Moire elbisesinin üzerinde sarındığı sarı siyah ekoseliyi düzelterek aşağı inmek üzere harekete geçti. Şüphesiz nedime sırasının en dikkat çekici ekosesiydi. Moire renklerini seviyordu. Çok sevdiği altınlar mücevherler gibi parlak göz alıcıydı. Gençkız içine üzerindekinin aksine uçuk sarı ipekli bir elbise giymişti. Pek detaylı değildi. Moire tüm o detaylar yerine başına gösterişli bir taç oturtmuş boynuna da Caelanın ona son yolladığı ve ödemeleri bittiğinden elinde kalan son gerdanlığı takmıştı. Genç kız ağır ağır merdivenlerden yanında Sheila ve Mila ile inerken aşağıda duran ilginç manzaraya güldü. Düşes her zamanki gibi Louisi beklemekteydi. Sırf onu beklemek için saatler öncesinden başlamıştı hazırlığa. Louisin durumdan memnun olduğu yoktu ne zaman böyle bir davette olsalar kadın onunla inatlaşıyor hep de önden iniyordu. Moire kendisine her zamanki efsunlu ifade ile bakan adama doğru ilerlerken gülümsedi. Yeşilli mavili kırmızı çizgili ekoselisine bakarak dudak büktü. O ekoseliyi İskoçyadan kazıyacaktı Moire. İşi bittiğinde ise tüm adalar sarı siyah ile kaplanacaktı. Son birkaç merdivende yanına çıkan ve tuttuğu elini öperken gözlerine bakan adama hafifçe gülümsedi. O ise işi bittiğinde üzerindekine göz süzüp dudaklarını sıktı.
"Bu çok dikkat çekiyor Moire" Caelan cafcaflı ekoseye gülmemek için kendini tutuyordu.
"Zaten onun için seçilmiş... Dikkat çekici ve ayırt edici olabilmek için"
"Sen zaten dikkat çekicisin Moire... Herzamanki gibi çok güzelsin" Caelan kadının buklelediği saçlarının topuzuna başındaki gösterişli taca ve parıldayan ela gözlerine bakıp tebessüm etti.
"Sende öylesin" Moire iç geçirirken adamın koluna girip salona doğru ilerlemeye koyuldu.
"Bir sonraki bizim düğünümüz olacak Moire" Caelan dudaklarını dişledi. "Daha fazla tahammülüm yok. Lord McAodha ile konuştum. "
"Ya... " Moire kafa salladı. "Benimle neden konuşmadın? " Genç kız tedirginlikle etrafına bakındı. "Ne zaman evleniyor muşuz? "
"Bir aya..." Caelan kaş çattı. "Rahatsız mı oldun? "
"Hayır çok geçmiş" Moire dönüp adama gülümsedi. "Neden üç hafta Caelan? "
"Önemli bazı işlerim var sevgilim. Buradan dönüşte İrlandaya açılmam icap ediyor"
"Neden? " Moire heyecan içerisinde adamın yüzüne baktı.
"Oradaki dostlarımı düğünüme getireceğim ve sağ kolum, komutanım Leif ile bazı meseleleri halletmem gerekiyor."
"Demek gidiyorsun... " Moire iç geçirdi. "Daha erken dönemez misin?"
"Buradan kaleye dönüşüm üç gün İrlandaya geçişim yine üç... Oradan Norveçe bir hafta yolculuk edeceğim ve şansım yaver gider, işlerim yoluna girerse bir hafta da dönüş..." Caelan kaşlarını kaldırdı. "Söz veriyorum daha hızlı olacağım"
"Hızlı ol" Moire dudak büktü.
"Dudaklarını büzme Moire kendimi zor tutuyorum"
Genç kız daha çok dudak büzüp adamın kolunu sıktı. "Öyleyse geç kalmazsın... "
"Delirtme beni kadın! Seni de alıp giderim! "
"Eğer geç kalırsan peşine düşerim McNeil... Benden kurtulamazsın" Genç kız dudaklarını dişledi.
"Kurtulmak isteyen kim sevgilim" Caelan kadının onu bırakıp önünden geçme bahanesi ile kendisine fazlaca sürtünmesi üzerine yüzünü sıvazladı. Delirtmek üzere yaratılmış bir kadın varsa O da Moiredi. Genç adam böylesine karşı konulmaz bir işveye hayatında ilk kez rastlıyordu ki koyası da yoktu... Caelan nefesini tutarken kuzenlerinin yanında hızla açtığı yelpazesi ardından konuşan kadına baktı. Neyseki tüm işvesi onaydı. Caelan bir gün daha kazanabilmek adına yola bu gece çıkmaya kararlıydı lakin önce Moriaya gidip gemisini alması icap etmekteydi. Her ne kadar tekne hızlıysa da Caelan güvenliği bu defa ön plana almak zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Fiction Historique.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...