•Yedi•

476 45 11
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın <3

..

İçtiğim ikinci kaymak birasından sonra karnımı ovuşturdum. Tadı çok güzel olabilirdi ama gerçekten bu kadar şişirmek zorunda mıydı?

"Miara, Sirius hala sana bakıyor, Black olan." Diye fısıldayarak kulağıma eğilen Marlene'nin döndüm.

"Kaç tane Sirius var sanki Merlin aşkına."

Omuzlarını silkti. Ona gözlerimi devirip Sirius Black'e kaçamak bir bakış attım. İçtiği kaymak birasının boş bardağını sıkıca tutarak buraya doğru bakıyordu.

"Miara sana diyorum."

"Ha?"

"Diyorum ki Zonko'ya uğrayalım. Sana da uyar mı?"

Derin bir nefes aldım. "Aslında, ben biraz hava alsam iyi olacak. Madam Fragatte'nin kitapçısına da uğramam lazım. Size sonra yetişirim."

Greg bana döndü. "Ben sana eşlik ederim."

Kararsızca ona baktım. Biraz yalnız kalmaya ve Sirius Black'in üstümde bıraktığı etkiyi atmak için düşünmeye ihtiyacım vardı. "Aslında, yalnız gitsem daha iyi olabilir."

Bana üzgün bir bakış atıp nasıl istersen dercesine kafasını salladı. Kaba olmamaya çalışsam bile yine de onu kırmış gözüküyordum ancak şu an bunu düşünecek durumda değildim. Sirius'un iki hafta boyunca benden kaçıp bir anda iki hafta sonra çıkıp hiçbir şey olmamış, o gece yaşanmamış gibi Greg'le beni izlemesini anlamıyordum. Kafam Sirius Black ile doluydu ve beynim patlayacak gibi hissediyordum.

Ah hayır, saçma sapan triplere girdiğini anlayabiliyordum o kadar salak değildim. Sarhoşken öpüşüp kenara, cebe koyduğu kızı başka biriyle görünce gurur meselesi haline getirmiş gibi gözüküyordu.

Masadakilerle vedalaşıp, Madam Rosmerata'ya İçtiğimiz biralar için 2 Galleon ödedim. Bana kızacaklardı ancak Dorcas'ın durumunun çok iyi olmadığını biliyordum ve diğerlerinin yanında mahcup olmasını istememiştim ayrıca ailemin parasını boşa harcamak hoşuma gidiyordu.

Üç Süpürge'den çıkınca beni karşılayan soğuk havayla gülümsedim. Sıcaklardan nefret eden biri olarak bu havalara bayılıyordum.

Hala yağmaya devam eden karla beraber adımlarımı yavaşlattım ve basılmamış karların üzerine ayak izi bırakmaya başlayarak kitapçıya doğru adımladım.

Arkamdan koşarak gelen ayak sesleri ile hızlıca arkamı döndüm. Son zamanlarda ölüm yiyen saldırıları çok artmıştı ve ben sivri zekanın taki olduğum için tek başıma dolaşıyordum.

Koşarak gelen Sirius Black'in benim durup ona doğru döndüğümü görünce koşmayı bırakıp havalı adımlar atmaya başlaması ile gülmek istesem de kendimi tuttum. Zaten onu görünce hızlanan kalbim beni yeterince zorluyordu.

Yanıma gelip hiçbir şey demeden durması ile tek kaşımı kaldırarak ona baktım. "Bir şey mi söyleyeceksin?"

Kafasını kaşıdı. "Ben şey,  James'ten haberin var mı acaba diye soracaktım?"

"Lily ile üç süpürgede oturuyorlar. Oradan gelmiyor musun zaten?"

"Gözden kaçırmış olmalıyım. E sen nereye gidiyorsun?"

Tekrar yürümeye başlayarak ona cevap vermedim. Ahmak herif! Ne yapmaya çalışıyordu?

"Sen hep bu kadar kaba bir kız mıydın Hudson?"

Homurdanarak ona döndüm. "Kusura bakma, her gün öpüşüp kenara atılmıyorum."

"Ne?"

"Yok bir şey, baksana Sirius, kitapçıya gitmem gerekiyor söyleyecek başka bir şeyin var mı?"

Boş boş yüzüme baktı. "Bende öyle düşünmüştüm." Ardından Madam Fragatte'nin dükkanına doğru yürümeye devam ettim.

"Hey bekle! Dinle, çok fazla saldırı oluyor son zamanlarda ve tanıdığım insanların tek başına bir yerlere gitmesi beni endişelendiriyor. Bende seninle geliyorum."

"Gideceğim yerden memnun olacağını düşünmüyorum."

..

"Gerçekten tüm bu kitapları okuyacak mısın Hudson? Neredeyse bir hipogrif ağırlığındalar!"

Abartmasına göz devirip rafların arasında istediğim son kitap için dolanmaya devam ettim. Hogwarts'taki kütüphane birçok kitabı içerse de ilerde kendi kütüphanesini kurmak isteyen biri olarak kitaplara sahip olmayı ve okumayı seviyordum.

Antik çağ büyücüleri ve büyüleri ile ilgili olan kitabı sonunda bulduğumda Sirius'un taşıdığı kitapların üstüne koydum. Ona o kadar sinir oluyordum ki sonsuza kadar kitaplarımı taşıtabilirdim.

Dengesini bulduğunda oflayarak bana baktı. "Bitti mi?

"Evet kasaya taşıyabilirsin artık."

"Ordan bakıldığında işlerini yapmak için tutulmuş özel evcinine mi benziyorum Hudson?" Gözlerimi kısarak onu süzdüm.

Kahretsin! Merlinin sakalı, çok yakışıklıydı!

"Boyun biraz daha uzun olsa benzetecektim."

Hızlı adımlarla bana yaklaşıp elindeki bir yığın kitabı kollarıma bırakması ile gözlerim irice açıldı. "Hayvan herif!"

Bana hiç dönmeden kapıya yöneldi. " Seni dışarda bekliyorum Hudson."

Kitaplarımı kasaya götürüp birkaç galleon ile bunca kitap aldığıma sevinerek ödememi tamamladım.

"Lily çiçeğim nerede Mia?"

"Ah, o bu aralar James Potter'ın bitmek bilmeyen tekliflerini kabul etmekle meşgul." Diyerek kıkırdadım.

"Genç Sirius Black'de sana eşlik ediyor sanırım."

"Hayır, hayır. Yolda gelirken karşılaştık hepsi bu."

Gülümseyerek bana baktı. "Paskalya'dan önce yeni kitap siparişlerim gelecek. Lily ile uğramayı unutmayın."

Onu onaylayarak veda ettim ve dükkandan çıktım. Soğuktan burnu kızarmış Sirius kaşlarını çatarak beni süzdü.

"Kitapları almadın mı?"

"Aldım. Artık gidebiliriz."

Emin olmak istercesine bana baktı. "Neredeler?"

Kolumdaki küçük çantayı işaret ederek konuştum. "Basit bir sapatanamaz genişletme büyüsü ve hafifletme büyüsü ile bir evi bile taşıyabilirim."

"Zeki kız." Diyerek homurdandı. "Hey baksana, tüm akrabalarının aksine sen neden Gryffindor'dasın?"

Sorduğu ve beni oldukça geren sorusu ile kaşlarımı çattım. "Tüm akrabalarının aksine sende Gryffindor'dasın Sirius. Önce sen cevaplamaya ne dersin bu soruyu?"

Sert çıkan sesimle gözlerini kırpıştırdı. "Galiba cevabımı az önce aldım."

"Göründüğünden daha zekiymişsin." Cevap vermemesi ile birbiriyle iki hafta öncesine kadar konuşmayan iki insana dönme zamanımızın geldiğini fark ettim.

"Baksana Sirius, gördüğün gibi saldırıya uğramadım ve iyiyim. Artık arkadaşlarının yanına dönebilirsin."

"Ondan hoşlanıyor musun?"

Aniden gelen sorusu karşısında bir anlığına ona karşı hislerimi öğrendiğini sanıp panikleyerek konuştum. "K-kimden bahsediyorsun?"

"Şu yanında gezip duran Slytherinli heriften."

Başımı dik tutmaya çalışarak konuştum. Hala beni öylece öpüp bir açıklama yapmadıktan sonra bana hesap sorabileceğini mi düşünüyordu?

"Özel hayatımın seni ilgilendirdiğini bilmiyordum."

"İki hafta önce benimleyken şimdi başka biriyle görülmen senin açından hoş olmaz diye diyorum Hudson. Sonuçta-"

Söylediği şeylerle hayal kırıklığına uğramama engel olamadım. Ben onun yanında heyecanlanıp kendimi zor tutarken o beni öylesine biri olarak görüyordu.

"Baksana, canın cehenneme Black!"

KORKAK GRYFFİNDOR [SİRİUS BLACK ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin