"Neden buradayız biz çocuk? Hadi eve dönelim"
Caelan yüzünü sıvazlayarak adama ait olduğunu bildiği parıl parıl altın bacağı evirip çevirip Gidip yerine oturttu ardından Leifin üzerinde kalan asma kemerlerinden birini bacağına dolayıp çıkmaması için takma bacağın kayış oyuklarından geçirerek iyice sıktı. "Oldu mu?"
"Nerden buldun bunu?" Simon tek gözünü sıkarak bacağını oynattı. "Pek evvelden bende de vardı bundan... Sana dediğimde bana gülmüştün"
"Altından bacağın olduğunu söylerken Sİmon McLeod olduğunu da söyleseydin eğer inanırdım!" Caelan kaş çatarak adama kafa salladı.
"Simon McLeod... Adalar ve denizler hakimi!"
"Bak o söyledi..." Simon kuşa baktı. "Bu bacak kimin?"
"Senin!" Caelan adama sabırla kafa salladı.
"Benim evvelden vardı"
"Şimdi de var. İşte burada kaptan. Görünen o ki kızın kendi hayatından bile daha üstün tutuyor bu bacağı..."
"Kızım..." Sİmon sağa sola baktı ardından yerde yatan kızıl saçlı genç kadını görerek yerinde sıçradı. "O da kim çocuk! Kadim deniz kızı mı yakaladın sonunda"
"O bir siren! Yaratık!" Caelan dişlerini gıcırdattı. "Senin kızın!"
"Sen bana ne diyorsun! Deniz kızlarının ırzına mı geçmişim ben!"
"Kaptan! Yeter! O yatan Moire McLeod! Senin Morigan McLeoddan olma kızın!"
"Moria" Sİmon yüksek sesle yutkunarak yerinden kalkıp yerde yatan kızın yanına doğru ilerledi ve yüzüne dikkatle baktı. "Anne!"
"Ne hayal ediyordun ki..." Leif başını iki yana salladı. "Manyak bu herif!"
"Fazla telaş etti. Kafası karıştı Leif. Bırak toparlasın. "
"Yürü gidip su bulalım Frigg burada kuruyup gideceğiz!" Leif yanan boğazını temizleyerek ağaçlara doğru ilerlemeye koyuldu.
Caelan bir müddet adamların ardından bakıp yeniden kaptana döndü. "Neden tek kelime etmedin ha! Bunca yıl! Bunca yaşanmışlık! Kim olduğunu babam olacak heriften mi öğrenecektim!" Genç adam kaptanın yanına ilerleyip hala yerde yatmakta olan kadının yüzüne kalbindeki ağırlık ve o geçmeyen bıçak ağrısı ile baktıktan sonra dilini şaklattı.
"Sende sustun!" Simon Caelanın gözlerine baktı.
"Sustum çünkü..." genç adam yüzünü sıvazladı. "Bana tek kelime etmedin... Norman çocuk olmaya devam ettim..." Genç adam elini savurdu. "Öyleydim hala öyleyim! O lanet adamın oğlu olmaktansa senin Norman çocuğun olmayı tercih ettim... Seni hapis tutan, yaşarken öldürmek isteyen o adamın oğlu olduğumu bilirsen beni sevmeyeceğini düşündüm" Genç adam sesini fazlasıyla yükseltmişti bir an bakışları gözleri açılan kadına kaydı lakin Keltçe değil İrlanda galcesi ile konuşmakta olduğundan hızlı bir nefes verip kaptanın yanından uzaklaştı.
1372 Haziranı
Caelan hızlı adımlarla babasının yanına çıkıp yaklaşık beş aydır yapımında uğraştığı geminin suya indirme zamanının artık geldiğini söylemek için sabırsızlanıyordu. Neredeyse beş yıldır kaptan ile birlikteydi. Ondan çok şey öğrenmişti bu geminin yapımında da yardımı çok olmuştu deniz hakkında öğrendiği herşeyde de. Babasının ona gemi inşaası için gerekli malzemeyi temin etmesi müthişti Kaptan her ne kadar hala ona çocuk diyor olsa da Caelan yirmi birinde koca bir delikanlıydı. Suya inme vakti ise çoktan gelmişti. Kendi gemisinin kaptanı olacağı için büyük bir heyecan içerisindeydi. Kapıda karşılaştığı erkek kardeşi Marionun sırtını sıvazlayarak boğazını temizledi ve gerierek kapıyı çaldı genç adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM
Ficción histórica.Moire Mcleod, o gün en güzel günaydın ile gözlerini açtı ki gün onun için babasının gülen gözlerini görerek başlardı, en güzel yemekten yedi ki onu lezzetli yapan babasının elleriydi, en güzel şarkıları dinledi ki herkesin karga diye tabir ettiği o...