20 Mart 1388 Sinclair
Moire arabadan inip önünde yükselen Sinclair kalesinin taş duvarlarına bakarken iç geçirdi. İçinden bir ses gördüğü, alıştığı herşeye son kez baktığını söylüyordu. Diğer yandan içinde garip bir telaş tuhaf bir heyecan vardı. Bir yanı da kıpır kıpırdı. Moire getirdiği sandıkların inmesini beklerken Eathanın yanında Louis ve Caelanı görmeyi beklememişti. Moire üzerini düzeltirken Adamı üzerindeki yol elbisesi ile görmeyi beklemiyordu. Elini örgülediği saçlarına götürmesi ardından kuzenlerine gülümseyerek gidip Louise sarıldı ardından Eathan'a sarıldı lakin Normana föndüğünde adamın suratındaki korkunç ifade kaş çatmadına neden oldu. Moire anlam veremeyerek elini adama uzattı lakin sert bir tutuş ve öpüş ardından soran gözlerle ona baktı. Caelan kendisini yanına çekip Eathan ve Louisden uzaklaştırırken Moirein kaşları biraz daha çatıldı. "Sevgilim? İyi misin? "
"Birdaha kimseye sarılmayacaksın Moire sen benimsin. Bendokunmadan kimse dokunamaz! " Caelan sıktığı dişleri arasından sessizce konuşurken oldukça ciddiydi.
"S-sen ne? " Moire elinin sıkılması üzerine başını kaldırıp adama baktı. Norman korkunç ciddiyeti ile gözlerine baktığında ise ürperdiğini hissetti.
"Sana benden başka kimse dokunamaz" Caelan tekrarlaması ardından Moirei tehditkar bir tavırla belinden tutup Aloine kolunu uzatarak selamlaştı ve Louis ve Eathan'a göz ucuyla baktı. Adamlar onu umursamamamıştı.
Moire dilini ısırarak konuşmamaya özen gösterdi ağzını açsa küfredecekti öte yandan tuhaf bir sahiplenilme hissiyatı bedenini sarmalamıştı. Moire'in daha evvel gördüğü lakin ona yabancı olan bir hismiş gibiydi.
"Erkencisin Norman... " Aloin etrafına bakındı.
"Sheila kalede... Önüne gelen sarılmasın diye orada bıraktım" Caelan kaş çattı.
"Aldırış etme Aloin bir Noah Ferguson daha"
"Ha ondan... " Aloin sırıttı.
"Ne Ferguson" Caelan kaş çatmaya devam etti.
"Dayım çok kıskançtır Caelan" Moire kıkırdadı. "Sanırım seni ona benzettiler"
"Her ne ise" Caelan dilini şaklattı. "Dikkate almıyorlar lakin aldırmak zorunda kalabilirim"
"Hepimiz yaşadık" Louis sırıtarak adama baktı. "Sana bir yıldız ekledim McNeil... Kıskanç adam severim"
Moire şaşkınlıkla Louise baktı. "Beni sizden kıskandı... "
"Ben seni kendimden kıskanıyorum "
Genç kız üçünün aynı anda aynı cümleyi kurması üzerine başını iki yana salladı. Ardından omuz silkerek belini saran adamın parmaklarını sıvazladı. "Ama ben sadece seni seviyorum Caelan" Dedi sessizce.
Genç adam nefesini tutarak yanındaki kadına bakarken kalbinin deli gibi attığını hissetti. "Bende seni seviyorum küçük deniz kızım"
"Küçük " Moire apaçık güldü. "Bunu kimsenin yanında söyleme gülerler. Ben otuzunda kart bir tavuğum... "
Caelan kadının parmaklarını kavrayıp sırıttı. "Sen bana tanrıdan hediyesin Moire"
"Sende sevgilim... Tanrı seni bana getirdi... Nekadar şükretsem az" Moire kendi kendine sırıttı.
---
"Bana kalırsa tüm eşler yan yana oturmalı. Öyle değil mi baba? " Luna babasına gülümsedi."Bana kendi yeğenimin ayaklarını kırdırmak üzeresin Luna! " Ian kızına kaş çattı. "Göremedim kabul mü ettin? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Ficción histórica.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...