"Ruhlar aleminden dönüş mümkün değildir. Oraya gidenin geri döndüğü görülmemiştir."
Televizyonun düğmesine basıp kapattım.Hastanenin telden dolabının kapağını açıp kıyafetlerimi elime aldım. Annemler kan olmuş kıyafetlerimi eve çoktan götürmüş, yerine yenilerini getirmişti. Beyaz tişörtümü giyip, kot pantolonumu üzerime geçirdim. Saçlarımı at kuyruğu bağladım. Yüzüm böyle daha uzun ve ince görünüyordu. Aynada kendime baktım. Bir hafta önceki gülümsemesi eksik olmayan neşeli kız gitmişti. Bir insan bu kadar kısa sürede çöker miydi? Kendimi yaşlanmış gibi hissediyordum. Bu hissi tanıyamıyordum.
Kapıdan çıktığımda koridorda kimse yoktu. Muhtemelen çıkış işlemlerimi yapıyorlardı. Onlar işlemlerle oyalanırken burada daha fazla duramayacağımı düşünüp merdivenlerden inmeye başladım. Bahçeye adım attığımda derin bir nefes aldım. Ben kapının önünde dikilirken
küçük birşey bacağıma çarptı. Korkuyla irkilerek arkama baktım. Minik bir kız çocuğuydu. Dizlerimin üstüne çöküp güzeller güzeli o kızı inceledim.
"Merhaba. Adın ne senin?"
Konuşmaya çalışmasına gülmüştüm. Arkasında beliren kadını farketmemiştim.
"Alya. Adı Alya ablası.""Çok güzel bir anne olacaksın. "
Minik yiğenimi yatağına bırakıp Yankı'ya gülümsedim.
"Bebeğimin babasının yardımlarına ihtiyacım olacak yinede."
"Şapşal"
"Sensin şapşal"
"Tamam benim şapşal"
Ellerini tutup göğsüne başımı yasladım. Yatakta mışıl mışıl uyuyan yiğenim Eren'e bakıyordum.
"Kızım olsun istiyorum."
Başımı kaldırıp Yankı'nın hayal kuran gözlerine baktım. Boyum ondan kısa olduğu için gözlerini aşağıya çevirdi.
"Küçüklüğümden beri istemişimdir.Ismide Alya olsun demiştim. Olsun mu?"
Doğmamış kızımızın ismini sorması komiğime gitmişti.
"Olsun hayatım. "
"Ciddiyim."
"Tamam tamam. Kızımızın ismi Alya olacak. Peki Alya'nın anlamı ne?"
"Gökyüzü"
"Gözlerin gibi mi?"
"Senin gibi.""Alya kızım hadi gidelim annecim."
Rüzgarın soğuk ve sert biçimde tenimi okşaması, bahçedeki çocukların kahkahası ile Yankı'nın masmavi gözleri minik Alyanın gözleri ile yer değişti. Annesinin kızı kucağına alıp gitmesinden sonra ayağa kalktım. Gerçekleşmeyecek hayallerim beynime fazla geliyordu. Aklım bana oyun oynuyordu adeta.
Sen güçlü bir kızsın Kumsal.
Ben güçlü bir kızım ve bunu atlatacağım, evet.
Rüzgar hala sert esiyordu. Saçlarımı toplamamamın nedeni buydu. Boynum üşüyordu. Yağmurluğun yakasını kaldırıp ısınmaya çalıştım. Ellerimi ovuşturarak ısınma eylemimi hızlandırmaya çalışsamda pek başarılı olduğum söylenemezdi. Soğuğun etkisiyle inledim.
Seni herşeyden koruyacağım. Soğuktan bile.
Aniden hissettiğim sıcaklık ile etrafıma baktım. Bu daha çok sarılma hissini uyandırıyordu. Korku, heyecan karışık bir şekilde irkildim. Aklımı mı yitiriyordum yoksa bişey bana sarılıyor muydu? Hadi ama Kumsal. Saçmalama. Üşüyordun ve geçti. Melike'nin parayonayasını büyütme bu kadar.Eve gitmek için topluca arabaya bindik. Annemler aralarında tartışırken ben dışarıyı izliyordum.
"Kumsal derhal arka koltuğa geç, hemen!"
"Evde peynir kalmamış şurdan peynir alsak ya."
"Kumsal! Frenler tutmuyor!"
"Kızı eve bıraktıktan sonra hallederiz o işleri."
"Kumsal, seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Çok korkuyorum. "
"Durdurun arabayı!"
Çığlık çığlığa indim arabadan. Dengemi sağlayamadığım için kendimi yerde buldum. Hayatım boyunca bilmediğim hisleri son günlerde yoğun hissediyorum. Sürekli o anları anımsıyordum. Çıldırmama çok az kalmıştı ve bunun herkes farkındaydı.
Omzuma bir battaniye bırakıldı ve buz gibi olan vücudum birazcık ısınabildi. Arabaya tekrar bindiğimde herkesin tadı tuzu kaçmıştı. Eve varır varmaz yatağımın içine girip kendimi uykuya bıraktım."Sevgilim...Güzeller güzeli Kumsal'ım. Denizim. Kızdığında beni o öfkeli gözlerinde boğan, mutlu olduğunda teniyle yumuşak ve ılık bir şekilde okşayan sevgilim. Sen benim hayatımın anlamı, kelimelere dökemediğim mutluluğumsun. Saçına düşen bir damla yağmuru kıskandığımsın. Gülüşünle beynimi uyuşturduğundan beri seni kendimden çok seviyorum.
Hatırlıyor musun sana ilk 'seni seviyorum' dediğim anı? Sonra sende bağırarak 'bende seni seviyorum ' demiştin. Hah! Sen bana beni sevdiğini söylediğinden beri dünyanın döndüğünü hissediyorum. Yaşadığımı hissediyorum.
Sen yokkken sanki hiç yaşamamışım. Sanki hiç rüzgar tenimi okşamamış, hiç çikolata yememişim gibi.
İyiki geldin. İyiki varsın Sevgilim.Seni tüm kalbimle seviyorum.
Geleceğindeki Kocan Yankı :)
18 Haziran 2013"
Bu mektubu bilmem kaçıncı okuyuşumdu. Son 3 aydır bunu okuyup okuyup ağlamak hobilerim arasına girmişti. Annemin dediği gibi olmuştu, alışmıştım acıya. Günlük hayata dönmüştü herkes. Yankı'nın ailesi olsun benim ailem olsun o süreçte yanımda olmuşlardı. Psikologların kapısında yatmıştım ama düzelmiştim. Bir kaç ay önceki gibi halüsinasyonlar görmüyordum. Dışardan ayakta ve iyi kız imajı verdiğime emindim. Ya içimdeki yangin ne olacaktı?
Annemler işleri nedeniyle dönmek zorunda kalmışlardı. Sık sık arayıp beni kontrol ediyorlardı tabiki. Yeniden kendime bir şey yapmam konusunda endişeliydiler.
Bir daha bunu denemeyeceğine söz vermiştin ama Kumsal.
Denemeyecektim çünkü yaşam devam ediyordu. Geri kalan hayatım her ne kadar Yankı'sız geçecek olsada buna alışmalıydım.
Yatağın içinde son 3 ayın değerlendirmesini yaptıktan sonra ayağa kalkıp dolabın önüne geçtim. Üzerime beyaz bir tişört ve siyah pantolonumu geçirip mutfağa koştum. Ağzıma tıka basa bir poğaçayı teptikten sonra kitabımıda alıp sahile indim. Denizin sesi beni rahatlatıyordu. Deniz Yankı ve benim aramızdaki özelimizdi denilebilir. Uzun bir süre kitap okuduktan sonra hafif tempolu bir yürüyüş yaptım.
"Efendim Melike?"
"Alo, Kumsal, bize gelsene."
"Hiç halim yok vallahi."
"Ben sana geleyim o zaman özledim seni. "
"Tamam ben şimdi sahildeyim. Geçince gelirsin. "
Telefonu kapatıp cebime sokuşturdum. Evin yoluna saptığımda bir anda kolumda hissettiğim el ile irkildim.
"Abe ablam bakayım mı el falına?"
"Yok teyzecim Sağol. "
Ben kolumu çektikce teyze tutmaya devam ediyordu.
"Nişanlını al gel bakayım o zaman."
"Ne nişanlısı teyze?!"
"Yüzüğün var ya tatlı kızcağzım."
Yüzük. Onu tamamen unutmuşum.
"Yok nişanlım gelemez sağol. Bırak şimdi beni!"
Kadından kolumu kurtarıp soluğu evde aldım. Koltuğa oturup yüzüğüme baktım bir süre. Çıkarmalı mıydım artık? 'Yankı gitti hersey bitti' demekti yani bu. Onun karısı olmaktan vaz mı geçecektim yüzük tozlu rafa kaldırılınca?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EVİMDEKİ RUH
ChickLit"Ölüm bile ayıramaz bizi." demişti bir seferinde.Sahi, ölüm bile ayıramaz mıydı aşıkları?