Ben ve Ashley üniversite hayalleriyle 11. sınıfı geride bıraktık. Artık 12 'nin getirdiği ek ders saatleri ve etütlere hazırdık, şuanda da 1 hafta sonra başlayacak olan maratona hazırlık olarak kırtasiye alış-verişi yapıyoruz. İhtiyaç listesinde üstü çizilmemiş ihtiyaçlar yok olduğunda kasaya doğru ilerledik, 35$ ödeyip aldıklarımızı karton poşetlere doldurduk. Kendimizi dışarı atınca derin bir nefes aldım ve kendimi Ashley'nin yeni arabasına yönelttim. Poşetleri bagaja koyduk ve arabanın ön koltuklarına geçtik. Evlerimizin aynı cadde üzerinde olması bize her zaman kolaylık sağlıyordu.
Ash, bana ödünç vereceği okuma kitaplarının arka koltukta olduğunu söylediğinde gülümsedim ve okumayı heyecanla beklediğim kitapları oradan alıp kocağıma koydum.
"Bunları sana okul açıldığında senin dolabına bırakırım ve çıkışta da bir kafede onlar hakkında konuşuruz." Genellikle böyle yapardık, kitapları okuduktan sonra yorumlar yapar ve şöyle olsa daha iyi olurdu gibi romanı biz tamamlardık.
"Tabiki bunu yaparız zaten ben 5-6 gün annemlere gideceğim sende ben yokken rahatça onları okursun." Bu tamamen aklımdan çıkmıştı, aslında bende bizimkilere bir uğrasam fena olmazdı ama yapmam gereken işlerim vardı.
"Bu demek oluyorki okulun ilk günü görüşebileceğiz. Ama ben seni özlerim, gelebilirsen erken gel." Tamam bir lez değildim ama dostunuz 1 hafta yokken ölmekten beter oluyorsunuz. Biz böyle konuşurken caddeye gelmiştik. Arabadan inince bagajdan eşyalarımı aldım ve Ash'le vedalaşmak için arabanın diğer tarafına geçtim.
"İyi yolculuklar bir tanem. Akşamları mutlaka ara."
"Sen hiç merak etme." Yanağıma öpücük kondurdu ve evine girdi. Pencereden el salladığında karşılık verdim ve evime doğru yürümeye başladım.Kapıyı kapatıp elimdeki poşetleri koltuğun üzerine koydum. Sabahtan beri bir yerlere gitmekten yemek yiyememiştim ve karnım gurulduyordu. Biraz yorgun hissettiğimden dolayı mutfağa hiç girmedim ve pizza sipariş ettim.
1 Hafta Sonra
Havanın iyiliğinden yararlanarak okula yürümek istedim ama biraz uzak olduğunu unutmuşum. Okul görüş açıma girdiğinde sırıttım ve adımlarımı hızlandırdım, o sırada telefonum çaldı ve kaldırımda kenara çekilip durdum. Arayan annemdi.
"Günaydın birtanem, heyecanlı mısın?" Sorma anne 1. Sınıfa heyecanla başlıyorum(!).
"Tabikide hayır anne şu sene bitsede gitsem artık diye dua ediyorum genellikle."
"Sabırlı olursan her şeyin üstesinden gelebilirsin. Şimdi kapatıyorum ve sende okula gidiyorsun anlaştık mı?" Annem biraz dengesiz olabilir ama o iyi biri, en azından beni anlayanlardan.
"Pekala, o halde sonra görüşürüz bay bay." Telefonu tekrar cebime koydum ve okula ilerledim.
Eski dolabıma ilerleyip çantamı içine koydum, ama aklıma Ash ve ödünç kitaplar gelince çantadan kitapları aldım. Üst kattaki Ash'in dolabının anahtarları bende vardı ama umarım Ash'de oradadır. Üst kata çıkıp dolaba ilerledim ama Ash oratalıkta gözükmüyordu. Kitapları bıraktığıma dair mesajı ona atınca tekrar kendi dolabıma ilerledim ve içinden şuan okuduğum kitabı aldım. İlk gün ders işlemedikleri için yanınızda kitap götürmek zaman kaybını en aza indiriyordu.
Önümdeki kızlar yeni gelenlerle ilgili konuşurken kulak misafiri oldum biraz, 5 kişi oldukları, çok yakışıklı olduklarını falan. Kitabımı okurken kapı çaldı ve içeri Ash girdi, biraz tuhaf gözüküyordu ama hoca konuşunca kendimi toparladı. Özür dileyince sınıfa baktı ve beni görünce yanıma oturdu.
"Sen iyi misin? Biraz aklı karışmış gözüküyorsun da." Bir şeyler olmuştu ama.
"Her şeyi anlatıcam ama şimdi değil, belki öğlen ya da okul çıkışı." Başımı sallayıp önüme döndüm ve kitabıma kaldığım yerden devam ettim.Okul çıkışı Ash'in söyleyeceği ve bende tüm gün merak uyandıran bilgileri almak için bir kafeye oturduk. İlk önce şu okuduğum kitaplardan bahsettik ama sonra anlatmak istediğini dışa çok vurduğundan sözünü yarıda kesip anlat hadi dedim.
"Bugün okulda arabamı park ettiğimde yanıma bir araba daha girdi ve sürücü koltuğundaki kapısını açarken biraz benim arabamı çizdi. Aslında ilk başta çok kızdım ama yaptığını öğrendikten sonra verdiği komik tepkiler ve telaşı beni yumuşattı. Ben ona bıyık altından gülerken özür diliyordu ve beni gördü. Sonra bana trip attı Spring. Hala şoktayım yani ben ne yapacağımı bilemedim ve çiziğin önemli olmadığını, kafaya takmamasını falan söyledim. Tekrar özür dileyip yanımdan ayrıldı." Wow. Yani cidden. Ash'e trip atanı görmek isterdim.
"Sana trip atılmasını görmek için canımı bile verirdim Ash. Umarım bizimle aynı yaştadır." Onun adına sevinmiştim belki böyle takılmaya başlarlar ve bam! Sevgili olurlar.Eve geldiğimde rahatlamak adına kısa bir duş aldım, ardından da karnımı doyurdum. Tam koltuğa oturduğum sırada telefonum çaldı ve hızla odama çıktım. Telefonu elime aldığımda sustu. Bende geri aramadım ve alarmı kurup masa lambamın yanına koydum. Ardından kitabımı çıkardım kaldığım yerden devam ettim.
Ertesi gün alarmdan önce kapının sesiyle uyandım. Üstüme bir şeyler giyip kapıyı açmak için indim. Karşımda sarışın bir çocukla Ash'i görünce şaşırdım.
"Günaydın Spring, bugün arabamı sen al, ben Niall ile gideceğim tamam?" Demek çocuğun ismi Niall'mış.
"Öncelikle memnun oldum Niall ben Spring." Elimi uzattığımda gülümseyerek tokalaştı."Ve anahtar sende kalsın Ash ben bugün yürüyeceğim, hava güzel." Elindeki anahtarı tekrar ona uzattım.
"O zaman görüşürüz Spring, çıkışta da bekleme." Sonra Niall'la beraber onun arabasına doğru yürüdü.
Kapıyı kapattım ve sonra aklıma o çocuğun, bana dün anlattığı trip atan oğlan olduğu geldi. Gülümseyerek okul için hazırlandım.3-4 Gün Sonra
Kapıyı açtığımda karşımda bir adet süslenmiş Ash vardı.
"1 saat sonra sen, ben, Niall ve arkadaşları dışarı yemeğe çıkıyoruz ve itiraz etmekte özgür değilsin, tek kelime istemiyorum." Bunu belirtirken güvence ister gibi gözlerimin içine baktı ve bende zoraki kafamı salladım. İsteği yerine gelince sırıttı ve beni kolumdan tutarak odama. Sürüklemeye başladı. Odama girince beni yatağıma oturttu ve dolabımın kapağını sağa sürükledi. İçimden düzgün bir şeyler seçmesi için dua ederken durdu ve arkasını dönüp elimdeki krem elbiseyi gösterdi. Beğenmediğimi belirtmek için kafamı iki tarafa salladım. Sonra iç çekti ve dolabı karıştırmaya devam etti. 1-2 dakika sonra elindeki siyah dizüstü elbiseyle döndü ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Hemen yatağımın yanındaki kutudan krem stilettoları çıkardım ve ona verdim. Beğenircesine kafasını salladı ve elindekileri elime tutuşturup beni küçük tuvaletime sürükledi.
Odama döndüğümde beni süzdü ve tatlı bir şekilde onay cümlelerini sıraladı.1 saat sonra
Bize ayrılmış olan masaya ilerlerken aynı masada 5 çocuk gördüm, biri Niall'dı ama diğer 3'ü ve acayip yakışıklı olan 4. 'yü çıkaramadım. Ash beni kolumdan masaya sürüklediğinde Niall ayağı kalktı ve onu selamladı, kısaca öptü diyebiliriz sonra Niall bana döndü.
"Çocuklar bu Spring. Spring, bunlarda Harry, Louis, Liam ve Zayn." Hepsi selamlaşma sözcüklerini sarfederken sonda oturan çocuk-Zayn- sadece başını salladı. Biraz alınsamda bozuntuya vermeden bende selamlaştım.
Yemekler geldiğinde ben ve Zayn dışında herkes koyu bir sohbete dalmıştı.
"Sanırım çok konuşkan değilsin?" Karşımdaki Liam seslendiğinde 'hah' diye bir ses çıkardım.
"Aslında iletişimde iyiyimdir ama konunuz çok sarmadı, Ash aksine." Böylelikle onlar Ash'e yoğunlaştılar ve sohbete devam ettiler. Bende yemeğe.Herkes yemeğini bitirdiğinde yeni bir sohbete dayanamayacağımdan Ash'e dönüp gidelim artık adlı bakışlarımı attım.
"Biz artık kalkalım. Her şey için sağolun umarım tekrar birlikte konuşuruz." Diyerek ayağı kalktı ve onları selamlayarak dışarı çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asaletin Bedeli
FanfictionSigarayı yere atıp ayağıyla ezdi. Bana döndü ama ben hala şoktaydım.