Umarım beğenirsiniz oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen hepinize iyi okumalar :) 🩵
Paşa salihle olan göz temasını ilkilerek çekmiş ve hızla kahveye girmişti. Paşanın ardından İdriste kahveye doğru yol almıştı.
Cumali salihin omuzuna vurarak "özlemiş misin lan!" dedi. "Ben çok özlemişim amına koyum, çok"
Kahraman alayla cumaliyi süzüp "Çukuru mu yoksa kıvırcığını mı diye sorsana Salih sen şuna" dedi Salihe göz kırpıp gülerek kahveye girdi.
Selim Yamaçta idris ve kahramanın ardından kahveye yönelmişti.
Salihin gelmediğini gören Selim "Gelmeyecek misin?" diye sordu. "Çekinmene gerek yok" dedi içten bir ses ile.
Salih bir o kadar sert bir ses ile cevap versede içindeki küçük çocuk selime sarılmak için can atıyordu. "En son çekinmene gerek yok dediğinde neler olmuştu, hatırlıyor musun Selim kardeş! Kendini sakın benimle karıştırma ben Vartolu Sadettinim utanmam çekinmem kafamı eseni yaparım" dedi sinsi bir gülüşle bakışlarını selimden çekip paşaya dikerken.
...FLASHBACK...
"Salih" kapının ardından seslenen Selim. "Yemek yememişsin, annem seni mutfağa çağırıyor" birkaç saniye öylece durdu ardından "Paşa yok rahat bir sekilde çıkabilirsin, çekinmene gerek yok" dedi
"Selim" dedi Salih güçlükle yutkunurken. "Sen de kötüsün, Seninde mi kalbin öldü?"
"N..ne?" Dedi Selim titreyen ses ile. "Ha..hayır" heceleyen sesinin arkasında yatan sevilme hissi minicik kalbini paramparça etmişti.
"Dün gece ve bugün ağlarken ağlamamamı üzülmememi söyleyen sen değil, annemdi. Sen yalancısın dimi Selim?" Dedi salih ardından yavaşca kapının kilidini açtı ve titrek bir nefes verip kapıyı açtı. "Abi olmak istediğini söylemiştin ama sen bana abilik yapmadın Selim" dedi.
Selim dolu gözlerle "Salih, birgün beni anlayacaksın ve bana hak vereceksin ama o zamana kadar beni hiç anlamayacaksın abicim ve ben umutla o günün gelmesini bekleyeceğim diğer yarım" dedi.
Kaderleri benzeyen iki kardeş beraber minik adımlara merdivenleri inmiş ve mutfağa yönelmişlerdi. Sultan elindeki tabakları yerine koyarken duyduğu ayak sesleriyle "Yavaş olun! Yamaçı daha yeni uyuttum" dedi.
İkisisinden de hiçbir ses gelmemişti. Önlerine koyulan pirinç pilavını yemeye
başlamışlardı. Salih açlıktan öyle hızlı bir şekilde yiyorduki pilavı selim daha bir kaşık dahi almadan salih bitirmişti.Sultan Salihin yemesine gülerek "Yavaş ye, karnın ağrıyacak sonra" dedi. "Salata da yapmamı ister misin?"
"Teşekkür ederim, elleriniz..." Salih burukça sultana gülümseyerek derken sözünü kesen yemek yediklerini gören İdrisin bağırmasıyla kesilmişti.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun! Benim kurallarımın üstüne benim sözümün üstüne söz mü söyluyorsun" dedi bağırarak. "Selim cezalı yemek yemek yasak!"
Sultan selime dönerek "siz gidin daha fazla zarar görmeyin" dedi bakışlarıyla salihe git emri vererek. "Kendine gel, çocuk onlar daha açlıktan ölseler miydi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~CANHIRAŞ~
ActionCANHIRAŞ: tüyler ürpertecek kadar korkunç yürek parçalayan acı.. Daha beş yaşındayken üvey babası tarafından annesinin ölümüne şahit olan üstelik bunu bir oyun sanıp annesinin cansız bedeniyle saatlerce konuşup araba yarışı oynayan sonunda uykuya ye...