10 Gün Sonra McLeod Adası
Moire geç vakitte evden çıkıp evvelden babasının şimdi onun yaveri olan Silas ve Rorynin evine doğru ağır adımlarla ilerlemeye koyuldu. Ona bildiği herşeyi, babasının yaptığı herşeyi bu iki sağdık adam öğretmişti ve onlarda babasının bir kazaya kurban gittiğine inanmıyorlardı. Kendileri de hanımları da çocukları da Moire'in davasında ona destektiler. Bunca zaman onu koruyup kollamışlar yaptığı herşeye destek çıkmışlardı. Belkide o kara günde Silasın hanımı Penny gebe olduğundan yolculuğa katılamamış olmaları tanrının şansıydı lakin Rorynin oğlu Samde o kazada canını verenler arasındaydı. Ağabeyi Sİmon ile pek yakındı Sam ve ikisi de aynı yerde ölü bulunmuştu. Aloinin dediğine göre Sam kamarada sıkışmıştı ve Simon onu kurtarmak için çabalarken ikinci bir kazık üzerlerine inmişti. Moire elindeki yüzüğü avuç içine doğru çevirip adamların görmemesi için gizledi. Bu nişanın birşey ifade etmediğini biliyor olsalar da Moirein içi elvermiyordu. Genç kız avucunu sıkarak evin kapısına vurdu.
"Hanımım... Hoşgeldin"
"Hoşbuldum Penny... " Moire eve girip koltukta koca göbeği ile yayılmış Silası görünce sırıttı. "Az ye Silas! Suya düşünce batamaz oldun... Babam görse çok kızardı."
Silas başını iki yana sallayarak güldü. "Batmanın anlamı mı kaldı hanımım..."
"Pekala... Hazırlıklar tamam mı? Rory nerede?"
"Skye onu uyandırmaya gitti. Bilirsin uykusu ağırdır." Silas yeniden güldü. "Herşey hazır hanımım. Siz Sinclairdeyken silaklar gemiye yerleştirildi."
"Toplar iyi dökülmüşmü Silas? Henüz gemiye çıkmadım."
"Sağlam görülüyor leydim. Emriniz üzere üç top döktürdük. Lakin yeterli gelecek mi bilmiyorum."
"Batırsın yeter. Nişancılar ayarlandı mı?" Moire sandalye çekip oturdu.
"Orta doğulu üç adam. Baruttan gülleden iyi anlıyorlar. Topların ön yüzeyi sivrice yapıldı. Tamamen delmek için. Ortadaki topu biraz aşağı seyrettirdik. Dabılbatımı delecek kadar da güllesini sivrilttik. Sürme omurgayı da sağlamlaştırdık."
"Yelken Brandaları değişti mi?" Moire kendi kendine sırıttı.
O kadar vakit olmadı leydim lakin orta direktekinin üzerine genişçe McLeod Ekoselisini dikti Penny... Görüneceğinden şüphem yok.
"Görünür ya... Beyimin ekoselisi o... Her yerden görünür!" Penny kafa salladı.
"Hanımım!" Rory içeri girip ellerini beline dayadı. "Senin uykun gelmedi mi?"
"Geldi ya Rory... Ebedi uyuyacak kadar!" Moire adama baktı. "Uyku için birkaç gün daha bekleyeceğiz!"
"Gölgem açıkta yeterince eğlendi. Harekete geçme vakti." Rory sırıttı.
"Gereksiz ağırlık istemiyorum. Toplar yeterince yavaşlatacak."
"Silası kıçtan sallandıralım öyleyse hanımım. Gemideki en gereksiz ağırlık onun göbeği."
"Ben bu göbeği hanımıma kalkan edeyim diye büyüttüm Rory! Ne gülle geçirir ne ok!"
Moire adamlara gülümsedi. "Gelmek zorunda değilsiniz!"
"Ne demek değiliz!" Penny kaş çattı. "Biz bugün için yıllardır mücadele ettik! Canını seven gelmesin! Adasını seven yola koyulacak o kadar!"
"Zaten bir avuç adamız..." Skye omuz silkti.
"Pekala!" Moire ellerini ovalarken parmağına takılan yüzüğe bakıp yumruğunu sıktı. "Skye kalan tayfaya haber et. Herşey gemiye yüklensin. Filikaları aşağı atın iki tane kalsın. Bira viski yok!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Historical Fiction.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...