Taylan sevinçle odasından çıktığında Songül büyük bir yıkımın ortasında kalmış gibi hissetti kendini. Emin'e yaşattığı ihanet damarlarındaki bütün kanı çekmiş onu nefessiz bırakıp can damarını koparmıştı sanki.
Abisinin odasında göz yaşları eşiğinde kendine lanetler yağdırırken Emin'nin neden kaçıp gitmediğini düşünüyordu Songül.
Cevabı belli olan bu soruyu kendine sordukça içi daha da parçalanıyordu.Emin gitmemişti çünkü ona güvenmişti, gitmemişti çünkü onu sevmişti. Songül belki de ilk defa doğru bildiği şeyi yapmış olmanın vicdan azabını çekiyordu.
Bir süre oda da sakinleşmeye çalıştıktan sonra yanına gelen polis memuruna çevirdi yaşlı gözlerini Songül.
"Ne oldu?" dedi yüksek bir ses tonuyla.
"Taylan müdürüm sorgu odasında sizi bekliyor komiserim"
"Tamam çık sen" dedi Songül gözüyle kapıyı işaret edip. Polis memuru odadan çıktığında Songül bu büyük yüzleşmeyi nasıl gerçekleştireceğini düşünüyordu.
Odadan çıkıp sorgu odasına doğru ilerlerken titreyen bacakları adım atmasına engel olsa da duvardan destek alarak yürümeye devam etti Songül. Kalp atışları hızlandıkça nefesi kesiliyor, ruhu bedeninden yavaş yavaş ayrılıyordu sanki.
Merdivenlerden aşağıya indiğinde sorgu odasının önünde durdurdu adımlarını. Elini kapının kulbuna dayadığında içeri girecek cesareti bulamadı kendinde.
Sevdiği adam içeride elleri bağlı bir şekilde duruyordu ve bunun tek sorumlusu kendisiydi. Emin'nin karşısına geçip "biz her şeyi planladık ben seni tuzağa çekmek için yakınlaştım seninle"diyemezdi Songül.
Evet! Belki başta her şey planlıydı ama Songül bile bile ateşe attığı adama aşık olabileceğini tahmin edememişti.
Emin'i ilk gördüğü an anlamıştı Songül onun okyanus mavisi gözlerinin hayatında büyük bir yer tutacağını.Emin'i gördüğü ilk gün farkında olmadan güvenmişti ona. Emin'in kollarında kendini o kadar güvende hissediyor ki belki de ilk defa yaşadığı bu duyguyu ölene kadar kaybetmiş olmanın farkındalığı yok ediyordu onu aslında.
"Hayır yapamam, yapamayacağım" diye sayıklayarak ayrıldı sorgu odasının önünden. Emin'nin gözlerinin içine bakmaya cesareti yoktu çünkü.
Hızlıca emniyetten ayrılıp, nereye gideceğini bilmez bir halde sürdü Songül arabasını. Hıçkıra hıçkıra ağlarken Emin'nin uyurkenki masum hali canlanıyordu gözünün önünden.
Direksiyonun yönünü değiştirip eve doğru ilerlemeye başladığında kendini o yatağa atıp Emin'nin kokusunu ciğerlerine doldurmayı planlıyordu.
•
Taylan karşısındaki adama bakıp bıyık altından gülümserken zafer kazanmış olmanın edasıyla sordu sorusunu."Anlatmaya ne zaman başlayacaksın Yedi Emin. Malum çok vaktin yok."
Karşısındaki adamın sessizliği onu deli etse de onu konuşturmasın yolunu çok iyi biliyordu Taylan.Aklına gelen fikri hiç düşünmeden can yakma pahasına döktü ortaya.
"İstersen Songül komiser girsin sorguna ha! Ne dersin? Malum belli bir hukukunuz var."
Sorgu odasındaki sessizlik çığ gibi büyürken Taylan sinirlerine hakim olmakta zorlanıyordu. Hışımla sandalyesinden doğrulup karşısında put gibi duran adamın boğazına yapıştı.
"Konuş lan! Konuş bir şey söyle. Adın ne? Gerçek adını söyle."
Sorduğu onlarca soruya tek bir cevap bile alamamanın siniriyle sert bir yumruk geçirdi Taylan adama. Adam yediği yumruğun etkisiyle yere savrulurken Taylan tekrardan yapıştı boğazına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmkansızı istemek
FanficBir polis biri mafya.. Güneş ve ay kadar farklıydılar birbirlerinden. Belki birbirlerine kavuşamayacaklardı ama birbirlerine karışmayı öğreneceklerdi...