oluşunu kafaya takarken öyle bir dalmıştı ki, ona yaklaşan adımları duymamıştı. Jeongguk elini hyungunun omzuna koyup, irkilmesine öncü oldu. Jimin gelenin kardeşi olduğunu anladığı saniye oturmasını işaret etmişti.

Sönmesine izin vermediği ateşe birkaç parça dal daha atıp, yellerken, kardeşine de göz ucuyla bakmıştı.

Gözleri, bakışları, kolları, düne kadar iyi olan tüm enerjisi, dik duruşu ve birçok şeyi çökmüştü.

"Hyung. Öldüler. Ailemiz, artık yoklar."

Bunu bekliyordu Jimin, beklemiyor değildi, daha akşam konuşmuşlardı. Yine de duymak öyle acı bermişti ki, bunu anlatamazdı. İkinci kere bu acıyı hissediyordu.

"Özür dilerim."

"Ne ? Neden benden özür diliyorsun ?"

"İkinci hyung, ikinci kere aileni kaybettin ben yetişemedim, benim yüzümden öldüler, büyükannemiz, annemiz-" yine gözyaşı döküyordu.

Jimin bu konuda da soğukkanlı olması gereken kişiydi. Kardeşini kendisine getirmeliydi.

Kafası eğik olan, ailesini kendisi öldürmüş gibi davranan kardeşinin suratını önce sol eliyle kaldırdı sonra sağ eliyle okkalı bie tokat attı.

Jeongguk yana dönen kafasıyla, şoktan çıkamamışken, Jimin kendine gelmesini bile beklemeden konuştu.

"Kendine gel! Senin hiçbir suçun yok. Bana bak Jeongguk! Bir kişi ya da kişilerin bu ailemiz olsa da, ölmelerine engel olamazsın. Güçlüsün, fazla güçlüsün ama güçlü kişiler de bazı noktalarda güçsüz kalır. Bu o anlardan biri. Kendini suçlamak yas tutarken yapabileceğin en büyük hata olur. Onların ölümünün sorumlusu sen değilsin. Hiçbir zaman da olmayacaksın. Kardeşim, bunu görmeni istemezdim."

Jimin ve Jeongguk biraz uzaklaşarak, kıyıya daha yakın bir yerde konuşmaya devam etmişlerdi.

Namjoon, Jimin'in sesine 'ne oluyor bu aşağılık yerde' diyerek kalkmış, kimse onu duymadığında önündeki tartışmayı izlemeye başlamıştı. Jin'in hâlâ uyuduğunu gördüğünde de, onu da uyandırmış, kardeşleri izlemeye devam etmişti.

Jin onlar konuşurken kalkmış, ormana ilerlemişti. Namjoon bir süre arkasından bakmış, bir bildiği olduğunda kanaat getirerek kardeşlere dönmüştü.

Şuan karşısında ailesi yok olmuş iki duygu topu vardı. Ailesini kaybetse nasıl hissederdi diye ikinci kere düşünüyordu. İlkini Taehyung'la yakınlaştığında düşünmüştü. Berbat olurdu. İlk hafta etkisinden çıkamaz, ikinci hafta hayatına ölü gibi devam eder, üçüncü hafta gülümsemeye başlar, yoluna bakardı.

Jeongguk'un ve Jimin'in ilk hafta nasıl olacaklarını az çok tahmin ediyordu.

"Ailelerine birşey mi oldu ?"

Namjoon çaprazından gelen sesle, neye uğradığını şaşırmış, bağırmamak için elini ağzına bastırmıştı.

"Lan! Sen ne ara uyandın ?!"

Custodiae 🌊 🔥✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin