2 Gün sonra Kuzey Atlantic okyanusu.
Moire önündeki haritaya bakıp gözlerini kısarak Higland burnu ile Norveç arasındaki mesafeyi inceledi. Ayrılalı yaklaşık on iki gün olmuştu. Skye'ın yaptığı hesaplamalara göre adamın bir gün kaybettiğini de var sayarlarsa yaklaşık altı günü İrlandaya ulaşmak için geçirmiş orada en kısa bir gün eğlenmiş olsa üç gün McNeil civarına geri dönmesi sürerdi. Caelan Norveçe gideceğini söylediğine göre kaybettiği bir gün ile beraber dün değil evvelsi gün yola çıkmıştı ve aralarında en az bir günlük mesafe vardı. Belki de hiç Moire bilmiyordu lakin geriden takip etmek istemiş oyalanmıştı. Üstelik annesi ile vedalaşmak canını çok sıkmıştı genç kızın. Sağ salim geri dönmek arzusu içinde büyümüştü. Moire elindeki pusulanın kapağını açıp haritaya daha dikkatli baktı. Kuzey adaları etrafından burnu dönmek zorundaydı. Aksi takdirde Sinclaire yakalanması muhtemeldi ve Caelanın da aynı ihtimali göz ardı edemeyeceğini biliyordu. Her ne ile uğraşıyorsa düğün arası önemli ve söylenmeyecek kadar gizli olmalıydı. Üstelik iç kısımdan gitmeyeceğini ve Gölgeye yakalanmaması gerektiğini de açıkça belirtmişti. Moire Highland ile Orkney adaları arasında kalan dar alandan dönecekti. Hoş aradaki minik resif adalarının geçit vermeyen dalgaları onları zorlayabilirdi lakin sakin sakin gidecekti. Ya Orkney adalarının ucundan dönerken adamın karşısına çıkacak ya da Norveç açıklarında yakalayacaktı. Bu iyi birşeydi ki Norveçli diğer viking korsanları tarafından batırılmış olması muhtemel olurdu. Tek olay öldüğüne emin olmaktı. Moire omuz silkti. Suya düştükten sonrası ölümdü. Moire adamın bir vortexin içine çekilip sessiz sedasız yok olmasını tercih ederdi... Gözüne görünmesindi. Öte yandan rehin tutup biraz daha öpüşüp koklaşabilirdi öldürmeden evvel... Genç kız dudaklarını dişlerken kafasına tuttuğu pusulayı çarpıp ayaklandı. O ayağa kalkınca sevgili papağanı derhal yanına uçup omzuna yerleşti. Moire onu da salıvermek istemişti lakin gitmiyordu. Derin bir nefes çekip cebindeki yemişi hayvana vermesi ardından merdivenlerden tırmanıp baş kasaraya doğru ilerledi.
"Kaptan! İleride bir yelkenli var!" Skye gözcü kulesinden aşağı bağırdı. Öylece duruyor.
"Siktir!" Moire baş kasaradan görmeye çalıştı lakin gece olduğundan aşağıdan çok net seçemedi. "Alargada bekle!" Moire dimeni bırakıp tayfaya seslendi. "Arıya yelken!!" Moire direğe tırmanıp gözcü kulesine çıkarak elini siper edip görmeye çalıştı. Gerçektende orada bir gemi vardı. "Skye... Gölge olalım" dedi sessizce. "Küreklere asılın yavaşça ilerleyeceğiz. Bütün tenekeleri yak olabildiğince sis görüntüsü verilsin"
"Emredersin kaptan!" Skye aşağı kayıp komutları uygulamaya koyuldu.
"Sevgilim!"
"Sus Simon!"
"Simon McLeod! Denizler ve Adalar hakimi!"
Moire dilini şaklatıp geminin ne diye resif kenarında bekler göründüğünü düşündü. Birkaç minik ada olduğunu biliyordu lakin içeri girenin dışarı çıkması mümkün olmayan resiflerdi. Okyanus ile birleştiği yerde dev dalgaları içeri alıyor lakin dışarı çıkartmıyordu. Babasının haritasında çiziliydi. Moire bir defa yaklaşmış lakin dalgalardan tanrının yardımıyla kurtulmuştu. "Pekala sevgilim... Orada çürümek de bir başka seçeneğin!" dedi kendi kendine... Genç kız parlak havaya ve tepede parıldayan kuzey yıldızına bakması ardından aşağı inip her ihtimale karşı bayıltan keseleri yanına almak için harekete geçti.
---
"Kaptan!"
"Ne! Ne var Frigg?" Caelan kaş çatarak onu fazlaca sarsan adama baktı.
"Ya sis ya hortum ya fırtına..." Frigg telaşla yerinde yaylandı. Hortumdan endişeliyim... Başta sis sandım lakin yavaşça ilerleyen ve büyüyen bir duman... Burada durmak iyi değil!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Historical Fiction.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...