1.Bölüm

121K 2.9K 773
                                    

Asphodel.

Ölüm çiçeği.

Yunan mitolojisinde pişmanlıkların sonsuza dek süreceği mesajını taşıyan ve anlamı içinde bulunduğum bu zaman dilimini en iyi şekilde ifade eden o nadide çiçek.

Evet tam bana, bu anıma uygundu her şeyiyle. Hissettiklerimi daha doğru bir şekilde anlatamazdım sanırım.

Pişman ve çaresizdim.

Batık mezarlıklar arasında kaybolmuş bir bedenden ibarettim. Yitik, yoksun, acılı...

Bedenim duyguların yoğunluğu yüzünden titrerken, kirpiklerimi ard arda kırpıştırdım. Dumanlı beynim yüzünden duygular yeni yeni yükleniyordu esvabıma.

Kaçıp gitmekle, kalmak arasındaydım. Buraya ait değildim ve daha şimdiden yenildiğimi hissediyordum.

Dudaklarımı dişlerken etraftaki curcunayı seyre daldım. Önünde durduğum bir masa, yere dökülmüş içki bardakları ve bana sinir harbiyle bakan üç çift göz.

Bu üç çift gözün öfkesi öyle derinlerime işliyordu ki, yerin yedi kat dibine girerek kaybolmak için dua ediyordum.

"Çok, çok özür dilerim efendim. Hatamı telafi etmeme izin verin lütfen. Hemen yenilerini getiriyorum."

Telaşlı bir şekilde cümlelerimi hızlı hızlı dizdim sıraya ama bu bir işe yaramadı. Karşımdaki kişiler alçakça saldırmaya başlamıştı bile.

Nafile bir çabalayış içindeydim.

"Seni sakar şey gömleğimi mahvettin!"

Masaya doğru devrilen bardaklardan bakışlarımı çekerek bana bağıran adamı detaylıca kurcaladım.

Tamamen abartıydı velvelesi. Birkaç damlanın sıçraması dışında gömleği kötü durumda gözükmüyordu. Mübalağa döşemişti kelimelerine.

"İnanın isteyerek olmadı..." Yeni bir girişimde bulundum fakat kendimi anlatmaya çalışmam her seferinde kesintiye uğradı.

"Ne sorumsuz bir işletme burası. Bu restoranın şefi nerede! Yetkili yok mu?"

Şefe seslendiklerinde artık alnımda mahcubiyet terleri birikmişti çünkü herkesin odağı bizdik. Çevredeki çoğu kişi beni kınıyordu fısıldaşarak.

Veryansınlar büyüdü. Tam o esnada çağrılan şefimiz gelip, ellerini önünde birleştirdiğinde hakkımda bir sürü kötü şey söylendi.

Sakar, beceriksiz, böyle insanları neden çalıştırıyorsunuz, işi bilmiyor.

Umursamazca şikayet edip durdular. Hiç kimse sineye çekmedi ya da insanlık halidir diyerek müsamma göstermedi.

Yutkundum.

Yutkunuşum zehir zemberekti.

Hakaretleri işitmekle yetiniyor, tırnaklarımın kenarlarını eziyordum. Görkemli bir avizenin altında zahir bir zanlıdan ibarettim...

Kanlı savaşlara yeniliyordum.

Boğazımdaki düğümü gidermeye çalıştım, masadakiler dışında her yere baktım.

Bedenim görünüyor, ruhum gizleniyordu.

Ama o an...

O an dudaklarına yasladığı kadehiyle birlikte beni süzen sisli gözlerle karşı karşıya geldim.

Tepeden tırnağa siyah giyinmişti. Kollarını ve göğsünü saran gömleği kalitenin adresiydi. Duruşuyla, tavırlarıyla dahi herkese meydan okuyordu.

Rahel Tutkusu +21|Arkadaşımın BabasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin