Bir ilkbahar sabahıydı.Güneş evin içine girmeye başlamıştı.Joseph Evan hafifçe gözlerini aralamıştı.Yeni aldığı evin henüz ilk günüydü.Bu yüzden uyandığında bir an etrafı süzüp gülümseyerek "İşte burası benim evim" dedi.Bu evi almak için o kadar çok suçlu yakaladı ki.Bu mutluluk onun en doğal hakkıydı.Yatağından kalktı ve perdeyi hafifçe araladı.Gülümseyerek "bekle beni Ferro bugün seni bulacağım." dedi.
Ferro, Amerika'nın en büyük mafya babalarından birisiydi.Dedektif Joseph onu yakalamak için yola koyulmuştu.Şuana kadar bir çok kez mafya babası yakalamıştı.Yaşı 27 olmasına rağmen yeterince tecrübeliydi.Ama Ferro'nun diğerlerinden bir farkı vardı.Ne kalbi vardı ne de vicdanı...
Joseph araştırmalarına devam ederken Ferro'nun yurt dışına uyuşturucu kaçıracağını öğrendi.Daha detaylı bilgi toplamak için evden çıktı.Gece geç saatlere kadar iş yerinde Ferro hakkında araştırma yaptı.Fakat hiç bir ip ucu bulamadı.Evine dönmek üzere yola çıktı.Kafası bir hayli yorulmuştu.Bir an önce evine gidip dinlenmek istiyordu.Bu sırada arkasında birden bire Ferro'nun adamları belirdi.
Ferro'ya çoktan haber uçmuştu.İşinde gayet başarılı bir dedektifin peşinde olduğunu öğrenmişti.Hiç kimse onu engelleyemezdi.Fakat yoluna taş koyabilirdi.
Joseph gecenin zifiri karanlığında hiç bir şeyden habersiz evine doğru gidiyordu.Arkasından bir ses duydu.Sese doğru kafasını çevirdiğinde bir çok adamın hızla ona doğru koştuğunu gördü.Yeni taşındığı için sokakların nereye çıktığını pek bilmiyordu.Fakat koştu,çok korkmuştu.Çünkü onların Ferro'nun adamlarının olduğunu ve Ferro'nun gözünü kırpmadan adam öldürebileceğini biliyordu.Sürekli arkasına bakınıyor,yakalanmamak için olabildiğince hızlı koşuyordu.Ne şanssızlık !! Ayağının takılmasıyla düşmesi bir oldu.Hızla apalayarak yanında duran çöp konteynırının arkasına saklandı.Nefes almakta güçlük çekiyordu.Adamların gölgeleri belirdiğinde, Joseph elleriyle yüzünü kapattı.Ve kaderini teslim oldu.Yakalanmıştı...
3 SAAT SONRA...
Joseph kendine geldiğinde,bir sandalyeye bağlanmıştı.Başında iri yarı bir adam,karşısında ise ona doğru bakan birisi vardı.Karşısındaki adam:
- Joseph Evan, 27 yaşında,5 yıldır dedektif,hiç evlenmemiş.Onlarca suçlu yakalamışsın.Ama bu kez yanlış adama çattın.Ben Ferro , aradığın adam.Sen beni bulamadın ama ben seni buldum.
Joseph bir şeyler söylemeye çalıştı.Fakat ağzını açmaya bile mecali yoktu.Ferro:
- Sana bir sürprizim var .
dedi.Ve yanındaki adam Ferro'nun el işaretiyle birlikte ensesine attığı sağlam bir yumrukla Joseph'i bayılttı.
Joseph gözlerini açtığında evindeydi.Şöyle bir üstüne baktı.Gecelikleri üstündeydi.Her şeyin bir kabus olduğunu düşündü.Ve derin bir oh çekti.Tam o sırada ensesinde bir sızı hissetti.Bu sızı o kadar acı bir sızıydı ki.Hiç bir şeyin rüya olmadığını anlamasına yetti de arttı bile.Yatağından hızlıca kalktı ve başının ucundaki komidinin üzerinde bir kaset gözüne çarptı.Kaseti olduğu yerden almak için hızla bir hamle yaptı.Fakat izlemeye korkuyordu.Çünkü Ferro'nun kendisini öldürmediğine göre ,daha kötü şeyler yapacağını tahmin etmişti.Olduğu yere yığıldı.İzlemek istemiyordu.Ama içi içini yiyordu.Kaseti izlemekten başka çaresi olmadığını anladı.Yığıldığı yerden zor bela kalktı.Yüzünden terler su gibi boşalıyordu.Kaseti takmak için oturma odasına geçti.Kaset açılır açılmaz,Ferro'yu gördü ve Joseph:
- Lanet olası herif !
dedi.Fakat henüz hiçbir şey görmemişti.Ferro:
- Dedektif Joseph ,sana bir sürprizim olduğunu söylemiştim.Sürprize gelmeden önce ,rahat uyumuşsundur umarım.Her neyse iyi bir dedektif olsaydın eğer ,senin gibilere ne yaptığımı iyi bilirdin.Neyse yorma kafanı sen bize lazımsın.
dedi.Joseph bu sözleri duyunca başındaki belanın hat safhada olduğunu anladı.Ferro:
- Sürprize gelince ...
dedi.Ve kamerayı sağa doğru çevirdi.Joseph birden ayağa fırladı.Joseph:
- Hayır,olamaz.Hayır ,hayır,hayır.Bu mümkün değil.Lütfen o olmasın lütfen.
diyerek ağlamaya başladı.Kamerada arkası dönük bir sandalye ve sandalyede de uzun, kızıl saçlı bir kız oturuyordu.
Ferro kamerayı tekrar kendisine çevirerek.Ferro:
- Sürprizzzz ! Şu an ne durumda olduğunu tahmin edebiliyorum.Evet karşında biricik sevgilin Kate.
Joseph'in sinirden elleri titriyor,yerinde oturamıyordu.Bir yandan Ferro'ya küfürler ediyor,bir yandan da merakla videoyu izliyordu.Ferro:
- Dedektif Joseph bu durumda neler olacağını en iyi sen bilirsin.Kısacası beni dinlesen iyi olur.Dediklerimi yapmazsan sevgilin Kate'i bir daha göremezsin.
Joseph adeta yıkılmıştı.Kate'le evlenmek için gün sayıyorlardı.Evi de bu amaçla almıştı.Kate için her şeyi ama her şeyi yapabilirdi.Ferro:
- Charles'i hatırladın mı ? 2 yıl önce sen yakalamıştın.Sen bana Charles'i vereceksin.Bende sana sevgilin Kate'i.Bence iyi bir anlaşma oldu.Düşünmen için sana iki gün veriyorum.
dedi.Sonra Kate'e doğru yaklaştı ve Kate'in yanaklarını eliyle sıkıştırarak.Ferro:
- Kate'de çok tatlıymış.
dedi.Joseph, elinden bir şey gelmediği için avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
- Dokunmaaa , dokunmaaaa
diye.Kaset bitmişti.Joseph sırtını duvara vererek ,yavaşça aşağıya doğru kaymaya başladı.Dizlerini göğsüne doğru çekip ,başını ellerinin arasına aldı.Sonra kara kara düşünmeye başladı.
Joseph, Charles'i hapishaneden çıkarttığı taktirde çok sevdiği mesleğinden olabileceğini, hatta yakalandığı taktirde Charles'in yanına, hapse dahi girebileceğini düşünmeden edemiyordu.Diğer taraftanda Charles'i kurtarmadığı taktirde ise canından çok sevdiği Kate'i kaybedebileceğine dair ihtimal bile vermek istemiyordu.
Joseph için acaba hangi karar daha ağırdı? Acaba hayatını riske atarak sevgilisini kurtarmak için bir şeyler yapacak mıydı...?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK PLAN
ActionBir sabah uyandığında hayatı tamamen değişmiş bir dedektif ve hayatını değiştiren acımasız bir mafya babası ... Acaba bu acımasız adama karşı dedektifin planı ne olacaktı.Değişen hayatını geri kazanabilecek miydi ...?