DEVIL INCARNATE
♪ Vivaldi - Storm
Soğuk ve yağmurlu bir gecede yola çıkmak gibi bir aptallık yaptığına inanamıyordu.
Gök adeta ağlıyordu, uzun bir süredir devam eden şimşekler ve uzaklara düşen yıldırımlar endişelerini her saniye daha da çok arttırırken nereye dahi gittiğini bilmeden atını sürmeye devam etti; yol karanlıktı, etrafı aydınlatan şimşekler dışında tek bir ışık kaynağı dahi yoktu ve görebildiği kadarıyla yardım isteyebileceği tek bir mülk dahi görünmüyordu.
Üstündeki siyah pardösü sırılsıklam bir haldeydi, yüzünün her yerine yapışan saçlarını çekecek bir vakti dahi yoktu, gittikçe yorulup adımlarını yavaşlatan atı kontrol etmek için verdiği çaba tamamen yetersiz kalıyordu. Zihni öyle büyük bir panik içindeydi ki kendini bu durumdan kurtaracak tek bir fikir dahi aklına gelmiyordu, çok uzun süredir at sırtındaydı ve yaşama dair tek bir şey dahi görememişti.
Kementleri tutup geriye çekti ve atı durdurdu, sağanak yağmurun altında her saniye daha çok ıslanırken bir süre sadece etrafa baktı. Nereye gittiğini bilmiyordu, nerede olduğunu bilmiyordu; gittiği patikanın dışında her yer boş arazilerden ibaretti, hiçbir şey görmüyordu. Paniklediğini ve bu yüzden mantıklı düşünemediğini biliyordu, bir anlığına geldiği tüm yolu geri dönmeyi düşündü ancak kaç saattir böyle bir ıssızlığın içinde olduğunu bilmiyordu. Her saniye daha çok onu ve eşyalarını taşımakta zorlanan zavallı atın bu kadarını kaldırabileceğinden emin değildi. İleri gitmekten başka çaresi yoktu.
Kementleri tek eliyle tutup yağmurdan yüzüne yapışan saçlarını geriye çekti, at ne kadar dayanırsa o kadar ileri gitmeyi planlamıştı ki aniden çakan bir şimşek her yeri aydınlattı. Çok kısa bir anlığına patikanın hemen yan tarafında, asla gitmeyi tercih etmeyeceği boş arazilerin ötesinde bir kulübe gördüğünü sanmıştı. Tekrar her yer karanlığa bürünürken bir delüzyon içinde olduğunu düşündü, gözlerini kırpıştırarak odaklanmaya çalışsa da hiçbir şey göremiyordu. Üstelik böyle bir araziden geçmek akıl karı değildi, sağanak yağmurda bataklığa dönüştüğünden emindi.
Fakat bir delüzyon olduğunu düşünse de içinde canlanan umut kırıntılarına söz geçiremiyordu.
Öylece tekrar bir şimşeğin çakmasını bekledi, tüylerini ürperten göğün uğultusunu duymak için şu anda her şeyini verebilirdi ancak ne kadar beklerse beklesin sadece ıslanmaya devam ediyordu. Zavallı at yorgunluktan bayılana kadar ilerlemeye devam edebilir veya bütün riskleri alıp araziye dalabilirdi, iki seçenek de onu korkutsa da içgüdüleri araziye girmesini söylüyordu. Beyni onunla adeta bir savaş içindeydi, bu düşüncesinin çılgınlık olduğunu biliyordu ancak hipnotize olmuş gibi atından inip bütün eşyalarını yere atarken tek bir şeye odaklanmıştı.
Varlığından emin dahi olmadığı bir kulübeye.
Biraz daha bekledi, az önce peş peşe çakan şimşeklerin artık esamesi okunmuyordu ancak
yağmur biraz bile azalmamıştı; nasıl bir şanssızlık içinde olduğuna inanamıyordu, çok üşüyordu ve yavaş yavaş kontrolünü kaybettiğini hissetmeye başlamıştı. Ani bir karar verdi, düşünmeye çok zamanı olmadığını biliyordu, atın üzerinde tek yük olarak sadece kendisi kalana kadar bütün eşyaları indirdi ve tekrar ata bindi. Bir saniye daha fazla düşünmeden atı patikadan çıkartıp araziye doğru sürüklerken sürekli gökyüzüne bakıyordu.
Henüz birkaç dakika önce her yeri aydınlatıp onu buraya kadar getiren şimşekler şimdi onu terk etmişti, belki de bir seraba doğru atını sürerken sabrı tamamen tükenmiş bir durumdaydı. At, çamurun içine girdiği anda kementleri daha sıkı tuttu ve atın hızlanmasını sağladı. Çamurlaşmış toprağın üzerinden hızla ilerlerlerken gözlerini kısmıştı, ileriyi görmek için acınası bir çaba veriyordu ancak tamamen sonuçsuzdu; dev bir arazide bir anlığına gördüğünü sandığı rüyaya doğru giderken kendi içinde çatışmalar yaşıyordu. Mantığıyla içgüdüleri bir savaş halindeydi, kendine olan içselleştirilmiş özgüvensizliği bir içgüdünün peşinden gittiği için onu azarlarken diğer yandan kendine yapabileceği başka bir şey olmadığını hatırlatarak telkin ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A Devil Incarnate
Fanfiction"Ve ben, bana ait olana gözünü dikeni diri diri yakarım." (chanbaek, 21.2k)