"Anne! " Simon yerde yatan genç kadının yüzüne eğilerek nefesini tuttu. O saçları o yüzü... Öyle tanıdık, öyle yakındı ki gelip giden kafasında şimşekler çakmasına neden oldu. Elini uzatıp yanağını okşayan genç kadına yüzünü hafifçe çekerek karşılık verdi lakin bir an sonra duyduğu kelime ile hızla ayağa kalkmak isterken olmayan bacağı yüzünden kuma oturuverdi adam.
" B-baba? "
"Ba-ba? " Simon ona bakan yorgun ela gözleri bir müddet daha izlemesi ardından Norman çocuğa döndü.
"Lanet olsun sana söyledim! " Caelan hararetle alıp verdiği soluklarıyla adama baktı. "Sana yaşadıklarını söyledim! " diye tekrarladı boş boş kendisine bakan Simona
Simon irice açtığı gözlerini yeniden kıza doğru çevirirken düzgün düşünemiyor belki duyduğuna da inanmıyordu. Adam kenarda duran parlak sarı bacak desteğini eline alıp incelemesi ardından yerine oturttu Akabinde çığlık atarak ayağa kalkıp tersi yöne doğru koşmaya başladı. Olmazdı. Ölmüştü onlar... Hem o kadın neyin nesiydi? Simon simon değildi... Tanrım Simon da kimdi?
17 Ağustos 1367 McNeil
"Beyim! "
James apar topar giyinip yamaca doğru ilerlemişti. Kale yamaca yakındı ve kopan gürültüyü başta fırtına yüzünden sandıysada beraberinde gelen çığlıklar ve bağırtılar tedirgin olmasına neden olmuştu.
"Ne oldu Colin? Ne bu gürültü.! Marion nerede! Ya Caelan! Umarım asi çocuk yine bir soruna sebep olmamıştır"
"Bu taraftan beyim! " Colin beyini yamacın aşağısında durdukları yere götürdü. "Gemi! Fırtınada bizim kayalıklara çarpıp parçalandı."
"Kim kim parçalandı! " James McNeil nefesini tuttu. " Sakın bana Caelan ve Marion deme Colin Sakın! "
"Değil beyim endişe etme." Colin adımlarını hızlandırdı. "Beyim çarpan gemi Simon McLeoda ait ve çıkarılanlara inanamayacaksınız"
"Geberdimi bari!" James suratını ekşitti.
"Beyim kargaşadan ölü sayısını belirleyemedik hala çıkarılanlar var lakin Gözümle gördüğüm kadarıyla Liamh McAodha ve Arcana McAodha son nefeslerini verdi. McLeodun karısı ve oğullarından biri can çekişiyor ölmüş olmaları muhtemel... Kızı kayıp... Bir oğlu ise ölmüş. Connor McAodhanın oğullarından birinin cansız bedeni de çıkarıldı.
" Tanrım! " Jamesin gözleri büyüdü. "Ya simon? "
"Gelin beyim! " Colin adama sırıttı. "Mcleodu adamlarımız son anda çıkarmış çok kan kaybediyor ölmesi muhtemel lakin önce sizin görmenizi uygun gördüm"
"Güzel" James ellerini ovalayarak Colinin peşinden yamacın altındaki kulübeye girdi. Adam içerde kan revan içinde yatıyor lakin ölmüş görünmüyordu.
"Dokuz canlı kara kedi! " James adamın başına gidip eğildi. "Nasılsın Simon! "
"Bırak beni McNeil!" Simon acı içinde doğruldu.
"Bırakmam! " James adama sırıttı. "Hoş sebebiyet verdiğin onca şey ardından sen gidermisin onu da bilemem ya"
"Beni derhal ailemin yanına götür! "
"Hala bir ailen varsa neden olmasın... "
Simon korkuyla adamın gözlerine baktı. "S-sen n-ne... Karım çocuklarım"
"Puf... " James ellerini havada kıpırdattı. "İlahi adalet... McLeod... Aldığın canların, tarumar ettiğin köylerin bir karşılığı olmayacak mı sanıyordun! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Исторические романы.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...